- Kategori
- Gündelik Yaşam
Simitçi çocuk

Bu ne çok dramatik ne de romantik bir yazı olacak. Sadece gördüğümü ve o an yaşadığımı en yalın haliyle aktaracağım.
Yer : Ortaköy (ya da diğer adıyla Orta Mahalle) .... yok yok İstanbul değil, İzmir - Özdere'nin içindeki Ortaköy.
Yazlık sitenin sahilinde şemsiye altına uzanmış bir dolu insan. Klasik ''yazlıkçı'' profili herkes. Kimi güneşlenmek için bin bir şekle giriyor, kimi çocuğunun peşinden koşturuyor, kimi boğaz derdinde, kimisi kitabını gazetesini okuyor...kısacası herkesin keyfi yerinde, görüntü itibariyle halinden şikayet eden yok yani.
Bir yandan da sitenin iskelesi...merdivenden inip deniz girenler var, merdivenden çıkıp kurulanmak isteyenler. Ve iskele üzerinde 8 - 13 yaş arası bir dolu sitenin çocukları şakalaşma, oyun oynama, bir birlerini deniz atma derdinde.
Ben ve ailem şemsiyenin altında, her zamanki stand by modumuzda gazete okuyor arada denizi izliyoruz. Önümüzden simit satan bir çocuk geçiyor o anda. Hiiç bir olağan dışı durum yok, çünkü o kadar kanıksamışız ki 'simit satan çocuğu' dönüp bakmıyoruz bile. Simitçi çocuk sadece aç olduğumuzda ilgi görüyor bizden. Karnımız tok ise umrumuzda olmuyor.
Derken farkediyorum, hemen 2 metre ilerimizde takılı kalıyor simitçi çocuk. Takılı kalıyor gözleri bizim sitenin iskelesine. Takılı kalıyor gözleri iskelede şakalaşan yaşıtlarına. Uzun uzun seyrediyor onları. Elimdeki gazeteyi bırakıyorum, ben de onu izliyorum. O hiç istifini bozmadan izliyor yaşıtlarını en 'çocuk' haliyle. Bizim kanıksadığımız ve olağan saydığımız şeyin aslında normal olmadığı, normalin iskele üzerinde yaşıtlarıyla şakalaşmak olduğunu haykırıyor bakışları. Görüyorum o bakışları. O baktıkça ben simsiyah gözlüklerimin verdiği cesaretle onun yerine haykırıyorum gözyaşlarımla.
İkimiz de dayanamıyoruz bu sahneye. Önce o dönüp gidiyor ardına bakmadan, sonra da ben kalkıp eve gidiyorum sinirler alt üst olmuş bir vaziyette. Hayatın adaletsiz olduğunu hergün gören ben, adeletsizliğin en acı haliyle ilk kez karşılaşıyorum hayatımda.
Not : Konuyu daha sonra annem ile konuşup onun da aynı şeyi fark ettiğini ve çok üzüldüğünü öğreniyorum. Epey süredir blog yazmıyordum. Bu sahneyi yazma ihtiyacı hissettim. Ve o kadar çok üzüldüm ki...hala yazarken o anı görüyorum.
Yer : Ortaköy (ya da diğer adıyla Orta Mahalle) .... yok yok İstanbul değil, İzmir - Özdere'nin içindeki Ortaköy.
Yazlık sitenin sahilinde şemsiye altına uzanmış bir dolu insan. Klasik ''yazlıkçı'' profili herkes. Kimi güneşlenmek için bin bir şekle giriyor, kimi çocuğunun peşinden koşturuyor, kimi boğaz derdinde, kimisi kitabını gazetesini okuyor...kısacası herkesin keyfi yerinde, görüntü itibariyle halinden şikayet eden yok yani.
Bir yandan da sitenin iskelesi...merdivenden inip deniz girenler var, merdivenden çıkıp kurulanmak isteyenler. Ve iskele üzerinde 8 - 13 yaş arası bir dolu sitenin çocukları şakalaşma, oyun oynama, bir birlerini deniz atma derdinde.
Ben ve ailem şemsiyenin altında, her zamanki stand by modumuzda gazete okuyor arada denizi izliyoruz. Önümüzden simit satan bir çocuk geçiyor o anda. Hiiç bir olağan dışı durum yok, çünkü o kadar kanıksamışız ki 'simit satan çocuğu' dönüp bakmıyoruz bile. Simitçi çocuk sadece aç olduğumuzda ilgi görüyor bizden. Karnımız tok ise umrumuzda olmuyor.
Derken farkediyorum, hemen 2 metre ilerimizde takılı kalıyor simitçi çocuk. Takılı kalıyor gözleri bizim sitenin iskelesine. Takılı kalıyor gözleri iskelede şakalaşan yaşıtlarına. Uzun uzun seyrediyor onları. Elimdeki gazeteyi bırakıyorum, ben de onu izliyorum. O hiç istifini bozmadan izliyor yaşıtlarını en 'çocuk' haliyle. Bizim kanıksadığımız ve olağan saydığımız şeyin aslında normal olmadığı, normalin iskele üzerinde yaşıtlarıyla şakalaşmak olduğunu haykırıyor bakışları. Görüyorum o bakışları. O baktıkça ben simsiyah gözlüklerimin verdiği cesaretle onun yerine haykırıyorum gözyaşlarımla.
İkimiz de dayanamıyoruz bu sahneye. Önce o dönüp gidiyor ardına bakmadan, sonra da ben kalkıp eve gidiyorum sinirler alt üst olmuş bir vaziyette. Hayatın adaletsiz olduğunu hergün gören ben, adeletsizliğin en acı haliyle ilk kez karşılaşıyorum hayatımda.
Not : Konuyu daha sonra annem ile konuşup onun da aynı şeyi fark ettiğini ve çok üzüldüğünü öğreniyorum. Epey süredir blog yazmıyordum. Bu sahneyi yazma ihtiyacı hissettim. Ve o kadar çok üzüldüm ki...hala yazarken o anı görüyorum.