Siyaset Nokta!

Bundan tam onbir yıl önce Milliyet Blogger'lerden birinin  "Yorumlarınız tıpkı blog yazıllara benziiyor. Neden blog yazmıyorsunuz siz? Yazmalısınız. Bence başlayın yazmaya" önerisiyle başladım yazmaya ve o gün bugündür daha çok yazabilmem için sürekli olarak televizyon haberlerini ve özellikle tartışma programlarını kesintisiz olarak takip etmeye başladım ta 24 Haziran seçimlerine kadar.

Zaten önemsemediğim ve ciddiye almadığım siyaset arenasıyla ilgili yazılarıma son verir miyim zaman gösterecektir ama son seçmlerden sonra politikanın ne kadar yapay bir değer olduğunu bir kez daha kendi payıma öğrenmiş olduk.

90'lı yılların başlarında ilk sandığa gidişimde anlamıştım politikanın ne denli ucuz bir şeyin olduğunu ve bu yüzden 24 Haziran seçimlerine kadar hiç sandığa gitmedim. Bundan sonra da gitmeyeceğim ülke sınırlarını kaldırmayı hefleyen ve topluma insan sevgisini önde tutmaya çalışan lider gelmedikçe.

Böyle bir liderin küresel ekonomiye zarar vereceğinden dolayı gelmeyeceğine göre demek ki asla sandığa gitmeyeceğim demektir.

Oysa politika insanların yaşam standardını daha üst seviyelere yükseltmek adına yapılması gerekirken maalesef dünya tuccarlarına yönelik politika üretilmekte (İktidarı ve muhalefetiyle) ve sabit geliirli vatandaş her zaman zor şartlarda yaşam sürmektedir. Bu durum ülkede Özal döneminde başlayarak devam etmektedir.

A Partisi B Partisi C Partisi D Partisi seçimlerden önce masa başında adaylar belirlenerek seçmenin önüne sunuluyorsa o seçimlerin demokratik seçimler olduğunu kimse söyleyemez. Kırk yıldır ülkede seçimler maalesef bu sistemle yapılmakta ve demokratik bulmamaktayım.

Siyasi partilerin ve liderlerini ciddiye almak yerine onlarla eğlenmeyi daha çok yeğlerim.

Televizyon kanallarında tartışma programları izlemek yerine de ulusal olmayan televizyo kanallarını izlemeyi yeğlerim.