Siz beynini pişirenlerden misiniz?

Çağ iletişim çağı…

Cep telefonları da bunun bir göstergesi.

Çağa en fazla uyum gösteren(!) Türkiye ve benzeri ülkeler…

Nüfus yoğunluğunu baktığımızda, ülkemizde; adam başına 1.5 hat ve yaklaşık 1.4 cep telefonu düşüyor.

71 milyonluk Türkiye’de bu kadar cep telefon ve hattın olması, gelişen teknolojiye ayak uydurmak(!), teknolojinin nimetlerinden yararlanmak mı? Yoksa elinde üç beş cep telefonu ile sokakta gezerek veya cep telefonlarını taşımak için işçi(!) tutarak gösteriş yapmak mı?

İnsanların sağlıkları için geliştirilen her faydalı ilacın, mutlaka bir yan etkisi olduğu gibi, her gelişen teknolojinin de kullananlara belli bir yan etkisi var!

İşte cep telefonları da buna dâhil!

Uzmanların söylemlerine göre cep telefonlarının zararları şöyle sıralanıyor:

Cep telefonu kullanıcıları sürekli elektromanyetik dalgaya maruz kalıyormuş.

Bu da;

Cep telefonlarından yayılan mikrodalga ışınlar tıpkı fırınlarda olduğu gibi beynimizi pişiriyormuş.

Bu yüzden cep telefonları mümkün olabildiğince az ve kısa sürelerde kullanılmalıymış.

Çocuklar ve hamile kadınlar cep telefonu kullanmamalı, kullanmaları gerektiğinde ise mutlaka kulaklık takmalıymışlar. Çünkü telefon açılır açılmaz kulağa götürüldüğünde beyin yüzde 50 daha fazla enerji ile karşılaşıyormuş.

Kulaklık yoksa da telefona açma düğmesine bastıktan birkaç saniye sonra cevap verilmeliymiş. Uyunulan odada, özellikle de yatağın başucunda cep telefonu bulundurulmaması gerekiyormuş.

Evet, bu gün beynini pişirmeyen kaç kişi var acaba?

İnsanın kendi eli ile kendisine zarar vermesi…

Netice teknoloji gelişiyor!..

Bizim beynimiz pişerken, dünya üzerinde faaliyet gösteren üç beş Cep Telefonu firması da milyar Dolarları cebe indiriyor.

Tabi GSM operatörleri de ceplerini dolduruyorlar.

Ancak uzun zamandan beri kullanılan Cep telefonlarının bu yan etkilerine bu güne kadar bir kafa yoran çıkmadı.

Tabi bu arada herkesin olduğu gibi, bizim beyinler de hala pişmeye devam ediyor!