Sınırlarımız güvensiz mi?

En son Dağlıca baskınında sayfama koyduğum “ terörü lanetliyorum ” yazısını maalesef o günden buyana kaldırmak nasip olmadı. O gün verdiğimiz büyük zahiyattan sonra medyamız pek önemsemese de bir çok askerimiz bu güne kadar şehit oldu. Hiç bir şey yazmayayım diyorum fakat bu tepkisizlik olacağı için de yazmak istiyorum.

Dağlıca’da 12 askerimiz şehit edildiğinde yer yerinden oynamıştı. 250 kişilik bir grup saldırmıştı askerlerimize. Bu sefer 350 kişilik bir grup. Hikaye hemen hemen aynı. Dün Dağlıca’ydı bugün Aktütün. Yarın Yeşilova ya da başka bir yer ne fark eder…

Hemen hemen tüm haberleri seyrettim. Eski yeni tüm komutanları, strateji uzmanlarını, orada görev yapanları ve yetkili isimleri dinledim. Genel kanı şu; Büyük bir terörist grubu saldırısıydı, teröristler ağır silahlarla saldırmışlardı, saldırıdan önce saklanacakları siperleri hazırlamışlardı, ağır silahları Irak sınırından ateşlemişlerdi vs.vs.vs…

Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Hasan Iğsız’ın verdiği brifingide dinledim. Sayın komutanımız detaylı cevaplarıyla aydınlattı bizleri. İhmalin söz konusu olmadığını şehitlerin aslanlar gibi vatanları için savaşarak şehit düştüklerini ve liderlerinin vurulmasına karşı geri çekilmediklerinin ve saflarını koruduklarının üzerinde durdu.

Biz bu lafların hepsini hemen hemen her toplu şehit ölümlerinde duyuyoruz. Aktütün karakolunun resimlerini görmüşsünüzdür. Karakola benziyor mu? Bence benzemiyor. Kaçakçıların yakalanması için kurulmuş bir karakol deniliyor. Fakat bu karakol daha önce de birçok askerimize mezar olmuş. Genelkurmay her saldırıdan sonra karakolu güçlendirdiklerini söylüyor. Fakat görüyoruz ki karakol hâlâ kayaların üzerindeki 61 kişiyle savunuluyor.Şimdi de bu karakol dahil Umurlu, Yeşilova, Samanlı ve Alan Karakollarının araziye hakim noktalara taşınacağı söyleniyor. Geçmiş ola efendim.

350 kişilik bir gruptan söz ediliyor. Orgeneral Iğsız “teknoloji demek her şeyi göreceğiz demek değildir” diyor. Karakolu savunması beklenen 61 kişiye karşı kullanılan 350 kişiye ordu diyebilir miyiz ? Bence diyebiliriz. Bu 350 kişilik ordu bizim sürekli izlediğimiz, uçaklarımızın sürekli üzerinde keşif uçuşu yaptığı, helikopterlerimizin devamlı geçtiği, askerlerimizin değişik bölgelerine operasyonlar yaptığı Diyarbakır’dan başlayıp Hakkari Yüksekova’ya kadar uzanan yerde değil mi ? Bu herifler bu operasyonu bir günde planlayıp yapamazlar. En az iki haftalık bir keşif yine en az iki haftalık bir yerleşim söz konusudur.

Burada istihbarat ve güvenlik açığı yok nasıl denilebilir anlamış değilim. 350 kişiyi göremiyorsak 40 – 50 kişilik grupları nasıl görebiliriz. Onları da göremiyeceksek o bölgede ne iş yapıyoruz? Her şey tamamsa neden bu kadar çok şehit var?

“Çok kişi saldırdılar.”

Biz çok kişilik saldırılarda sınır karakollarımızı koruyamayacak kadar aciz bir ülke miyiz. Yıllardır savaştığımız böylesine hassas bir bölgede askerlerimizin güvenliği için daha hassas olmamız gerekmez miydi? Sorulacak sorular o kadar çok ki hangisini yazayım.

Bu yazıyı okuyan, bölgeyi bilen birisi tıpkı televizyonlardaki gibi bana diyecek ki sen oraların coğrafi yapısını biliyor musun da konuşuyorsun? Hemen cevabını vereyim. Ben gittim oralarda çatır çatır savaştım arkadaş. Benim de arkadaşlarım şehit oldu. Helikoptere yaralı taşımanın acısını iyi bilirim. Bölge gerçekten de görmeden inanılmayacak kadar dağlık, sarp bir arazi.

Fakat bu ülke o dağları düz yapacak kadar güçlü. 61 kişiyi Irak’a beş km mesafede yalnız bırakmak taktikse eğer lütfen taktiklerinizi değiştirin. Bu kadar sarp bir arazide hem karakolu hakim bir yere kurmuyorsunuz, hem de bir bölük sayısına ulaşmayan bir askerle korumaya çalışıyorsunuz. Olacak iş değil bunlar…

Şehit yakınlarını televizyonda görünce kendimi tutamadım onlarla birlikte ağladım. Onlar gibi bağıra bağıra ağlamak istedim ama için için ağladım. Yazık, günah bu insanlara. O İnsanlardan ayrı şehitlerin silah arkadaşlarının acısını ben iyi bilirim. Herkes kendisini onlar yerine koymalı ve öyle düşünmeli bazı şeyleri.

Şehitlerimiz bu Vatan için aslanlar gibi savaşmışlardır. Bundan sonraki askerlerimiz de şüphesiz savaşacaklardır. Tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet, acılı ailelerine ve tüm Türk halkına da baş sağlığı diliyorum.