- Kategori
- Özel Günler
Şükür
3 Aralık Dünya Engelliler Günü.. Çıkalım dans edelim, eğlenelim, coşalım ne de olsa hiç bir eksiğimiz yok! eksik olan sadece bayramımız, bizde Osmaniyeli olarak mutluluktan tavan yaptığımız mutlu şehirde yaşadığımıza göre, elbette 3 Aralık Engelliler Günü’nü kutlayacağız ! mı.?......Ya da engelliler günü kutlanır mı?
Bir engelli babası olarak hem de zihinsel engelli bir delikanlının babası olarak bu hafta engelsiz bir yazı yazsam başta oğluma, sonra kendime ve aileme haksızlık olurdu. Bugün size engelli sorunlarından bahsetmeyeceğim. Ne de olsa, ilgili ilgisiz, yetkili yetkisiz herkes bu sorunlardan bahsediyor, dilekler, temenniler, tutulmayacak sözler, vaatler havalarda uçuşuyor.. Olsun biz alıştık. Her yıl dejavu misali tekrarlanan bu tarz söylemlerin artık bizim için ne bir anlamı ne de önemi var. Örneğin ben desem ki neden 3 Aralık Dünya Engelliler Günü tarihi olarak belirlenmiş? Gık yık.. Neden 1 Aralık Dünya Aids günü iken İl sağlık müdürlüğü dahil kimse bu hastalık hakkında bilgilendirme gereği bile hissetmezken biz çıkıp 3 ayrı yerde Engellilerin engelleri üzerine yemekler tertip ediyor, arzı endam sergiliyor, 20 dakika önce haberimiz olan bir engelli sergisinde kurdelayı kesebilmek için koşa koşa mülki amirlerin yanına gidiyoruz.. Oysa Aids bir engelden çok daha tehlikeli bir hastalık iken bir Allah kulu çıkıp bilgilendirme toplantısı dahi düzenlemiyor ? Osmaniye’de hiç Aids hastası yok mu? Ya da olma potansiyeli olan yok mu? Ama biz kendimize rant getirecek ve 2-3 fotograf karesinde gözüküp, sosyal medyada cirit atarken eş -dost, hısım, akraba “ay canım engellilere destek olmuşsun, tebrik ederim” moduyla beğeni tuşuna tıkladıkça içimizdeki ego tavan yapacak ve dört köşe şükür mantığı ile hayata devam edeceğiz..
“Aman şükür bizim çocuk sağlıklı”, “halimize şükredelim bak neler var”, “bir engelli aileye yardım ettim, aman başımın gözümün sadakası olsun” tarzı kafa yapımız ile zaten engelli bir engel olmaktan çıkıyor bu düşünceye sahip insanlar hayata engel oluyor, insanlığa engel oluyor.
Engel sadece bedende, yada zihinde olmaz esas engel kalbimizin içinde insanlaştıramadığımız egomuzdadır. Biz egomuzu kontrol altında tutup onu insanlaştıramadığımız sürece esas engellinin kendimiz olduğunu anlamamız sanırım imkansız olacaktır.
Engelliler Günü kapsamında bir çok etkinliğe katıldım, kimisinin organizasyonunda bulundum. Ama en çok Osmaniye Öğretmen Evi’nde engelliler ve çocuklarının eğlenceleri beni çok mutlu etti. Bir köşeden izlediğim eğlencede bize engel olan hiç bir şey yoktu. Masalarda siyaset konuşulmadı, belediye başkanı kim olacak tartışılmadı, cemaat ve Ak Parti tartışmaları konuşulmadı, her partide, her görüşten, her kesimden insanlar gönüllerince eğlendiler. Gecenin geç saatlerine kadar birbirini anlayabilen, birbirinin engelini tamamlayan yüzlerce insan aileleri ile çok keyifli dakikalar geçirdiler. 1 yaşında çocuğu kucağında gelen görme engelli annede eğlendi, 1 yaşında engelli doğan çocuğu kucağında anne de eğlendi. Bizi orada buluşturan 3 neden vardı. Bir tanesi ortak acılarımızın ortak sevince dönüşebilmesi, bir tanesi yalnız olmadığımız ve dünyanın sözde engelsizlerden oluşmadığı duygusu bir diğeri de Mimar Haydar Aktürk.
Dostlar; Hayat devam ediyor, Engelliler günü de artık geride kaldı. Nasıl olsa yeni bir ajitasyon imkanına kadar kimse de bizi hatırlamayacak.
Herkese mutluluk dileklerimle...