- Kategori
- Gündelik Yaşam
Sıradan olmayan bir gün
Hayat ne kadar olsun
Soğuk ve güneşli olmayan bir güne uyandım bugün. Dağlardaki yeşillik alabildiğine koyu ve büyüleyici. Rüzgar ise kanını donduracak kadar soğuk. Gözlerimde uykunun mahmurluğu ile yatağımdan kalkıyorum. Uyanmak ne kadar garip bir duygu, gerçek ile gerçek olmayanın ayrımına varabilmek. Acaba hangisi gerçek.
Gerçeğin hangisi olduğunu sorabilmek mi asılolan yoksa bunların hiçbirini umursamadan yaşayabilme başarısını gösterebilmek mi? Ya da çamurlu bir yolda yürürken üzerine çamur sıçramamasına özen göstermek veya çamura aldırmadan yürüyebilmek mi? Cevap belkide hiçbiri olmalı.
Öğle yemeği arasında herkesin yemeğini bir an önce yemek için koşuştuğu vakitlerde diğerlerinden biraz hızlı davranıp önlerden yer kapmak ve kaptığında gözlerin yerde sadece önündekilere odaklanmak. Sanırım herkes tarafından kabul edilen bir kural olmuş günümüzde. Bir an önce bir şeyler yeyip masadan kalkmak ve o ortamdan uzaklaşmak derdinde insanlar. Ne kadar garip yediklerinin tadına varamadan hızlı hızlı yemek tıpkı hayat gibi. Hayatı da çabuk çabuk tüketiyoruz ve bir an önce masadan kalkmak için can atıyoruz. Her güne beklediklerimize ulaşmak için geçirilmesi gereken bir gün olarak bakıyoruz. Peki ya yaşadığımız şu an şu gün? Bir söz vardı hayal kırıklığı diye bir şey yoktur sadece yüksek beklentiler vardır diye.
Not: Eğitim dönüşü ve salaş bir kafe