- Kategori
- Dünya
Sui-Cihad

Bir ateist olarak, sui- olmayan ve/ya na-sui cihadı açımlamayı metnin sonuna bırakıyorum.
Bu metin, Ruşen Çakır’a ve düşüncelerine karşı savlar dizisi olarak tasarlandı. Ne kadarı otosansür, ne kadarı cezai yükümlülük, onu göreceğiz.
Ruşen Çakır, 18 bin faili meçhulden ve 18 bin kayıptan sorumlu olarak hapse girmiş eski bir parti başkanı, o hala başkanken onun partisinden milletvekili adayı olmuş biri. Yani, bir entelejensiya. Yani, edilgin bir onaylayıcı.
Çakır’ı irdelemek, beşinci kuvvet olarak davranan basın mensuplarını da irdelemek demek. Adlarını vermeyelim de, dava konusu olmasın.
Çakır, boyunu aşan bir söz etmiş:
“30 yıldır gazeteciyim ve meslekteki ilk günümden itibaren İslami hareketler üzerine çalışıyorum.”
Yani, ‘bu konuyu iyi biliyorum’ demeye getiriyor ama bilmiyor. Ondan önce, Faik Bulut vardı, bari onun yazdıklarını okusaydı.
Ara nağme: Bir ateist olarak, Müslümanlar’ı, özellikle de cihatçıları, yani öldürenleri ve ölenleri anlamak durumu, benim için çok ironik. Çünkü, ben insan öldürmeyi ve kendim ölmeyi içimde yaşayan biriyim. Bu entelejensiya tayfası, bu konuyu çatal bıçakla yemeye çabalıyor. Oysa karafatmalar, tabaktan yemez (Time and Tide). Ölüler de tabaktan yenmez.
Gelelim konuyu çekmeye çalıştığı mecraya:
Kendine bir referans bulmuş, ona dayanıyor:
“Roy, ilkin radikal fikirlerin bir “virüs” gibi bulaştığı düşüncesine dikkat çekiyor. Bu noktada karşımıza, gençlere bu fikirleri aşılayan radikal imamların çıktığını hatırlatan Roy, şu soruyu soruyor: “İyi ama o genç nasıl ve niçin cihada geçmektedir?” Ve devam ediyor: “Virüs modeli, mücadele edilmesi gerekeni anlama, dolayısıyla da tanımlama olanağı vermez.” Roy’ya göre devletlerin radikal imamlara karşı açtıkları sürek avları nafiledir, “zira radikalleşmenin imama ihtiyacı yoktur”.
İkinci aşamada sosyologlar devreye giriyor ve bizi o gençleri anlamaya davet ediyor. Şöyle yazıyor Roy: “Sosyolog, sosyoekonomik bağlamdan, ırkçılıktan, İsrail-Filistin çatışmasından, devlet terörizminden, Amerikan insansız hava araçlarından bahseder... Tabii ki bütün bunların bir anlamı vardır. Fakat, radikalleşmenin nedenleri hakikaten bunlar olsalardı, yüz binlerce cihatçı olması gerekirdi.”
Fransız araştırmacı, cihatçı şiddetin iki büyük anlatıyı karşı karşıya getirdiğini vurguluyor: Bir yanda bunu “ezilenlerin isyanı” olarak görüp gösterme, karşısındaysa terörizmin köklerinin aslında İslamiyet içinde olduğunu kanıtlamaya çalışma. Roy, bu iki büyük ve yanlış anlatıdan kaçınmamızı, bireylere, aktörlere dönmemizi ve onların hayatta kat ettikleri güzergâhlara ilgi göstermemizi öneriyor. Bunu da “sahaya dönmek” olarak adlandırıyor.”
http://www.haberturk.com/yazarlar/rusen-cakir-2302/1029342-kim-bu-cihatcilar
E ortada İslam’ın katl-i vacip’i var, o nerelerde? Ne biçim konuyu bilme bu?
3 sav değillemesi:
Bir:
“Radikalleşmenin imama ihtiyacı yoktur.”
E peki, buraya kadar bunlar, imamsız mı geldiler?
Yahu, bu işin, yani terörizmin piri Çakal Carlos, açıkça anlatıyor: Toplanmışlar imam tayfası, 11 Eylül’e karar vermişler. Sonra İkiz Kuleler’i önce içeriden vurdular olmadı, sonra da dışarıdan vurdular ve indirdiler aşağıya.
“... radikalleşmenin nedenleri hakikaten bunlar olsalardı, yüz binlerce cihatçı olması gerekirdi.”
E, zaten var bilader. Minicik İsrail’in bile uyuyan on bin adamı var. Tüm Dünya İslam terör örgütlerinin belki milyonlarca uyuyan elemanı var şu an. 1 proje, ortalama 100-1.000 kişiyle olur, anımsana. Bu kaçıncı proje?: 100 olmak üzere galiba. Bunlar kullanılanlar.
“ ... ezilenlerin isyanı x terör İslam’ın içindedir”
İkilem bu değil ki...
İkilem şudur:
Yahu, bu şeriatçıların akılları şimdiye kadar nerelerdeydi?
Şimdiki gibilerden atakları 2001’de de sürdürselerdi ne olurdu, biliyor musunuz? ABD falan kalmazdı geriye. Onun öldürdüğü yüz binlerce kişi ölmezdi.
Ha evet, son yine aynı olacak, bu kesin.
ABD 350 milyonda 35 milyon, AB 400 milyonda 80 milyon Müslüman ile baş etmek zorunda kalacak. 2030 gibi diyelim.
Asıl durum açılımları:
İslam Hristiyanlık karşısındaki aşağılık kompleksini bir engizisyona ve iç savaşa dönüştürdü.
AB ve ABD, kendi sonlarını kendileri yazdı.
Cihat – haçlı seferi fay hattı bitmedi, bitmiyor ve bitmeyecek.
Tek yol ateizm.
Kendi açılımım:
2003 Kasım’daki bombada Galatasaray’da 50 metre ötedeydim. Beni öldürselerdi, saygı duyardım. Canlı bombaya saygı duydum. Şu an sağ olan ve yargılanmış düzenleyici ara kişinin, polisi haberdar etmişlik savına da ikna olmadım. Olay engellenirdi o zaman çünkü.
Evet, katli-vacip İslam’da var, bendenizinki dahil, diğer ateistlerinki de.
Ben sürpriz ata oynadım. Ya da ölmek, bazan yaşamaktan evladır.
Çıkış:
Na-sui cihat, gidip peşpeşe 10 Papa’yı gömmektir. Peşpeşe 10 ABD başkanını gömmektir. Vs, vb, vd.
Çocuk canlı bombayı bunaklar da yapar. Yapmış da.