- Kategori
- Deneme
Siz hiç ağaç öptünüz mü?

İnternetten alıntı
İki gündür çok mutluyum... Hafta sonunda İzmir den Balıkesir e gelmek çok iyi oldu . Balıkesir i seviyorum sakinliğini, güvende hissediyorum burada kendimi. Çok rüya görmeyen ben birkaç gün önce kayınpederimi rüyamda gördüm . Kendisini hiç tanımadım rahmetli olmuş yıllar önce. Israrım sonucu zor ikna ettim eşimi ve mezarlığa ziyarete gittik. Duamızı ettik, ziyaretimizi yaptık ve ben her zamanki gibi başucundaki selvi ağacına sarıldım sıkıca. Küçük bir kızken den beri devam eden bir huyum bu benim. Ağaçlara sarılıp gözlerimi sıkıca kapatır ve yok olurum sanki .Hatta o büyülü reçine kokusunu içime çeker ve tırtıklı kabuklarından öperim gövdesini. Harika bir duygudur o. Sanki çok güçlü birine sığınıp kendini güvende hissetmek gibi.. Haliyle böyle davrandıkça arkadaşlarım ve hatta kardeşim bile dalga geçer benimle. İlk gördüğünde eşimde sordu "ne yapıyorsun sen, hiç ağaç öpülür mü ?" dedi. "Gel sende dene" dedim. saçma geldi kendisine. Ama ileride çocuklarım olursa bu duyguyu yaşamaları için elimden geleni yapacağım. Mikrop kaparmış yok efendim böcek ısırırmış, üstü başı batarmış amaaannnn...
Hiç duydunuz mu , İngilizce deki 'tree hugger' kelimesini, aslında çevrecileri aşağılamak için kullanılan bir tabirdir. Ağaç kucaklayan demektir.
Sizler denediniz mi bilmiyorum ama denemediyseniz mutlaka deneyin. Eğer kendinizi ağaca bırakırsanız ve ona tüm benliğinizle sarılırsanız hissedeceğiniz duyguyu tarif edemem. Bu tıpkı kendinden bir parçayla bir bütün olmak gibi bir duygu. Yüreğinin ait olduğu yere dönmek gibi bir duygu.
Ben aynı hisleri çıplak ayakla toprağa bastığımda da hissederim mesela. Ayaklarımın altında hissettiğim o toprağın ılıklığı ve ayaklarıma yaydığı huzur bambaşka birşeydir. Bütün bunları sevdiğim ve çocukluğum hep bunlarla geçtiği için o bol ışıklı çok gürültülü AVM lerden hiç hoşlanmam. Doğayı, beton yığınlarına dönüştürerek toplum sever görünmeye çalışan insanları hep yabancı gibi hissederim. Ve bu yüzden beton yığınları ortasında bir apartman katında balkonunu minik bir bahçeye çevirmiş insanların gidip kapılarını çalasım gelir. Pencerelerine saksı saksı çiçek dizenleri, odasının köşesinde minyatür ağaççıklar olanlara sevgiyle bakarım. O yüzden ileride hep bir bahçeli evim olacağı hayalini kurarım. Enva-i çeşit çiçeklerim ve çeşit çeşit meyve ağaçlarımın olacağı bir bahçem olacak. Ve asla kapısına "dikkat köpek vardır" tabelası asmayacağım. Paylaştıkça çoğalır çünkü...
Bazen değişik sohbetlerde " hepimiz kardeşiz" denir ya. Biz ağaçları kucaklayanlar, sokakta aç kedi ve köpeklere su ve yiyecek verenler, kuruyan ekmekleri balkonun bir köşesine kuşlar için ufalayanlar, evinde de olsa saksılarda çiçek büyütenler, toprağın dokusunu herşeyden üstün tutanlar ve cana kıymayıp birbirini sevenler. Evet bizler kardeşiz. Ama ağaçları kesip, kocaman beton bloklarını dikip tabelaya bulabildiği yıldızı yapıştıran ve cebini doldurup kendi doğasını kaybetmiş bir hayatı yaşamak isteyenlerle ve cana kıyanlarla ise iki farklı insan türüyüz.
Size tavsiyem ağaçlara sarılın bu yüzden. Dikkat edin onlar size daha sıkı sarılacaklar. Ve gözlerinizi sımsıkı kapatın, o sevginin vücudunuzdan toprağa karıştığını hissedeceksiniz.. Toprağa da basın mutlaka o size sevgi olarak geri dönecektir . Üzerine basıldığı için şikayet etmeyen tek şeydir toprak unutmayın.
Ağaçların çoğalarak özgürce kök saldığı, toprağın güneş altında sevgiyle insanoğluyla kucaklaştığı bir dünya diliyorum...