Su uyuyor

Hiç âdetim değildir ama havuza gideceğim tuttu bugün...

Yüzmek için mi, değişiklik yoksa spor olsun diye mi bilmem!

Cumartesi günleri bu saatlerde küçük kız çocuklarına yüzme kursu veriliyormuş...

Beş, altı yaşlarında rengârenk mayolarıyla suyun içinde melekler...

Başlarında öğretmenleri de var tabi...

Ben yaşlarda, göbekli, neşeli bir adam...

Meleklere talimatlar veriyor, ne derse harfiyen yapılıyor...

“ Şimdi sudan çıkıyoruz, bacaklarımızı havuzun içine sokup oturuyoruz”

Kızlar yan yana diziliyor...

“ Su uyuyor, farkında mısınız? Uyandıralım mı suyu?”

Kızlar bir ağızdan bağırıyor;

“ Evet!”

“ Sallayın o zaman bacaklarınızı, uyandırın suyu...”

Kahkahalar, çığlıklar...

&&&

Şanslı çocuklar diye düşünüyorum...

&&&

Taş çatlasa on sekiz yaşında, çıplak ayaklarına giydiği naylon terlikleriyle üstü başı perişan çingene bir kadın...

Ellerinden tuttuğu, sümüklü iki çocuğu da var...

Akşamüstü, bizim mahalleden geçiyorlar...

Çocukların biri kız, yaşı üç, bilemediniz dört...

Kıyafeti baştan aşağı pembe, terliklerinin çiçekleri solmuş... Ayakları annesi gibi çıplak...

Oğlanın elinde yarısı yenmiş kırmızı bir elma var, kız elmayı istiyor, O vermiyor...

Burnunu koluna silerken, gülüyor, küçük kız ağlamaklı oluyor...

Bakkaldan iki çikolata alıp çocuklara veriyorum...

&&&

İki çikolata parasına kendimce adaleti mi sağlıyorum, vicdanımın sesini mi susturuyorum?

&&&

Meleklere yüzme öğreten, öğretmenin söyledikleri aklımda şimdi...

“ Su uyuyor!”

Ya biz?

Dizilin bakalım havuzun kenarına, bacaklarınızı suya sokun... Ben “ suyu uyandıralım mı” diye soracağım...

Siz de “evet” diyeceksiniz...

Sallayın bakalım bacaklarınızı tüm gücünüzle... Ortalık gülüş, cümbüş olsun...

Ben akşamüstü iki çikolata aldım, kurtuldum!