Su yaşam kaynağımız... Tükettik mi onu da?

Salgın hastalıklar kapımızı çaldı duymadık, duymak istemedik. Şu an evimizin içinde çeşmelerimiz de olabilir.

Su kaynaklarımızı korumalı ve çok dikkatli kullanmalıyız.

Belediyeler öncelikle kendi uygulamalarını gözden geçirmeli, Konutların kapı girişleri sokaklar, arabalar hala sorumsuz kapıcılar, sakinler tarafından basınçlı su tutularak yıkanmamalı.

Ülkemizin önceliklerine göre tüm su kaynaklarımızın planlanması, yönetimi, geliştirilmesi ve işletilmesinden sorumlu kuruluş Devlet Su İşleri (DSİ) Genel müdürlüğü, Valilik kriz masası, Belediyeler suyun kullanımıyla ilgili eşgüdümlü bir çalışma yapmalı.

Belediyelerin cezai yaptırımlarının acilen uygulanması gerekiyor.Aslında çok geç kalındığını düşünüyorum. Yakın bir zamanda Türkiye’deki doğal yaşam ile yer altı ve yer üstü su kaynaklarının kalite ve miktarı ile su ekosisteminde ciddi kayıplar meydana geleceği, büyük sıkıntıların yaşanacağı artık kesinleşmiş durumda.
Sivil toplum kuruluşlarıyla bilimsel veriler ışığında bir çalışma başlatılmalı, yaşadığımız çevrede konu ile gördüğümüz yanlışları ileteceğimiz kriz masası oluşturulmalı. (Ben İzmir de bulamadım) doğal kaynaklar çok üzülerek görüyoruz ki acımasızca yok edilmekte.

Yanlış projeler üretilmekte .Doğa yok edilerek uygulanacak proje yatırımları hiçbir işe yaramayacak. Kaynak kısa zaman sürecinde yok olacaktır .İtfaiyeler arıtılmış deniz suyu kullanacak şekilde yapılandırılmalı. Çiftçimize damla sulama sistemleri konusunda maddi manevi destek verilmelidir. Özellikle orman yangın söndürme ekiplerinin yeniden yapılandırılması gerekir. Suyun olmadığı var sayılarak.
Rezervuarlara standart getirilmeli büyük hacimli olanların satışı önlenmelidir. Toplum okullardan yola çıkılarak her alanda bilgilendirilmelidir.

Bu dünyadan başka bir dünyamız yok .Hiç aklımızdan çıkmayacak tek cümle bu olmalı.