Socrates'in kadın felsefesi

Okul yıllarımızda edebiyat, sanat tarihi, matematik ve elişi derslerinin yanında bir de " Felsefe" dersleri alırdık. Çalışır ezber ederdik takdir- teşekkür almak adına. Şimdi kümelerden, şemalardan, sarı-siyah uhu ile yapıştırılmış elişi kağıtlarından başka ne kaldı bize?

Nedir felsefe, ya da ne işe yarar felsefe? Hayatına bir katkı mı yoksa zarar mı felsefe? Biliyor musunuz Thales' den Aristo' ya, Sokrates' den Platon' a. Albert Camus vicdanından varoluş felsefesine kadar.

Sokrates! Milattan 400 yıl önce yaşayan bu filozof. Ölümüne, koşarcasına gitti. Bizler, yazalım diye. Gençleri yoldan çıkardığı ve iktidarın fikirlerine aykırı olduğu için ölüme mahkum edildi. Hatta idama mahkum edilince, kendisiyle sürekli kavga eden karısının " Haksız yere ölüyorsun." sözüne karşılık, " Ne yani! Haklı olarak mı öldürülmemi isterdin" diyecek kadar lafını esirgemeyen birisidir.

Felsefe yapılır da kadın üzerine yapılmaz mı? İşte bu durumda konuyu ilk ele alanlardandır Socrates. Çirkin, saçı dökülmüş, domates burunludur. Ama o hiç hayıflanmaz durumundan. " Dünyayı değiştireceksen önce kendinden başla" der. Huysuz bir karısı vardır. Bir şekilde bahane bulup, Socrates' in başından aşağıya bulaşık suyu dökmeyi alışkanlık haline getirmiştir. (Günümüzdeki kadınların bunu yapma şansı yok, bulaşık makinesi var artık. Başka çözümler üretmeleri lazım.) Bitmek bilmeyen kavgalar, gürültüler. Socrates de bu yüzden hep dışarıya kaçar, sohbetler eder, öğrencilere dersler verir. Bir gün öğrencileri ile birlikte hem yürümekte hemde " Evlilik" üzerine dersler vermektedir. Yürürler epeyce. Öğrencilerinden biri " Mutlu bir evlilik nasıl olur? " diye soru sorar. Başlar anlatmaya Socrates. " Şöyle olur, böyle olur, felsefe, mana vs. Bir süre sonra kendi evinin önüne gelir farkında olmadan. Dalgındır biraz. Tam evin önünden geçerken başından aşağıya bulaşık suyu döker karısı. Socrates döner öğrencisine ve der ki.

" Evlilik kutsaldır, iyidir. Evlenmek lazım. Eğer karın iyi ise mutlu olursun. Kötüyse, filozof olursun."