- Kategori
- Güncel
Sizin hiç pijamanızı kestiler mi?

Sizin hiç pijamanızı kestiler mi?
Birkaç gündür internette bir video dolaşıyor. Video Suriye'den... "Suriye" deyince haberin içeriğini hepiniz tahmin ettiniz, değil mi? Evet, yine kötü bir haber... Yine savaş, yine şiddet, yine kan ve yine çocuk var işin içinde... Maalesef!
Suriye'de okuldan eve giden bir kız çocuğu yemek yemeden önce bombaların hedefi oluyor... Tabii bunlar görüntülerde yok! Bomba nereden geldi? Nereye düştü? Kaç kişi etkilendi? Başka yaralı ya da ölü var mı? Belli değil. Görüntülerde bir kız çocuğu sağlık merkezinde, bir doktor yaralarına müdahele etmeye çalışıyor... Çocuğun ağzı gözü kan içinde... Ağlıyor bağıra bağıra. Ama inanın insanı üzen görüntüler değil, çocuğun dilinden dökülenler...
Doktor bir yandan işini yapmaya çalışırken bir yandan da çocukla konuşuyor. Çocuk okuldan eve geldiğini, yemek yiyecekken bomba düştüğünü söylüyor. Bu esnada doktor kızın bacağındaki yaralarla daha iyi ilgilenmek için pijamasını yırtıyor. Kızcağız yalvararak, "Amca pijamamı kesme, o daha yeni!" diyor... Sanki olayın farkında değilmiş, sanki şoktaymış gibi! Oysa olayın farkında! Ama belli ki her gün olmasından korktuğu şey başına geldiği için çok yadırgamıyor. Kim bilir bu günü kaç farklı şekilde kâbuslarında görmüştü? Kim bilir ailesi kaç kere böyle senaryolar anlatarak dikkatli olmasını telkin etmişti? Yani savaşı çok iyi biliyor. Ama pijaması, yeni pijaması? Belli ki insanın savaşta yeni pijaması hep olmuyor! Ve yine belli ki savaşın yenileri de eskittiğinden bahseden olmamış bu kızcağıza!
Derken bacağındaki kanı fark ediyor. Doktor Amcası'na gösteriyor. Doktor sakin olmasını, iyileşeceğini söylüyor. Bunun üzerine şoku atlatmışçasına sakince "Çok korkuyorum, ya yürüyemezsem!" diyor. Bu cümle aynı zamanda çocuğun savaş hakkında az şey bilmediğinin ıspatı! Nitekim daha çocuk olmasına rağmen, onu nelerin beklediğini çok iyi biliyor! Daha o anda zihninde onlarca muhtemel senaryo dönüyor...
Sonra tam da bu toprakların insanına özgü bir şekilde başına gelenleri sorguluyor. "Annem bu gün de bir şey olmadan eve geldiğim için sevinmişti. Çok mutlu olduk diye mi oldu bu?" diyor ağlayarak. Öyle ya bu topraklarda hep savaşlar olagelmiş... Mutluluk bu toprağın insanına fazla sanki (!) Pek alışık değiller, yadırgıyorlar azıcık mutlu olunca (!) "Çok güldük, kesin bir şey olacak!" korkusu bu topraklardaki insanların hepsinde var demek ki! Sahi, Avrupa'da-Amerika'da insanların böyle korkuları var mı? Oralarda da çocuklar canlarından çok "yeni pijamaları"nı düşünüyor mu? Cevabı hepimiz biliyoruz, değil mi?
Kısacık videonun kocaman içeriği bunlarla bitmiyor. Videonun sonuna doğru Doktor Amcası, "Canım yürüyeceksin inşallah yine. Bir şeyin kalmayacak!" diyor. Doktor Amcası'ndan cesaret almışçasına topluyor kendini. Bir anda bacağına bir şey olmayacağından emin oluyor sanki... Ama korkusu bitmiyor, hâlâ ağlamaklı! Hele nefreti? Nefreti hiç bitmiyor, biteceğe hiç benzemiyor!
Savaşa, savaşı yönetenlere karşı içinde öyle bir nefret var ki... Daha önce büyüklerinden kim bilir kaç kere duyduğu, kaç kere bizzat ettiği bir bedduayı dillendiriyor: "Allah seni amacına ulaştırmasın Beşar! İnşallah ölürsün!" diyor... Beddua bu! Ve beddua bu kız çocuğuna hiç yakışmıyor... Tıpkı ayağındaki bomba yarası gibi! Tıpkı yüzündeki kanlar gibi! Tıpkı o kız çozuğunun savaşa yakışmadığı gibi, bütün o başına gelenler de o kız çocuğuna yakışmıyor...