Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Temmuz '08

 
Kategori
Beslenme / Diyet
 

Şişmanlığa paydos

Şişmanlığa paydos
 

Prof. Kultus'un buluşundan henüz haberi olmayan bir hatun.


Halk arasında “Şerit” diye bilinen “Tenya” parazitleri harikalar yaratıyor. Özel kliniklerde itinayla yetiştirilen “Larvalar(Olgunlaşmamış Tenya)” kilo şikâyeti olanların, özellikle de hanımların emrinde artık. İki dakika süren ufak bir operasyonla bağırsaklarınıza(makattan veya ağızdan) yerleştirilen bu mikroskobik larvalar günün yirmi dört saati mesai yapıyorlar ve inanın “Bana mısın?” demiyorlar.

Ünlü Alman Mokolog ve Biyolog Ord. Prof. Dr. Ü. Kultus, geçtiğimiz günlerde gerçekleştirilen Berlin Tıp Kongresinde yaptığı bu açıklamayla dikkatleri üzerine çekti. İşleri güçleri saçma sapan zayıflama reçeteleriyle müşterilerine sadistçe işkence yapmak olan, üstüne üstlük bu işkenceler sayesinde köşeyi dönen diyetisyenler, işsizlik tehlikesiyle karşı karşıya kalmış bulunuyorlar.

Düşünün bir kere… Canınız ne çekerse yiyorsunuz. Koca bir tabak bol yoğurtlu mantı… İki tane kumpir(tercihan irilerinden)…Bir tabak kısır(mümkünse bol kepçe)…Üzerine tatlı niyetine bol cevizli baklava… Bastırsın diye iki tane çikita muz ve bir tane elma… Ve hatta uyku öncesi iki tane çokomel… Yiyin yiyebildiğiniz kadar. Bağırsaklarınıza yerleştirilen tenya larvaları yemek ayrımı yapmadan görevlerini sürdürüyorlar ve aldığınız besinlerde bulunan vitamin, protein gibi zararlı maddeleri bir güzel emiyorlar.

Bu arada bağırsaklarınızda iyice semiren tenyaların boyu 2 ayda 3 ila 6 metreye kadar uzuyor ama ne gam! İçiyorsunuz bir müshil ilacı ve onları emekliye ayırıyorsunuz tuvalette, hem de “cırrrrrt” diye! Yerine henüz olgunlaşmamış tenya larvaları geliyor tabii(Tercihan makattan)!

Şimdi bu yazıyı okuyunca “İğğğğğ!” diye yüzünüzü buruşturduğunuzu görür gibi oluyorum ama katlanılmayacak bir diyet programı değil bence. Yeter ki şeyinize güvenin! Görünüşünüz değişiyor ve sıfır bir bedene kavuşuyorsunuz. Veremli gibi bir surata sahip olduğunuz yetmiyormuş gibi ne döt kalıyor ne de göbek! El âlemi çatlatıyorsunuz ve partnerinizi kendinize âşık ediyorsunuz yeniden! Basenlerden litre litre yağ aldırayım, bacaklardan külbastılık çıkarayım, göbeği bebek diye yutturayım ve siyahları giyerek milleti kandırayım olayı tarihe karıştı artık!

Neymiş efendim?

Kibrit kutusu büyüklüğünde yağsız beyaz peynir… Yine aynı ebatta haşlanmış ve yağdan arındırılmış tavuk eti… Zar gibi kesilmiş iki dilim hıyar! Bir kaşık tuzsuz ve yağsız pirinç lapası. İnce bir dilim kepekli ekmek! Bir fincan şekersiz bilmem ne çayı!

Yok, elinin körü!

Buna akşam yemeği değil Çin işkencesi derler. Kafayı sallayıp tasdik edeni çoktur ama uygulayanı yoktur! Bizim milletin “gırtlak” deyince freni tutmaz! Kuru fasulyenin yanına acılı turşuyu eksik etmez. Bir tabak yiyeceğine turşu sayesinde iki tabak yer. Üstüne üstlük pilav tenceresinin dibini kazır. Makarnayla birlikte yarım somunu da götürür.

Hem sonra bizim millet Avrupalılar gibi değil ki! Sadrazamın sol cebinden düşmüş gibi çaycısız, odacısız, kapıcısız yapamaz… Alışveriş listesini bakkal çırağının eline tutuşturur! Bodrum katında otursa bile asansöre biner; kapının önünde varsa bir Murat 124, tuvalete bile onunla gider. Dötü biraz kaldırıp da hareket edeyim demez, pulları dökülür. "Su içsem bile yarıyor ayol!" söylemleri de işin cilvesi işte!

Yani efendim şundan bu kadarcık, bundan bu kadarcık diye akla zarar diyet programları bize uymaz!

Allah’tan teknoloji ilerliyor da yeni yeni icatlar çıkıyor. Bana kalırsa ünlü Alman Mokolog ve de Biyolog Ord. Prof. Dr. Ü. Kultus’un bu buluşu en çok bizim ülkemizde rağbet görecek. Hem şişmanlar sevinecek, hem de Prof. Kultus ihya olacak.

Dediydi dersiniz.

Not: Şu inatçı Almanlar hala “Culduz’u” “Kultus” diye telaffuz ediyorlar. Öğretemedim gitti.

 
Toplam blog
: 312
: 1658
Kayıt tarihi
: 10.02.07
 
 

Önceleri konuşurdu insanlar, "yazmak", sonraların işi... Duygu ve düşüncelerimizin yanı sıra gözl..