Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Ağustos '09

 
Kategori
Basın Yayın / Medya
 

Solcu mu, liberal mi, emekçi mi, patron mu?

Solcu mu, liberal mi, emekçi mi, patron mu?
 

Hak arayan basın emekçileri...


Bir gazetenin Ankara bürosu çalışanları ücretlerini alamadıkları ve yönetimle de anlaşamadıkları için gazetenin Genel Yayın Yönetmeni’ne bir mektup göndermişler ve anladığım kadarıyla ücretleriyle birlikte kıdem tazminatlarının verilmesini, dolayısıyla gazeteden ayrılmak istediklerini bildirmişler.

Bir insan çalıştığının ve emeğinin karşılığını alamıyorsa ve üstelik işsizliğin tavan yaptığı koşullarda o işyerinden ayrılıp işsiz kalmayı göze alıyorsa, o insanı kınamak, dahası hakkını aradığı için o insanı aşağılamak ideolojik bir tavır mıdır yoksa etik bir tavır mı? Emeğe saygı duymak için illâki emekçi ya da solcu mu olmak gerek? Emeğe ve insanın hak arama hakkına saygı duymak için evrensel etik değerlere sahip olmak, benimsediği ideolojiden önce gelmez mi? Hele solda görünen birinin hakkını arayan emekçileri salt bu yüzden aşağılaması gerçek kimliğinin göstergesi değil midir?

O Genel Yayın Yönetmeni’nin ücret ve kıdem tazminatlarını isteyen Ankara bürosu çalışanlarına yazdığı mektubun bir kısmını Işık Kansu Cumhuriyet’te bugünkü köşesinde yayımlamış. Mektup şöyle:

<ı>“Gördüğüm kadarıyla iş kanunlarını gazetecilikten daha iyi biliyorsunuz.

<ı>Artık haber yazmayacağınızı bildirmişsiniz, ama istifa etmemişsiniz. Çok haysiyetli bir davranış gibi gördüğümü söyleyemem ama elbette herkesin ölçüleri farklıdır.

<ı>Sanırım parası olmayan bir gazeteden biraz tazminat almak için yapıyorsunuz bunu.

<ı>Umarım her yandan aşağılıkça ve kalleşçe kuşatılmış; beş parasız bırakılmış bir gazeteden tazminat koparmak için verdiğiniz bu ‘şanlı mücadeleyi’ çocuklarınıza övünerek anlatabilirsiniz.

<ı>

<ı>Biraz para bulur bulmaz o çok istediğiniz ‘çıkış’ kâğıtlarınızı gönderip özlemle beklediğinizi anladığım tazminatlarınızın ödenmesi için elimden geleni yapacağım.

<ı>Şimdi evinize gidin.

<ı>

<ı>Burada binbir meşakkatle boğuşan meslektaşlarınızla aynı yerde bulunmanız, çalışan arkadaşlarınıza karşı haksızlık olacak çünkü.”

<ı>

Görüldüğü gibi Genel Yayın Yönetmeni hak edip de alamadıkları ücretlerini isteyen basın emekçilerine çok kızmış, kıdem tazminatlarından vazgeçip de istifa etmediklerine ayrıca kızmış ve bu davranışı onursuzluk olarak nitelemiş. Hakkını aramayı onursuzluk olarak nitelemek! Yaşamlarını sürdürmek için o ücrete ihtiyacı olan insanların analarının ak sütü gibi hak ettikleri kıdem tazminatı istemlerini de sanki haraç istiyorlarmış gibi damgalıyor Bay Genel Yayın Yönetmeni... Sizce bu yönetmen beyin ideolojik tercihi nedir ve kimdir bu bay yönetmen?

Gazete Taraf Gazetesi ve bu zehir zemberek mektubu yazan da gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Altan! 14 Ağustos 2009 günlü ve “Bilinçaltı” başlıklı köşe yazısına “<ı>Konuşurken aslında konuştuğumuzdan fazlasını söyleriz. Seçtiğimiz kelimeler, bizim farkına bile varmadığımız gizli inançlarımızı ortaya koyar” diyerek başlayan Ahmet Altan! Ne kadar doğru söylemiş... Ahmet Altan’ın o mektubunu şimdi bir kez daha ve Altan’ın önermesi doğrultusunda okuyun bakalım Altan bilinçaltındaki hangi gizli inançları yansıtmış farkında olmadan o mektupta. İnsan hak ve özgürlüklerini sözde savunup ve bu konuda şampiyonluğu hiç kimseye bırakmayıp, hakkını arayan basın emekçilerini aşağılayan Ahmet Altan’a bir alkış lütfen!

 
Toplam blog
: 195
: 688
Kayıt tarihi
: 04.10.07
 
 

Dünyanın internet sayesinde küçüldüğü günümüzde büyüyen sorunlara ilişkin duygu ve düşüncelerimi pay..