Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Aralık '08

 
Kategori
Güncel
 

Sırrı Yüksel Cebeci:Bu kütüklerle seçim yapılamaz

Sırrı Yüksel Cebeci:Bu kütüklerle seçim yapılamaz
 

İlköğretimden, hatta anaokulundan itibaren çocukların sınıf başkanları seçimle belirlenir. Çocuklarımız bu seçimi çok severler; bazen neredeyse sınıfın tamamı da aday olur. Baraj maraj da yoktur, bir oy fazla alan sınıf başkanı olur. İkinci sıradaki de sınıfın başkan yardımcısı olur. Hilenin he'si; hatanın ha'sı yoktur. Yapamazsınız!.. Çocuklar o adalet yüklü yüreklerinden seslenirler; kızarlar,üzülürler.

Çocuklarımız büyüdükçe "Burası Türkiye!." sözlerini duya duya yanlışlara alışırlar. Kanıksarlar, zamanla da hukuksuzlukların, adaletsizliklerin bir parçası haline gelirler.

Üzülmemek elde değil; Türkiye'de neden "Büyük Adam" yetişmiyor diye üzülüyorsun. Bu "Büyük Adam" ya da "Büyük Adamlar" hiçbir haksızlığı kabul etmeyen adamlar olmalı. Çok çalışkan; çok okuyan, milletini ve bu kutsal coğrafyayı çok seven insanlar olmalı çocuklarımız; küçüklükten kocaman adamlığa doğru uzanan hayat yolculuklarında...

"Burası Türkiye!.." Benim benimsediğim ve pek de kullandığım bir söz değil. Ben, milletimin dünyanın hayran kalacağı işleri başaracağına hep inanırım.

Şimdi bir seçim arefesindeyiz. Seçmen listelerinin adil bir şekilde düzenlenmediğini basında okuyoruz. Yüksek Seçim Kurulu da bu konudaki kesin açıklamasını 23.12.2008 salı günü yapacak.

Bu konuda Sırrı Yüksel Cebeci güzel bir yazı yazdı. Başlığı zaten çok şey ifade ediyor ve kesin ifadeli: "Bu kütüklerle seçim yapılamaz!.." Şimdi bu yazıyı okuyalım:

"YÜksek Seçim Kurulu kararlarına itiraz için iç hukuk yolunun kapalı olduğunu bilen kurul başkanı, çok rahat...
Seçmen sayısının 15 ayda yaklaşık 6 milyon artmasını, “Önceden bize gelenleri yazıyorduk, şimdi nüfus kayıtlarına göre 18 yaşını dolduranlar otomatik olarak yazılıyor” gibi inandırıcı olmayan gerekçeye bağlıyor.
600 bin değil, bir veya iki milyon değil, 6 milyon seçmen...
Geçen yıl 42 630 000 olan seçmen sayısı bu yıl 48 270 000’e çıkmış.
Bu olağandışı artışa muhalefet partileri -haklı olarak- ateş püskürüyor.
AKP ise, tepkisiz...
Oysa seçimi şaibeli hale getirecek bu anormal artışa herkesten çok iktidar partisinin tepki göstermesi ve bir yanlış varsa bunun düzeltilmesi için gerekeni yapması lazım.
Hiçbir iktidar, şaibeli bir seçimden zaferle çıkmak istemez.
İç hukuk yolu kapalı olduğu için, yerel seçimler yapıldıktan sonra, objektif delil ve gerekçelerle, seçim sonuçlarına Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde itiraz edilir ve mahkeme de itirazı yerinde görür ve seçimi iptal ederse, iktidar çok zor durumda kalabilir.
Çünkü yerel seçimlerin iptal edilmesi, 2007 genel seçimlerine de gölge düşürür.
Türkiye böyle bir skandalı kaldıramaz.
Meşruiyetini yitiren seçim
298 sayılı kanunun 33. maddesine dokuz ay kadar önce bir fıkra eklenerek, YSK devre dışı bırakıldı ve seçimlerde oy kullanacak kişilerin Merkezi Nüfus İdaresi sistemi kayıtlarına göre belirlenmesi benimsendi.
İşte bu yöntemle belirlenen seçmen sayısının 15 ayda 6 milyon artmasının nedenini YSK Başkanı “18 yaşını dolduranların otomatik olarak yazılması” ile açıklıyor.
Bu da, 2007 seçimlerinde 18 yaşını doldurmuş yaklaşık 6 milyon seçmenin oy kullanmadığı anlamına gelir.
2007 seçimlerine “meşru seçim”, o seçimle oluşan Meclis’e “meşru Meclis” ve o Meclis’ten çıkan hükümete “meşru hükümet” dememiz mümkün mü?
Ortada YSK Başkanı’nın açık itirafı ve ikrarı var.
Katakulli ile seçim kazanmak
YSK’dan çok İçişleri Bakanlığı’nın ve ona bağlı Nüfus İdaresi Genel Müdürlüğü’nün, seçmen sayısının 15 ayda 6 milyon nasıl arttığını inandırıcı şekilde açıklaması gerekiyor.
Seçmen kütüklerinde bir kişiye iki kimlik numarası verildiği, yer değiştiren seçmenin iki yerde de gösterildiği, ölülerin ve olmayan kişilerin bile kaydedildiği gibi akıl almaz iddialar var.
Kim yaptı bunu, kimin emriyle yaptı?
Seçmen kütükleri yazımının YSK’dan alınıp, Nüfus İdaresi’ne verilmesi hangi cin fikirlinin başının altından çıktı?
Katakulli ile seçim kazanmak ne etikle bağdaşır, ne de demokrasi ile... "(Sırrı Yüksel Cebeci; 12.12.2008, Halka ve Olaylara Tercüman)

20.12.2008 Cumartesi günkü yazısının bir yerinde seçimlere de değinen Enis Berberoğlu "Yeni liste lazım" diyerek şu görüşlere yer verdi:

"29 Mart daha şimdiden seçmen kütüklerindeki hataların gölgesinde kaldı. Hileli seçim ihtimali akılları karıştırdı. Skandalsız bir gün geçmediğine göre, MHP'ye katılıyorum. Önce bizi, bir gün eve kapatıp seçmen kütüklerini yenilesinler, ardından seçim yapsınlar."

Nail Güreli de "Seçimi de benzettiler" başlıklı yazısında; üzgün ve kızgın, çareyi de beddua etmekte buluyor. Hukuk devletinde hukuku çare olmaktan çıkmış olarak görüyor olmalı ki, beddua ediyor. "Diğeceğimiz o ki, seçmen listeleriyle oynamaktan medet umanların alacağı oylar haram olsun!.."(Nail Güreli; Milliyet, 10.12.2008)

Biz de "haram olsun" diyelim!..

Yok yok; biz, demokrasi, hukuk ve adalet diyelim...

Bizi evlerimize hapsetsinler ve sayıp; yazıp ondan sonra seçime gitsinler. Şu tırnak boyasını da kendimizi, adaleti ve hukuku sevmeyi, benimsemeyi başardığımız güne kadar da kaldırmasınlar. Alt tarafı, bir damla mavi boya; ne çıkar!..

Bir de seçim barajı var; yüzde on... Barajsız seçim yapılmalı... "Aykırı unsurlar parlamentoya girer, bu düşünceyle baraj getirildi" dense de bu inandırıcı değil. Çünkü dokunulmazlığı kaldırılan zat, kendini adaletin huzurunda bulur. Barajı; iktidarı sürdürülebilir kılmak için seçim sistemimize eklediler.

Koalisyon korkusu da demokrasi düşüncesi içinde bana saçma geliyor. Bence tam tersine koalisyonlar; ülkemiz için daha hayırlı olur. Türkiye üzerinde oynanan oyunların hızlı bir ivme kazandığı dönemlerde kurulan koalisyonların başarısızlığı; demokrasimizin üzerinde demoklesin kılıcı gibi sallandırılmamalıdır.

Anlatılan bir Napolyon hikayesi var; hangi Napolyon bilmiyorum da, hikaye şu: Napolyon hapistedir. Dostları ziyaretine giderler. Napolyon her defasında sorar "Ülke ne halde?" diye... Her seferinde daha kötü olduğunu, birinde Milli Eğitim'in, ötekinde ekonominin, bir başkasında , sosyal hayatın kötüleştiğini söylerler. Napolyon üzülür ve "sabredin çok çalışın" der. Ziyaretin birinde de dostları, Napolyon'a "Adalet'in" tamamen yokolduğunu söylerler. Napolyon'un cevabı "İşte bu çok kötü!.." der.

Türk Milleti'ne demokrasi çok yakıştı. Adalet zaten Türk'ün mayasında var.

Adil bir seçim için Adalet'in adaleti, kendini geciktirmeden hissettirmelidir.

fot.salipazarı.bel.tr






 
Toplam blog
: 323
: 2029
Kayıt tarihi
: 04.09.06
 
 

Yaşanan her hayat en iyi hayattır; yeter ki içinde kötülük olmasın!.. ..