- Kategori
- Gündelik Yaşam
Sinirli ve Çok Mutluyken Karar Verme!

alıntıdır
Geçtiğimiz hafta trafikten ötürü gerildiğim anlar çoktu. Öyle ki hesaba vurunca haftada bir günümüzün yolda geçtiğine kanaat getirdik. Üzüldük!
Çünkü o zamanı birbirimize ayırabilirdik. Ben bazen öfke kontrolünde zorlandım. Dakikalarca olduğu yerde sayan bir servisin içinde olunca, zaman zaman isyan kaçınılmaz oldu.
Zihnimde üç kere işi bıraktım, dört kere evi taşıdım!
Sonunda vardım.
Öyle bir şey var ki, insan evine girdiği an atıyor stresini. Önceden derlerdi abartı gelirdi bana. İnsanın evindeki rahatı bambaşka. Ve oraya yansıtılan enerji de tabii. Bilirsiniz geçmişten günümüze gelen ev döşeme renkleri vardır. Kahverengi!
Hiç hoşlanmam. Beyazlar, pembeler, mintler dururken “kahverengi” de nesi?
Beyaz çabuk kirlenir diye annelerimiz hiçbir zaman tercih etmezdi. Sanırım bu alışkanlık nesilden nesile geçti.
Ama bir eve kasveti veren ilk nesneler kahverengi olanlardır. Ayrıca kahverengi pek de bir yaşam enerjisi barındırmaz.
İnsan evinde huzur, özgürlük, rahatlık, dinginlik arıyor.
Bu bana kalırsa birazda evin döşemesi ve objeleriyle alakalı.
Neyse ki biz bu konuda şanslıyız. Eskiden gelen geleneksel renklerin, bordo, kahve, bejlerin hiçbiri yok evimizde.
Asıl konuya dönecek olursak; insan bu denli öfkelenip birden sakinleşebilir mi böyle?
Olur tabii.
Eşim hep “sinirli ve çok mutluyken karar verme” der.
Annem ise “öfkeliyken konuşma! Bekle bir gece geçsin” diye öğütler.
Bazen çok bildiğimizi düşünüyoruz ya, yalan! Mutlaka öğrenecek çok şey var hayatta.
Bugün, yarın ve daima.
Asla sona gelip “oldum ben” dememeli.
Konuşulan, öğrenilecek ne varsa onlara kulak vermeli.
Ve değiştiremediklerimiz!
Değiştiremediklerimizi sevgiyle kabullenmeli.
İyi haftalar…