- Kategori
- Güncel
Soru mu; sorun mu; yaşamak?
Akşam oldu yine. Yarasalar sardı etrafımı; karanlıklar ülkesinde dolaşıyorum. Kalbim; ruhum kararmış; karalar bağlamış. Ulaşılması güç odaklarda ki; karanlığın en dip köşesinde oturmuşum; sıkışmışım bir yar, bir yardımcı istiyorum.
Hep bekliyordum da gelmedimiydi yoksa; geldide ben mi görmedim/ görmezlikten geldim veyahut gözlerimi kapattım; yoksa gözlerim körmüydü de ben mi göremedim? Bütün bunlar hep bir takıntı mıydı? Bencilik/benlik takıntısı mı?
Algılama yeteneğim mi kaybolmuş veya algılamayı mı unutmuşum?
Toplumdan hep uzakta, sadece seyrederek mi yaşamışım/yaşamaya mı çabalamışım? Yoksa hepimiz sadece bir ben miyiz toplumda? Sadece benle yaşayan ben;
Beni var eden bencilliğimiz mi/benimiz mi?
Hep benle var olan bensek ben ne? Neyi temsil ediyor ben? Yoksa iyi işlerde ben; kötülükte yaşayan/yaşattığımız veyahut çamur attığımız sen mi?
Suçlu veya gühah keçisi kim; ben mi yoksa kötülerin sen' imi?
...
Herkes suçludur bence. Kendi koyduğumuz kanunları kendimiz bozarız. Ondan sonrası malüm; kendi kendimizi cezalandırırız.
Kendi doğrularımız olur; onu oluşturur; onu yasa yaparız ve herkesi buna uymaya mecbur ederiz. Sonra da deriz ki padişahlık sona erdi.
Ama padişah gibi kanun koyarız. Sen güçsüzsün, uymaya mecbursun deriz, tabii yapmayanları cezalıdır.
...
İşte bende kendi doğrularımı sunuyorum; yalnızlığıma çare olsun diye. Baktım ki; herkes kendinin yardımcısı hep; onların kanunu kendilerine işler. Beni de uymak zorunda bırakırlar. Ne demek gerek:
''Elbette peki mi?''
Daha küçüklükten bu yana ebeveynlerimiz bize; onlara göre yanlış olan konularda ceza; doğru olduğunda ödül verir. Bu her ebeveynin başvurduğu nokta. Bize; iyiyi, güzeli, doğruyu öğretirler ama kendilerince olur. Bu özellikler bizi korumak içindir onlarca.
İyi de nedir; iyi, güzel, doğru?
Sana göre iyi; bana göre kötüdür. Bu olaylar yığını yani bir bakış açısı deği lmidir?
Hayat bir bakış açısıysa; kimse, kimsenin davranışlarına karışmamalı; senin doğru kabul ettiğini benimde onamamı her zaman bekleyemezsin.
Mesela;
Hep bir olgu vardır toplumumuzda;
1. ''namaz kılarsan yobazsın kılmazsan gavur.''
2. ''kamusal alan sivil alan.''(bir zamanların modasıydı. Artık demode oldu ama içimde kalmasın)
3. ''başörtüsü olacak/olmayacak.''
Hepsi hakkında görüşlerimi söyle bir sıralayayım;
Birincisi;
Namaz kılmak veya ibadet etmek, seninle inandığın yaratıcı arasında olan bir anlayış yada yaşayış biçimidir. Aslında bunun koruyucusu da laikliktir. Ama biz laikliği elimizde oynata oynata biçimini değiştirmişiz. Temelde laiklik şudur; devletin dininin olmadığını, toplumda yaşayan herkesin istediği dine inanabileceğini, bunuda destekleyen en iyi sistemin laik sistem olacağını belirtilmiştir.
Laik sistem bir toplumu oluşturan bütün dinlerin koruyucusudur. Savunulması şarttır; korunmasıda.
İkinicisi ise;
Türkiye toprağında her alan sivil alandır. her karış toprak kanla sulanmıştır. O yüzdendir ki; bunu sağlayan o alanı oluşturan sivillerdir.
Bilindiği gibi devlet; bir amaç için bir araya toplanmış kişi/kişiler(en alt katmandan alırsak) yığınıyla oluşur.
Her alan milletin alanıdır; yani sivildir...
Üçüncüsü;
Başörtüsü kadını kendi tercihidir. Nasıl başı açık gezene saygı duyuyorsak; kapalıya da duymamız gerek.
Kimse kimseden üstün değildir. Herkes birbirlerinin tercihlerine saygı duymak zorundadır.
Birde hiç anlamadığım bir olay var;
Başörtüsü kadınların sorunu değil mi?
Öyleyse neden erkekler bu işe bulaşıyor. Neden erkekler bu konuyu tartışıyor? Bunu kadınlarımıza bıraksak olmaz mı?
Eşitlikten söz ediyorsak; kadınların kıyafetlerine kadınlar karar vermeli, erkekler değil.
Benim görüşüm referandum yapılması bu konuda(ki sadece kadınlar oy verebilsin erkeklere oy hakkı tanınmamalı) bakalım istiyorlar mı, istemiyorlar mı?
Bırakalım onlar karar versin.
Kadınlarımız güçsüz, aciz, cahil yoksa becereksiz mi de erkekler bu olaya burnunu sokuyor?
Kadınlarla ilgili kararı kadınlar vermeli dediğim gibi. Biz erkeklerin; kadınların kıyafetine karışmaması gerek; eğer olgunsak, aydınsak bu konuyu onlara bırakalım çünkü;
Başörtüsünü biz takacak veya çıkaracak değiliz( takmayı veya çıkarmayı düşünen erkek varsa onu da bilemem; onlara sadece saygı duyarım)!!!
Evvela dönüp kendimize bakmalıyız. Etrafımızda kendimizi tartmalıyız; bakalım kaç kiloyuz; ruh, beden, akılca?