Sol, Olmazsa Olmaz!

Kanımca, SOL olmayınca siyasetin de pek anlamı kalmıyor.

Belki artık ideolojilerin de pek anlamı kalmayacak.

Yine de bir sol partinin, ama güçlü bir sol partinin, siyaset kurumu içinde var olması, tabandan tavana güçlü bir biçimde iktidara ortak olması, arzu edilen bir husustur.

Bugün ülkemizde 18 yıldır tek parti iktidarı var. Bu bağlamda siyasal İslam veya muhafazakârların temsili de en güçlü dönemlerini yaşamakta. Adalet ve Kalkınma Partisi, çevreden gelerek merkeze yerleşmiş ve merkez sağdaki konumunu tahkim etmiştir.

Şöyle geçmişe baktığımızda, koalisyon hükümetlerinin ülkeyi idare ettikleri dönemlerde, işsizlikten tutunda ekonomik büyümeye ve kalkınmaya kadar istenilen düzeye gelinememişti. Ömrümüz kurulan ve dağıtılan koalisyon hükümetlerinin “popülist” politikalarının kurbanı olmakla yitip geçti. Ne Avrupa Birliği hedeflerinde eli kolu düzgün bir ilerleme kaydedilebildi ne de enflasyon gibi işsizlik gibi ihracat ithalat gibi makroekonomik dengelerde istenilen hedeflere erişilebildi!

***

Tabii ki geçmiş dönemlerde SOL adamakıllı hiçbir zaman tek başına iktidara gelemedi. Sol seçmen davranışları bakımından sol partiler olması gereken kadar “istikrarlı bir seçmen kitlesine” sahip idi fakat, iktidara gelebilecek çoğunluğu sağlayacak “ötekilerin” teveccühüne bir türlü mazhar olamıyorlardı.

İşte 3 Kasım 2002 tarihinden sonra da sol partiler, burada üzerini çizerek belirtmek gerekir, CHP, hiçbir zaman sağ seçmenden arzu ettiği teveccühü göremedi. Zaten bu dönemde siyaset daha çok “kutuplaşma” ve “ötekileştirme” üzerinden sürdürüldüğünden, bu meyanda hep kazançlı çıkan AK Parti olagelmiştir. Dediğim gibi siyaset kurumunun içinde artık esaslı politika üretebilecek sol bir partiye ihtiyaç var. Gerçi ilerleyen dönemlerde ne kadar ideolojilerin değeri kalacak o da tartışmalı bir husus olmakla birlikte, siyaset kurumunun bugünlerde yaşadığı kısır döngü biraz da sol ideolojinin, içine hapsolduğu fikir kalıplarını kırıp, dünyaya eklemlenme sorunu yaşamasındandır.