Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Şubat '15

 
Kategori
Deneme
 

Sorunlu insanlar denizinde (Kodlarımız tatlarımız)

Sorunlu insanlar denizinde (Kodlarımız tatlarımız)
 

Her bireyin kendine özgü bir tadı ile her insanın başka insanlar kaynaklı sorunları ve sevinçleri vardır.


Her bireyin kendine özgü bir tadı var. 
 
Genlerimiz ve geçmiş yaşantılarımız bu tadın ortaya çıkmasında rolü olan başlıca etkenlerdir.
 
Tabii, kişisel seçimlerimiz, alışkanlıklarımız, inançlarımız varsa ilke ve kurallarımız da o tadı destekler.
 
Kimimiz en kaliteli su gibi arı ve berrak iken, kimimiz içimizdeki türlü türlü karışımlar nedeniyle iyisiyle kötüsüyle farklı renklerde, tat ve kokularda ve farklı kıvamlardayız. 
 
Her birimiz yaşamın içinde bağımsız olarak salınıp dururken bazen ve bazı nedenlerden ötürü bir araya gelmek durumunda kalırız.
 
Öğretenliyle, öğreneniyle bir sınıfın, rütbelisiyle, rütbesiziyle bir birliğin, patronu, yöneticisi, çalışanıyla bir kurum ya da kuruluşun parçası oluruz. 
 
Bir düğünde ya da taziyede, belli bir araçla yolculukta birlikte oluruz. 
 
Hastanede, hapishanede ya da bir tur gezisinde birlikte oluruz.
 
Aklı başında olanlarımız parçası olduğumuz topluluğun diğer kişilerinin de hakları olduğunu düşünerek hareket eder. Sivrilik yapmaz. İnsanları rahatsız etmez. 
 
Eksik olanlarımızla kimi sorunlu olanlarımız için böyle bir engel yoktur. Beklenmedik bir anda, beklenmedik ve rahatsız edici çıkışlar yaparlar. 
 
Bu çıkışlar türlü türlü olur. Bağıra çağıra ya da küfürlü konuşurlar. Oturdukları iki kişilik koltuğun yarısından çoğunu yamuk oturarak işgal ederler. Diğer insanların varlığını görmezden gelip bir yakınlarını cep telefonları ile arar, hava cıva konulardan söz açarak herkesi kendilerini dinlemek zorunda bırakırlar. 
 
Kalabalığın içinde eşlerini, çocuklarını azarlarlar, hakaret ederler. 
 
Fırsat bulduklarında Özgecan örneğinde olduğu gibi kadınları, çocukları istismar eder, yetmez, foyaları ortaya çıkmasın diye bir de cinayet işlerler. Ya da cinayet işleyeni adalete teslim etmek yerine gider ona suç ortağı olurlar.
 
Bütün bunların dışında aklınıza gelebilecek her türlü yanlışı yapar dururlar. 
 
Kimisinin etnik, dini, mezhepsel takıntıları vardır ve dünyaya bakarken taktıkları at gözlükleri gerçekleri anlamalarını engeller. Her durumda kendi eğilimlerine uygun olanlara kendilerince bonus verir, öteki insanları farklı ve daha aşağı seviyede varlıklar olarak görür, davranışlarını ona göre yönlendirirler. 
 
Bu sorunlu insanlar bir yerlerde bir topluluğun yetkilisi, etkilisi, komutanı, öğretmeni, atölye şefi olduklarında etki alanlarına göre daha çok sıkıntı kaynağı olurlar. 
 
Bir ülkenin diktatörü olduklarında da verdikleri sıkıntı kolaylıkla milyonlarca insanı etkiler hale gelir. 
 
Biz sıradan insanlar yaşadığımız ortamlara, yerleşim yerlerine göre her gün bunlarla yüzleşir dururuz. 
 
O çeşitli düzeylerde sorumlu olan kimi insanlar, toplumsal yaşamı düzenleyen yasaların sıkı işlediği yerlerde yüz yüze gelebilecekleri bedelleri dikkate alarak pek çok durumda istemeden de olsa çomaklarını, levyelerini, palalarını saklıyor olsalar da; yasaların iyi işlemediği, kuralların çok işe yaramadığı bölgeler ile kendilerini kimsenin göremeyeceğini düşündükleri gecenin bir yarısı gibi karanlık kör zaman dilimlerinde ve tenha olduğunu düşündükleri yerlerde birer zombi gibi harekete geçer, birilerine ya da bir şeylere zarar vermeyi sürdürürler. 
 
Aslında sorunlu insan derken çemberi biraz daha geniş tutabiliriz. 
 
Ehliyetsiz ya da alkollü direksiyon başına geçip masum insanların canına zarar verenler de, küçük çıkar hesapları ile çalıştırdıkları insanlara yapılan işin ciddi risklerini söylemeyenler de, küçük yaşlardaki insanları çalışmamaları gereken yerlerde çalıştıranlar ve bulunmamaları gereken yerlerde tutanlar da bu çerçevenin içine girerler. 
 
Uyuşturucu tacirleri ve torbacıları, her anlamda kışkırtıcılar, saklı niyetlerini gizleyerek insan topluluklarını birbirleri ile çatıştıranlar, her yerde ve çeşitli şekillerde ortaya çıkan arabozucular da bu grubun birer parçası durumundadırlar. 
 
En küçüğünden dünya savaşına varıncaya kadar en büyüğüne kadar fitne ve savaş çıkartan ve milyonlarca insanın ölümüne neden olan politikacılar da amaçları ve bahaneleri ne olursa olsun dünyanın her yerinde dikili heykellerine rağmen bu grubun en çirkin kesimlerinden birini oluşturur dururlar. 
 
Uluslararası güçlerin maşası durumunda diktatör koltuklarında oturup kendi halklarına eziyet edenler için kim saf ve iyi insanlar diyebilir ki!
 
Evet, uluslararası kötü niyetli güçler de o sorunlu grubun en dikkati çeken kesimlerinden biridirler. 
 
İletişim araçlarının gelişmesi ile kocaman bir köy haline gelen yer küredeki güç dengelerini servetleri, çarpık ideoloji ve çıkarcı beklentileri ile zorlayıp duran güç odakları herhangi bir köydeki kötü kaynanadan çok daha fazla insana ve çok daha büyük zararlar verir dururlar. 
 
Şu an dünyada var olan ve güçlü olan bir kabile, inanç gurubu, din mensubu insanlar düşünün ki evreni var edenin yaratırken kendi soylarını ayrıcalıklı kıldığını; her durumda diğer insanların kendilerine uşaklık etmek ya da öldürülüp gübre olarak toprağa atılmak için yaratıldığına yürekten inansınlar. Böyle çarpık bir inanç ve anlayışla onların diğer insanlara karşı, her zaman ve her zeminde yanlış yapmamaları nasıl mümkün olabilir!
 
Sonuç olarak konumumuz ve sıfatımız ne olursa olsun biz her yaştan, her cinsiyetten, her ülkeden ve renkten insanlar toplumsal yaşamla olan etkileşimimiz oranında her gün sorunlu insanlarla, insan toplulukları ile karşılaşırız. 
 
Her birimiz bu anlamda kendi çapımızda risk altındayız. 
 
Ya bu riskleri önceden görür, gerekli önlemleri alır ya da karşılaşmamız halinde nasıl davranacağımızı bilir, savuştururuz.
 
Ya da iyi göremediğimiz kimi durumların baskısıyla istenmeyen sonuçlarla yüzleşmek durumunda kalırız. 
 
Pek çok insan insanın yaşamında gündeme gelen o “keşke şöyle demeseydim / yapmasaydım da şu sonuçla karşılaşmasaydım” tarzı iç hesaplaşmalar çoğu kez o sorunlu kimselerin neden oldukları travmalardan sonra başlar. 
 
Onların tamamından kaçıp kurtulamayız. 
 
Yapmamız gereken onlarla birlikte yaşamayı öğrenmek, elimizden geldiğince onların kötülüklerinin bizlere bulaşmaması için önlemler almak, sıkıntılı ortamlardan ve pozisyonlardan olabildiğince uzak durmaktır. 
 
Elimizden geliyorsa bir şeyleri düzeltmek, düzelmesine yardımcı olmaktır.
 
Elbette dünyadaki kötülükler karşı durmak, onları görünür kılmak ve lanetlemek adına bir araya gelip direnmek de insanın dünyada yaptığı en onurlu işlerdendir.
 
Dünyada kötüler ve kötülükler olduğu gibi iyiler ve iyilikler de vardır. 
 
Kirliler ve kirletenler olduğu gibi temizler ve temizleyenler de vardır.
 
Önemli olan karartanların değil, aydınlatanların; kirletenlerin değil, temizleyenlerin yanında durabilmektir. Güçsüz de olsa haklıyı, doğruyu destekleyebilmektir.
 
Eğer karşıdaki insan için bir değerlendirme gerekiyorsa, her durumda ayağını diğer bütün engellerden kurtarıp insanlık zeminine basabilmektir.
 
 
17.02.2015 03:57
 
 
Toplam blog
: 284
: 245
Kayıt tarihi
: 21.06.14
 
 

Yaşadığımız evrenin oldukça zengin bir yer olduğunun farkındayım.  Bu zenginliğin çok az bir kısm..