- Kategori
- Gündelik Yaşam
Şimdi ve geçmiş

alıntıdır
Tatil günlerinde sabahtan ve öğleden ziyade akşamüzeri dışarı çıkmayı seviyorum. Gündüzün hengamesi, kuru gürültüsü daha bir azalıyor sanki. Yürümek bu saatlerde daha zevkli. Düşünmek bu yürüyüşlerde daha anlamlı.
Çantamda “şimdi” isimli kitap. Geçen gün bloğumda yer verdiğim Nil Gün’ün kırmızı aşk kitabından sonra, turuncu şimdi kitabı.
“Şimdi” diyor herkes. Hayatın anlamı ânı yaşayabilmekte saklı.
Bense düne takılı kalanlardanım. Söylenen bir söz, eksik kurulan cümleler, isyankar sitemler…
Dünlerde yaşanmış hazin yaşam öyküleri ve çıkarılan dersler.
Silmeli mi geçmişi?
Unutmalı mı olanı biteni?
Zarar kısmını belki gömmeli bir tarafa ama ya verdiği dersler?
Tanıdığımız bin bir surat yüzler?
Güvenmeyi yitirdiğimiz dostluklar?
Unutulursa nasıl temkinli olacağız bundan sonrasına?
Dünü unutursak ne getirebileceğiz şimdiki zamana?
Silmek, sıfırlamak, unutmak…
İnsan aklı oldukça var olabilir bu hayatta.
Unutmak ise ancak hafıza kaybı ile başarı sağlanabilesi bir olgu.
Neden unutacakmışım tanıdığım yüzleri?
Neden silip atacakmışım kırılıp döküldüğüm yerleri?
İnsan tekrar aynı yerden yara alabilir mi? Yaşananlar bazen öyle acı olabiliyor ki; hayat aynı yaraya neşter vurmak gibi.
En güzeli affetmeli kendini ama unutmamalı yaşadığı hiçbir saniyeyi.
Hatırlamalı ki, temkinli olabilsin.
Aklında olmalı ki, tekrar aynı yerden incinmesin.
Üzülse de üzerine düşünmeli ki, ders alabilsin.
“Şimdi” nin anlamı dün yaşadıklarımızdan arda kalanlarda saklı. İnsan geçmişi sindirsin ki, şimdiye geçebilsin.