- Kategori
- Sivil Toplum
STK'larda arge
Globalleşen dünyada kamu ve özel sektörden sonra 3. sektör olarak adlandırılan sivil toplum kuruluşlarının, yenileşmenin her alanında aktif olması gerekir.
Türkiye’deki geçmişi yeni olan ve gelişimi 1980’lerden sonra başlayan STK’lara ilişkin istatistiklere incelendiğinde gelişmiş ülkelere kıyasla önemli farklar görülüyor. AB, ABD gibi ülkelerde her 40 kişiye ortalama 1 STK düşerken: Dernekler Dairesi Başkanlığı’na göre 2010 yılında Türkiye için bu sayı yaklaşık 879 kişiye 1 STK olarak gerçekleşti.
Genelde STK çalışmaları toplum tarafından projecilik ve yardımseverlik olarak görülüyor. Ayrıca pek çok STK, mali yapısının zayıf olduğu ve özkaynak yaratmada yetersiz kaldığı için çalışmalarını projeler çerçevesinde yürütebiliyor ve devletten sadece proje bazlı maddi destek sağlayabiliyor. STK ve devlet arasındaki diyaloğun zayıf olması da öne çıkan bir diğer problem olarak gündemdeki yerini koruyor.
Toplum tarafından kabul gören bu düşünceye göre STK’lar, siyasetle işbirliği yapan, her bir siyasi kesime eşit mesafede duran, projeleri ile gelişime katkı sağlayan, ilkeli ve kuruluş amaçlarına uygun olarak hareket eden, makro yerine temsil ettiği kesime yönelik mikro çalışmalar yürüten ve karşılıksız gönüllülük esasına dayanan kuruluş olmak durumundadır.
Kaynak:Müstakil İş Adamları ve Sanayiciler Derneğinin Araştırma Raporu
Derneklerimizin 1995 yılından bu güne kadar aldığı mesafeye baktığımızda: çok yol kat ettiğimizi gösterse de performansımız arzu edilen seviyenin oldukça altındadır. Unutmayalım! Biz bizle dernek içinde aynı çatı altında yarışmıyoruz. Biz örnek alacağımız başka kültür dernekleriyle ve dünya ile yarışıyor olmalıyız.
“İyi bir fikre sahip olmanın en iyi yolu, çok sayıda fikre sahip olmaktan geçmektedir.” (Linus Pauling)
Derneklerimizin güzelliği de buradadır zaten. Benim olsun derneğimiz küçük olsun- üye sayımız az olsun mantığı gerilerde kaldı. Üye sayımızın çokluğu derneğimizin geleceğini belirler. Kalabalık her kesimden gelen üyelerimiz sayesinde fikirlerimiz çoğalır. Yapılacak tüm etkinlik faaliyet ve projelerde konuşarak-fikirlerimizi paylaşarak en iyi fikri bulabiliriz.
Projeler uygulanırken ; amaçları ve sonuçları belirlenmiş olmalı. Kurumlar arası işbirliği yapılmalı ve gönüllü katılımcılardan destek alınmalı. Projeler dışında ise finanse edilmiş aktivitelerin planlanması yapılmalı. Dernekçilikte maalesef finans önemlidir.Çünkü derneklerin ortak sorunu paradır.Sadece üye aidatları ve bağışlarla yola çıkılır.
Bu nedenle de paydaşlarımızdan ve yerel yönetimlerden destek bekleriz.
Dernek etkinliklerinin ortak fikirlerden yola çıkılarak organize edilmesi, yönetilmesi ve kontrol edilmesi gerekir.. Bunun gerçekleşebilmesi için alışılmış olan dernek başkanından yönetim kurulu ve üyelere doğru uzanan hiyerarşiler yerine, takımlardan oluşan yatay bir ilişkiler ağı kurulması gerekmektedir. Yani: Takım ruhuyla hareket edilmelidir. Derneğin özel bir işyeri değil de Sivil bir toplum kuruluşu olduğu ve üyelerle birlikte gönüllülük esasına dayandığı unutulmamalıdır.
Ar-Ge açısından neler yapılabilir?
-Öncelikle dernekteki tüm üye arkadaşlarımızı bilgi ve becerilerinden yararlanmak adına ortam içinde tutmaya çalışmalıyız. Bizim için tüm üyeler değerlidir.
-Aktif görev almak isteyenlerin önüne engel koyarak “Daha dünkü çocuksun-biz yıllarımızı bu işe verdik. Biraz dernekte bir kenarda bekle” demememeliyiz.
Gönüllülerin önünü açmalıyız. Unutmayalım ki sadece üye aidatı ödeyerek dernekte kimse profesyonel olmuyor. Bilgi paylaşıldıkça güzelleşir. Deneyimli- dernekte emek vermiş olan büyüklerimizin elbette yaptıkları her zaman takdir edilecek ve örnek alınacaktır.Ancak kimse STK için vazgeçilmez değildir. En önemlisi her üye eşit haklara sahiptir.
- Her fikir tartışılmalı dinlenmeli ve yaratıcılık ön plana çıkarılmalıdır.
- Dernekçilik konusunda gönüllülerin gelişimi sağlanmalıdır.
- Mutlaka üyeler karar sürecine katılmalı- ortaya çıkan ortak kararlar en son Yön.
Kurulunda görüşülmelidir.
Etkinlik ve projeler en az maliyet ve en verimli şekilde hazırlanırken Kaynak kullanımı ve kalite de düşünülmelidir.
Hayatımızdaki önceliklerimizi sıralayalım ve gönüllülük esasına göre dernekçiliğin kaçıncı sırada olduğuna bakalım!
Bu sıra ilk değildir. Anne-baba-eş-çocuklar-işimiz-arabamız vb. ama herkese göre farklı sıralanır.Elbette biz gönüllüler için STK larda sıralamadadır. Ancak benim için 1.sıradır diyen az kişi vardır. O halde birbirimizi kıracak-kötü eleştirecek- saplantılara kapılacak davranışlara ne gerek var?
Gelin bu işi el ele yürütelim…
Fatma GÜLKAN -