Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Mayıs '14

 
Kategori
Güncel
 

SO(r)MA yüreğim yanıyor SOMA!

SO(r)MA yüreğim yanıyor SOMA!
 

Yastayım yasta, ne haldeyim, sormayın bana?

Gün kara, kapkara,

Maden de kömürler kara,

Maden de çalışanlar kara,

Yüzler kara, yürekler her şeyden kara,

Kara olan ölümler sonucunda, kararan hayatlar…

Ekmekler, yemekler kara…

Her taraf kara, var mı böyle bir facia!

Var mı böyle bir acı, böyle bir dehşet, böyle bir afet!

Feryat ve figanlar arşı alayı sarıyor.

İçerde kömürler yanarken, dışarıda yüreğimiz yanıyor.

Yastayım yasta, ne haldeyim, sormayın bana?

Ne haldeyim, sorma bana SOMA?

Her şeyiyle iç parçalayan bir musibet!

Bir yara ki kökü derinde!

Bir parça ekmek için, birkaç kuruş nafaka için…

300’lere yaklaşan insanımızı kaybediyoruz.

Bizler ekranlardan, gazetelerden gördüklerimize dayanamıyoruz.

Ortaya çıkan görüntülere, yapılan konuşmalara kim dayanabilir ki?

Acaba Soma’dakilerin hali nicedir?

Tahmin etmek, tahayyül etmesi bile zor!

Yastayım yasta, ne haldeyim, sormayın bana?

Ne haldeyim, sorma bana SOMA?

Ülke yasa boğuldu.

Tüm dünya bu büyük acıyla sarsıldı.

Ciğerler parçalanıyor!

Gözyaşı, kahır ve lâl olan diller...

Ancak damdan düşenler, damdan düşenin halinden anlar.

Ateş düştüğü yeri yakar.

Belki ateşin sıcaklığı çevresini etkiler, ama ateş olduğu yerde harlanır.

Kalbi olan, yüreği olan, insan olan kişi, böyle bir faciaya nasıl üzülmez ki?

Onların da beklentileri, arzuladıkları, hayalleri vardı.

Kimi bekâr, kimi nişanlı, kimi evli,  kimi çocuklu…

Yastayım yasta, ne haldeyim, sormayın bana?

Ne haldeyim, sorma bana SOMA?

Belki çocuklarıyla vedalaşırlarken, akşam eve dönmeyeceklerini bilmiyorlardı.

Belki eşleriyle vedalaşırlarken, dul bırakacaklarını bilmiyorlardı.

Belki anne-babasıyla vedalaşırlarken, yetim kalacaklarını, artık yüreklerine ateş düşürüleceğini bilmiyorlardı.

Günyüzü görmeden, kapkara bir dünyada, karalar içinde tabutla evlerine döndüler.

Şimdi ölenlerin yakınlarının o an ki hissiyatlarını kim yaşamak ister, kim bilebilir?

Neden öldüler, neyden, nasıl öldüler?

Zafiyetler, eksiklikler, tedbirsizlikler var mıydı,  etkisi ne kadardı?

Yastayım yasta, ne haldeyim, sormayın bana?

Ne haldeyim, sorma bana SOMA?

Yorgunum, yüreğim yanıyor, ciğerim parçalanıyor…

Boğulacak gibi oluyorum, her bir canın yok oluşunda boğazım düğümleniyor.

Hep bir mucize beklentisindeyim.

Zaman ilerledikçe, umutlar tükeniyor.

Zaman ilerledikçe, yüreğimiz biraz daha daralıyor.

Ağlamanın şiddeti ve oranı farklı olsa da, öyle veya böyle sonuçta hepimiz ağlıyoruz.

Yastayım yasta, ne haldeyim, sormayın bana?

Ne haldeyim, sorma bana SOMA?

Soma faciasında hayatını kaybeden tüm vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılarımıza şifa diliyorum. Devletimize,  milletimize ve  kalanlara  sabırlar diliyorum.

Resim netten alıntıdır

Kerim BAYDAK

kbaydak61-artan@hotmail.com

 
Toplam blog
: 1022
: 214
Kayıt tarihi
: 06.11.12
 
 

Kerim BAYDAK 01.01.1961  ADIYAMAN  doğumlu.. 2003 yılında Anadolu Üniversitesi  İşletme Fakultesi..