Sinir Ağı Gerçeği ve İşleri Allaha Havale Etme Üstüne!

Şu büyük gerçeği ifade etmek gerekir ki biz insan ırkı olarak sonsuza kadar birbirimizin sinir (nörolojik) ağı içindeyiz. Bütün gerçekliğimiz bu ağ içinde gerçekleşir. Bu anlamda zihinsel, duygusal hatta bedensel ve genetik bütün sorunlarımızı bu ağ içinde çözmek zorundayız Bu aynı zamanda tekamülümüzün yegane yoludur.

Bundan dolayı insan için buradan kaçış yok ve buradan kaçış yok derken bu esaret anlamında değildir; yaradılıştan murat edilen budur lakin insan boyutunda bu hem esaretin hemde özgürlüğün yoludur. Bunun ne anlama geldiğini belirleyecek tek şeyde insanın ilişkilerdeki seçimi ve önceliğidir. O yüzden ilişkiler içindeki gerçekliğimizi çarpıtarak hiç bir yere varamayız; bu daha fazla sorun ve daha fazla karmaşa yaratmaktan başka bir işe yaramaz. Çünkü bütün algılarımız ve duygularımızın yaratıcısı ilişkilerimizdir ve onların bize yansıma şeklidir.

Yine bu anlamda hissettiklerimizi çarpıtmak yada öyle değilmiş gibi davranmak sadece hayatımızda daha fazla acı yaratmaktan başka bir işe yaramaz çünkü en nihayetinde her durumda ve koşulda gerçekle karşılaşmaya zorlanırız. Bundan dolayı kendimizi çok uzun süre aldatmak gibi bir şansımız yok; çünkü kaçtıklarımız ile tekrar tekrar yine yüzleşiriz. Bunun sebebi kaçtığımız yolun döngüsel (dairesel) olmasıdır (bu aynı zamanda evrenin bizi iyileşmeye iten şefkatli yoludur) ve tekrar tekrar aynı yerden geçmek zorundayız ve her karşı koyuşumuz ( Yüzleşmemiz) gibi her kaçışımızı da biriktiririz. Bundan dolayı hangisini biriktirdiğimize (seçtiğimize) dikkat etmek zorundayız; çünkü yukarıda bahsedilen ilişkilerin esaret mi? özgürlük mü? olduğunu belirleyecek olan biricik şey budur.

Yine bu anlamda kendimizi ilişkiler dışında hiç bir şeklide var edemeyiz çünkü parça bütün ilişkisinin doğası gereği biz Tanrı (varlık) ile asla doğrudan bağlantı kuramayız. Bu yaradılıştaki (mesafe) dizayndİr ve aynı zamanda Tanrının kendini (bütünü) ve kendisi olmayanı (parçayı) koruma (tekrar tekrar var etme) sistemidir; tıpkı bütünden kopan bir damlanın tekrar bütüne ulaşabilmesi için yolculuğunu tamamlayana kadar bıreyselliğini koruması gibi ...

Sözün burasında insan ilişkilerinden kaçmak kendini sofuluğa ve softalığa vurmak, öyle değişmiş gibi davranmak veya başa çıkılamamış durumları allaha havale etmek gibi bir içten pazarlıklı durum bu günü kurtarmış gibi görünüp yarının yükünü arttırmaktan başka bir işe yaramaz .. Hem işini Allaha havale edenlerin sonuçlardan şikayet etmeye hakları yoktur

..(m.ali şirin tarih öğrt)