- Kategori
- Deneme
Siyahım, açık mı kolların hâlâ?

göğsümdeki minicik bir çatlaktan içime sızan bir ışık demetiydi gözlerin
büyür, genleşir avuç içi büyüklüğünde değirmi bir yatak olurdu orda.
üşüdükçe kıvrılır yatardım, dizlerimi karnıma çekip.
gün boyu sarhoş gezerdim
gecenin hafifliği geçmeden akşam olurdu ve ben sana dönerdim.
saçlarını avucumdan akıtırdım, şırıltısına bayılırdım
içimde yürürdün, ayak seslerine bayılırdım
kör alfabesiyle okur gibi ellerimi yüzünün haritasında gezdirmeye bayılırdım
sevgim derinin gözeneklerinden aksın isterdim
sana karışmaya, senle bir olmaya bayılırdım
gözlerini kapatırdın.
sustun
göğsümdeki o çatlaktan karanlık sızıyor şimdi
ben bir kez daha topluyorum kendimi, dilimden dökülenleri, ceplerimden çıkardıklarımı
hep unuturum, hep unuturum aklımın yasaklarını ve yeniden başlarım
“yoruldum” diye çırpınan bir kalbin yakarılarını hiç dinlemeden
oysa ne çok yemin etmişimdir
ne kızgın demirlerle dağlamışım sinir uçlarımı
ne ağır perdeler çekmişimdir gözüme
kör olsun diye içimin kuyularına taş doldurmuşum nice zamandır
yalnızca taş değil, ne bulsam atmışım
kırık düşler, sessiz ağıtlar, kaybedişler, kayboluşlar, kül, yangın sonraları, cam kırıkları, güz manzaraları
ne derinlikmiş, hâlâ göremedim dibini.
sustun
sustuk
ben bir kez daha dönüyorum kendime
memelerinden emdiğim o tuzun sarhoşluğu daha ne kadar sürer, bilmiyorum
teninle ısınan gövdem o sıcaklığı daha ne kadar saklar, bilmiyorum
kirpiklerinin dudaklarımda açtığı yara ne zaman iyileşir, bilmiyorum
bilmediğim ne çok şey var
tek bildiğim, yürüdüğüm
ve yürürken el ele tutuşmuş şarkı söyleyen iki çocuğun gölgesine bastığım
durmak istediğim, o gölge hep orda kalacakmış gibi
ve kederimle baş başa kaldığım.
“gofer ağacından bir gemi yapacaksın” dedi ya tanrı nuh’a
hani yaptı ve kurtuldu o da
“kederinden bir heykel yontup onunla yaşayacaksın” dedi bana da
dinlemezsem kurtulurum sandım
gündüzleri soytarılık yapan bir mezarlık bekçisi olabildim.
Sustun
sustuk
zaten kelimeler can acıtmaya yarıyor sadece
yine sen kazandın yazgım
yalnızlığım
ben bir kez daha dönüyorum sana
karanlığım
siyahım
sığınağım
açık mı kolların hâlâ?