Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Temmuz '10

 
Kategori
Deneme
 

Son ve sonsuz

Son ve sonsuz
 

Gece ve siz çağırmadan geliyorsunuz ve tutuşuyor iliklerim. Telaşlı bir mum oluyorum huzurunuzda yanan, kendimi eritiyorum kendimde. Yapı taşlarımdan sökülüyor bir bir ve döküyorum lime lime içimin kırpıntısını.

Sizli bir dolunay geçiyor üzerimden, eziliyorum. Ağır geliyor trenlerden bile. Oysa, demirin ray haliydim nice yükler taşımıştım sizi tanımadan önce. şimdi, yüreğime eğilip bükülen bir gelin teli oluyorum.

İçimden yeni bir “Gel “diyesim geçiyor.. sesim küskün duruyor küçülüyor bir yerlerde.

Bahçemin hıçkırıklarını susturan mavi rüzgârdınız ya eskiden. .Mavi rüzgarlar özlüyorum. .

Uzağınızda, gel - git’leri sustururken, yeniden yeni bir ahh üretiyorum, .neye vurduğunu , kime gittiğini bilmeden.

Uzun cümlelerden ah ve of lu kısacık nidalara düşüyorum. Bu yüzden içimin şiirleri kırık ve yaralı…kalkıp şairce koşmak gelmiyor içinden.

Gece ve siz, mevsimlerce geçiyorsunuz.. Yazık ediyor üç kez düşürdüğü cemrelerine bahar. O, ölmüşlüğümü bilmiyor lakin siz biliyorsunuz. Bu yüzden yazıkların açtırmadığı çiçeklerimi sanıyorum siz alnından öpüyorsunuz.

Aklımın uzağına, kalbime yakın duran ruhumsunuz.. Sızlatan burnumun direğini içimin barut kokusu. İlk nefesce kanıma ne de kolay sinmiştiniz.. Candan çıkmak nedir bilmez oldunuz. Son nefes siz misiniz?.

Ah siz, Yeryüzüm oluyorsunuz. Biraz çakıl taşı, biraz deniz. Bazen inceden bir dere Söğüt dibinden geçiyorsunuz. Sizde açıyor çiğdem kardelen sere serpe. En çokta yağmursunuz.

Siz , masal mı mazi misiniz.? Yalandan mı geliyor gerçeğe mi gidiyordunuz.. Görmediniz hiç yeşil atlarımı . ki :atlarım, renginize açardı kanatları

Akşama bir intizar düşüyor karanlığa geliyor yıldızlarınız.. Almak için aklımı yeniden, her birinden ayrı ayrı gülümsüyorsunuz.. Anlıyorum ki kalbimi gördüğünüzden beri siz aklımı sevmiyorsunuz.

Güneşle, Kırmızı kanayan bir bahçeye duruyorsunuz. benim yanağıma mor sürüyor bir menekşe. İçim bir bahçevan oluyor buduyor kırmızıları, dikenler batıyor en derinime. kanayan ben oluyorum, siz, yine dalına yersiz düşen kırmızı bir gül ve güneş .

Ne çok bende oluyorsunuz.

Sessizlikte, bir türkü, bir şarkı olmak yetmiyor size.. bir tabur keman, bir tümen klarnet, bir ordu bağlama geliyor sesinizden. , lakin, - geldim- diyen bir siz yoksunuz.

Limon ağaçlarına darağacını şafakla siz kuruyorsunuz. Ben yorgun düşen beklemeleri getiriyorum ayaklarımla sicim tutan ellerinize. Görmemek için yeni bir mevsimsizliği. Geldim diyorum.işte! her şafakla yeniden asın beni, gömün diye ellerinizle ve limon ağacına limoni bir sarı oluyorum.

Bir bakıyorum Mezar taşım sizden gelme, tarihleri üstüne koymuşsunuz. Yakın bir denizden bir avuç su serpiyorsunuz rahatlatan içimi. Ben ölümü sever olmuştum kuşkusuz, sizi ayrılık bildim bileli.

Nevin Kurular

 
Toplam blog
: 47
: 832
Kayıt tarihi
: 27.02.08
 
 

Şiirlerim 1979 yılından bu yana yayınlanmakta. 50 ye yakın antolojide, 4 özel sayıda, edebiyat de..