Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Efsane FB 1907 Baterist Metin

http://blog.milliyet.com.tr/efsanefb1907

20 Şubat '09

 
Kategori
Bilim
 

Sınırsız Bir Dünya

Sınırsız Bir Dünya
 


Bir zamanlar, üzerinde yaşayan insanların çok bozuk yollardan geçerek seyahat ettikleri, hâttâ bazı yerde hiç yol dahi bulunmayan geniş bir dünya vardı. İnsanlar birbirleriyle buluşmak için çoğu zaman zahmetli, bazen de gerçekten çok güç olan bir yolculuk yapmak zorunda kalıyorlardı.


Daha sonraları bu insanlar, yolculuklarını kolaylaştırmak için çeşitli çarelere başvurdular. Önce bazı hayvanları evcilleştirip sırtlarına bindiler ya da onlara araba çektirdiler. İşte o zaman yolculukların süresi, eskisine nazaran beş-altı misli kısaldı. Zamanla, rayların üzerinde giden makineler icat ettiler; bu defa yolculuk süresi daha da kısaldığı gibi, aynı zamanda, daha az yorucuydu.


Giderek, yolculuk sürelerini sekiz ya da on misli kısaltan, uçan makineleri keşfetmekle yetinmeyen insanoğlu, o güne kadar tarihte eşi benzeri görülmedik, olağanüstü bir şey daha icat etti... Bu buluş haberleşme araçlarıydı.


Böylece insanlar birbirleriyle haberleşmek için artık yerlerinden kımıldamak zorunda değillerdi. Bir tel gerip karşılıklı konuşmaya başladılar. Kısa bir süre sonra, hiçbir bağlantı olmadan da haberleşebildiler. Sonunda, çok uzaklardan birbirlerini bile görebiliyorlardı.


O zaman üzerinde yaşadıkları dünya onlara birden çok küçülmüş gibi geldi. O dünyanın herhangi bir ülkesinde yaşamını sürdürenler, çok uzaklarda olup bitenleri hemen o anda öğrenebiliyorlar ve görebiliyorlardı!


Bu dünya, bu gezegen, tahmin ettiğiniz gibi, bizim ihtiyar yerküremizdir. Eski çağlarda sınırları bilinmeyen ve gerçekten sınırı olmadığı zannedilen dünyamız, insanlara uçsuz bucaksız, sonsuza dek uzanıyormuş gibi gelirdi. Hâttâ, birkaç ay süren çok tehlikeli yolculukları göze almak pahasına bir kıtadan diğerine gidebilen atalarımız da aynı şekilde düşünüyorlardı. Geçen yüzyılda yaşamış dedelerimize, hâttâ çok acele ettiği halde dünya turunu ancak 80 günde tamamlayan Phileas Fogg'a da hayli büyük görünmekteydi bu gezegen.


Günümüzde uzaklıklar artık hiçbir şey ifade etmiyor. Çünkü, evimizin bir köşesinde otururken, Paris'te veya New York'ta ya da Tokyo'da bulunan birisi, orada olup bitenleri bize anlatıyor, gösteriyor. Herhangi bir yarışın sonucunu, o şehirde oturanlardan bile önce haber alabiliyoruz. Bir futbol müsabakasında yapılan hareketleri, tribünlerde oturanlardan bile daha iyi görüyoruz. Staddaki seyirciler, yüksek atlama yarışmasına katılan atletin bir an duraksadığını ya da tenisçinin, kazanma azmini açığa vuran bir şekilde dişlerini sıktığını nasıl görebilir? Biz onları yakından izleyebildiğimiz için bunların hepsini ve daha fazlasını görüyor, duyuyor ve biliyoruz.


Evet, bir zamanların o sınırsız dünyası, gün geçtikçe küçülüyor. Onun yüzeyine alabildiğine yayılan, lâkin bu arada giderek çoğalan insanlar git gide sıkışık düzende oturmaya başlıyor. Artık yabancı ülke diye bir şey kalmadı denilebilir... Hepsi birbirine komşu oldu.


Savaşlarda acımasızca öldürülen insanları, yaşamları sona erdirilen masumları görüyoruz! Dünyanın kıtlık çeken bir bölgesinde, açlıktan ölecek duruma gelmiş cılız çocukların, bir yolun kenarında, yere uzanıp kaldıklarını görüyoruz! Bu görüntülere tanık olup da üzülmemek mümkün mü?


Dünyada olup bitenleri bize ileten haberleşme araçları sayesinde insanoğlu, yeryüzündeki bütün insanların birbirlerine yadsınmaz ilişkilerle bağlı olduklarını anlıyor ve bu durum, gezegenimizin değişmesine yol açıyor.

 
Toplam blog
: 1907
: 3759
Kayıt tarihi
: 28.07.07
 
 

03 Şubat 1967 İstanbul doğumlu, romantik bir müzisyenim işte... Müzik, bateri, spor, Fenerbahçe, ..