Siyaset, Yapma Yıkma Sanatıdır; Siyasetin Dili Olmaz Eli Olur

Ve o el ile yapılması gerekeni yapar, yıkılması gerekeni yıkarsın; şiir mi yazıyorsun ne siyasi nezaketi!

Tayyip Erdoğan’ı savunacağım dünyada aklıma gelmezdi! Eskiden siyasi nezaketle bizi kandırıyorlardı, şimdi doğru konuşuluyor; eskiden kalmalar uyum sağlayamıyor. Söylenmesi gerekeni evelemeden gevelemeden söyleyeceksin üslup doğru, bize sert ve incitici geliyorsa konuşanın yapısından. Kim bilir belki biraz da gerekli, bazıları için.

Üslup doğru bu üslupla konuşanların bazılarında içerik yanlış, tabi bana göre; sert söylenmesi gereken şeyi niye yumuşak söyleyim ki.  Ne olursa, kime dokunursa, nasıl algılanır yorumlanırsa… Olduğu gibi… İnsanlar kırılırmış, darılırmış önemli değil; Sayın Cumhurbaşkanı doğru yapıyor. Lakin ekleyelim sadece üslubu doğru.

Üsküdar’a giden kâtip gibi sandalyende oturup arzuhal yazmayacaksın. Bir yerlere emir verecek, birilerin dalına basacak, gerektiğinde sesini yükselteceksin. Ama işte hak eden herkese; üslupta değil burada sorun var.

Kibar demokrasilerle bugüne kadar bizi uyutmuşlar; ülke çakal dolu devletin ağırlığı olmak zorunda. Gölgesini eşit bir şekilde ülkenin üzerine yaysa, devletin kurumları da adil olarak yönetime ağırlıklarını koysalar…

Ülkede bir şeyler yapılacak, siz bilirsiniz deyip herkesi kendi haline bırakırsanız işler yürümez; yukarının ağırlığı gerekir, etkili olsun diye de sert olacak; devletin kurumları çiftlik değil.

Sayın Cumhurbaşkanı'nın düşüncelerine katılmasak bile Türkiye’ye getirdiği yönetim tarzı bu anlamda önemli ve bence herkese anlayacağı dilden konuşmak da gerekir. Üslup kişilik meselesidir, o öyledir sen böyle konuşursun. Ama ne söylendiği önemli ve sorunumuz burada.