Sokağa açılan pencere ...

Ülkemizde, hızla,''  yapay bir zengin ekip'' oluşturuluyor.

Özellikle türbanlı ve manken görünümlü bayanların lüks jeeplerle, her yerde ve çok sıklıkla görülmeleri, ''Nereden geliyor bu değirmenin suyu?'' sorusunu akıllara  getiriyor.

İş dünyamızda, ülkemizi 'iş kadını olarak başarıyla temsil eden' kaç adet türbanlı kadın var ?..

Göreniniz, bileniniz var mı ?..

Karşı değilim...

Keşke olsa !..

Naylon zenginlerin türediği yerlerde adâlet olmaz... Rezalet olur !..

Biri yer, biri bakar...

Kıyamet de ondan kopar...

Kopuyor zaten !..

....

İzmir'li kadınların, mitinglerde çıkardığı ' yüksek volüm ' boşuna değil !..

Daha önce- devrimci-demokrat-Kemalist nutuklarıyla- Dev-Sol'cu gençleri sokaklarda yürüten  Ertuğrul Bey'in, koltuk aşkıyla ' tam tornistan ' yapıp, Kemalist olmayan bir partinin bakan üyesi olarak, ' İzmir'de çifte standart yaftasıyla ' dolaşması uyanık kesimlerce hazmedilemiyor tabi ki !..

İzmir Halkı da susarsa, ülkenin tüm ampulleri sönmüş demektir...

Ondan sonra, tepkili, duyarlı insanları mumla arasanız, bulamazsınız...

' Demokrasi ve Adalet kavramları' sadece tabelalarda kalırsa, o ülkenin en çok konuştuğu şey: 

''Kan muhabbeti '' olacaktır .''

....

Ülkeye bir faydası olmayan, sonradan türemiş kısmetli (!) zenginlerden bahsetmiştik !..

...

...

En akıllı(?) insanlarımız bile, devlet-siyaset-güvenlik gibi konularla ilgilenmeyip  -köşe dönme- sevdasındadır...

Dış borç almış başını giderken, yeni zamlar sıradayken, iktidara yakın temas halimnde olan,  ' Zengin mısır patlaklarının ', daha önce kapısında, bir tavuğu bile olmadığını biliyoruz..

Demokrasi, desen 'Hak getire ''...  Hapishaneler düşünen insanlarla, ''Ağzına kadar  çakılı '' durumda..

STK'lar, adeta YOK !..Hepsi süs biberi gibi... Sadece tabelaları görüntüde !..

Üniversiteler YOK !.. Yüzlerce üniversite adında betonarme binalar, sadece harç paralarıyla ve yaptıkları şişirme kayıtlarla anılıyor... Hiç olmadık yerlerde, daracık sokak aralarında, ''Üniversite '' adı altında ucube, eski ve hantal binalar görüyoruz... Çoğunuın oto parkı bile yok... Olanlar da' Para kesen kantine ' dönüşmüş !..

Üniversite, bir ülkenin bilim damarlarıdır...Tıkanmadan çalışmaları gerek... Gerçek bir üniversite, o ülkede, karanlıklara ışık saçan devasa projektörlerdir.

Bizim gençlik yıllarımızda, sadece  4 üniversite vardı... Hepsi de öğrencisiyle, hocasıyla devlete ayar çekerlerdi !.. Dünya bilim literatüründe adımız geçerdi.

Şimdi, çoğu tabeladan ibaret !.. Çoğu ticarethane olmuş !..

Aksini söyleyen varsa, lütfen bana ülke sorunları karşısında tepki gösterip öneri sunan bir ÜNİVERSİTE SENATOSU göstersin bakalım ...

Var mı ?.. YOK !..

Uluslararası bilim arenasında icatlarıyla ödül alan bilim adamlarımız nerede ?..

Sadece, tıp alanında hizmet veren önemli hocalarımız var... Onların sayısı da malum...

ODTÜ, İTÜ gibi önemli üniversitelerin Uçak- Uzay-Havacılık  Mühendisliği gibi bölümlerinden mezun olna genç mühendislerimizin masa başında evrak takipçiliği yaptığını bilen var mı ?..

Hani bizim yerli uçaklarımız ?..

Cephane patlaması örneğiyle,hepimize  teselli buldurulmaya çalışan Hindistan ve Pakistan, her alanda dünya çapında bilim adamları yetiştiryor..

Atamayla başa gelen rektör ne yapar ?..

Siyasi atamalarla iş başı yapan valiler gibi en acı günde,bir işe yaramak için  lokum dağıtabilir mi ?..

Sürekli 'kafa sallayan ' abîdlerden kurulu üniversitenin 'Üniversal olma ' şansı yoktur !..

Ülke sorunlarına Fransız kalan ve ast-üst-emir-komuta zincirine bağlı olan naylon öğretim üyelerinden ne beklersiniz ?.. 

Koca bir HİÇ !..

HİÇ'ler ülkesi, Kaf dağının arkasında olmalı...

Bizde değil !..