- Kategori
- Felsefe
Siyaset, ikna (kanı) ve ispat (sabit)
Siyasette esas olan iknadır, hukukta isbat, felsefede hakikat.
İkna (politik gürültü) genellikle isbatı da, hakikati de geçersiz kılar.
Dücane Cündioğlu
Sadece siyaset mi? Modern dünyada herkes artık her alanda kanı'ları ile hareket ediyor. Kanı, Kanaat ve İkna, bu aynı kökten gelen kelimeler şu yaşadığımız dünyanın temeli.
Antik Yunan'da (Platon) kanı'nın karşılığı; doxa. Yani bilginin, bilgilenmenin en alt derecesi. En tepede daha tanıdık bir kavram: episteme.
Modern dünyada gündelik hayatta insan her konuda bir "kanı, kanaat" sahibidir. Eylemlerini, episteme'ye göre değil; kanaatine göre gerçekleştirir. İkna olmamız için kanaatimiz yeter, isbata hacet yok.
İsbatın, sabitini bulmak emek ister. Sabit, değişmez, değişemeyecek. Bunun için emek harcamak, insanı eylemden eder. Kapitalizm izin vermez buna. Sabitin peşinde bir hayat sükuneti getirir, piyasalar sakinliği sevmez.
Hakikat; Hakk'ın sıfatıdır. Felsefe, hakikati esas almaktan vazgeçti, hayli zaman oldu. Nisbi, görece, tikel vs. Mutlak aleyhine esas kabul edildi. Bırakın Hakikatin O'nun zatı olup tek olduğunu; hakikatin tek olduğuna kim inanıyor artık?
Hem öyle olsa, "bence" diyeceğimiz, diyebildiğimiz "kanaatlerimiz" ne olur? Kimse bu hakkı elimizden alamaz! Kendimizi hangi kanaatle, nerede, nasıl ikna etmişsek öyle yaşarız; kimseye hesap vermeyiz, kendimize bile!