Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Nisan '11

 
Kategori
Seçim
 

Siyasal dinamikler ve seçim süreci

Ülkemiz 12 Haziran'da çok önemli bir seçime hazırlanıyor. Partiler, adaylarını belirlediler. Ben de liste dışı kalan aday adaylarındanım. Asla, küskün ve kırgın değilim; buna hakkım olmadığını düşünüyorum. Her yurttaş gibi el birliğiyle topluma olan katkımızı yerine getirmek durumundayız. Yazılarıma döneceğim. 

Evet, "Temsilde Adalet, Yönetimde İstikrar" önceliğimiz. Bunu belirleyecek yöntem seçim sistemi. Türkiye'nin ekonomi, demokrasi ve dış siyasası anlamında sorunlarına çözecek olansa, Partiler. Bunu da sağlayacak olan kadroları... 

Ülkemizde koalisyon kültürü çok gelişkin değil. "Tek başına iktidar", daha çok yeğlenen bir durum. Fakat tabandan yanısayn beklentiler ve toplumsal dinamikler, siyasal (erk) olarak karşılık bulmak ve toplum içinden Parlamentoya taşınmak ister... Bu anlamda ülke genelinde ve parti içinde seçim, bir denge sorunsalıdır. 

Barajların istikrara el verecek minimum düzeyde tutulması (belki % 5) her açıdan önemlidir. Yok değilse, yasal çevreni zorlayan ittifak arayışları gündeme geldiği gibi, seçimlerden sonra partilerin içinden yeni partiler doğması ya da fiilen adeta "parti" ama hukunen bağımsız adaylk kümelerinin işlevini sürdürmesi, kaçınılmaz oluyor. 

Temsilde adalet, evet. Ama toplumsal beklentileri yansıtan, "temsil eden" bir temsilde adalet anlayışına daha çok yaklaşılması daha yerinde olmaz mı? Öte yandan, dar bögeli bir sistem vatandaşın, vekilini tanıması, vekilin de yaşadığı seçim çevresini daim göz önünde tutması açısından işlevsel olacaktır. Bunun uygulama zorluğu olan yerlerde ise tercihli oy pusulası da düşünülebilir. 

Son yıllarda tek başına iktidarlar çıkarıyor sistem ama çok sayıda da parti var. Özellikle yerel yönetimlerde oy dağılması nedeniyle, neredeyse üçte bir oyla belediye başkanlıklarını, meclis üyeliklerini belirlemektense, iki turlu sistem de düşünülebilir. Yönetimde istikrar: "istikrarın" devamlılığı, seçimlerin finansal saydamlığı ve aday ya da görev yapanların akçeli konulardan bağışık dokunulmazlıklarıyla daha da geçerli olabilir. Saydam bir ortam, halkın yerel düzeyde ve belirli konularda alınacak kararlara katılımının da önü açılabilir. 

Partilerin aday belirleme süreçleri ise hakim denetiminde ve gerçek üyeler eşliğinde ön seçimle olmalıdır. Öyle olmalıdır ki listelere tabanın (halkın) tercihleri doğrudan yansıyabilsin ve işlevsel bir denetim mekanizmasıyla hesap sorulabilirlik daha da geçerli olsun. Bu tabii, parti içi eğitime ve üyelik için belli bir bekleme / olgunluk sürecine de karşılık gelen tablodur. 

Bu koşullar altında bile partiler en az hasarla en az kusurla adaylarını belirlemeye çalıştılar. Genel seçimlerde saydam oy kutuları ve teknolojiden yararlanılmasının yanı sıra parmak boyası gibi kalsik yöntemlerle de kombine edilmiş bir seçim düşünülebilir. Basınımız, güvenlik güçlerimiz, seçim kurullarımız ve idarecilerimizle, Türkiye'nin yeni bir seçimden yüz akıyla çıkacağına eminim. Şimdiden, hayırlı ve uğurlu olsun. 

 

 

 
Toplam blog
: 374
: 491
Kayıt tarihi
: 16.08.06
 
 

Merhaba! Toplumsal, siyasal, ekonomik ve kültürel olgularla ulusal ve evrensel düzlemde ilgilenme..