Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Aralık '18

 
Kategori
Güncel
 

Suriyeli Yalanları!

Suriyeli Yalanları!
 

Türkiye, çok göç alan bir ülkedir...Osmanlı gibi bir cihan imparatorluğunun bakiyesi olan bir ülkenin imparatorluk yıkıldıktan sonra sığınılacak son liman olması da son derece doğaldır.

Balkan yenilgilerinden sonra, milyonlarca insan Balkanlardan, Kafkaslar kaybedilince Kafkasya'dan; Kırım'dan, Kerkük'ten Nuhun gemisi gibi, Türkiye'ye sığındı.

Rahmetli Turgut Özal döneminde, Türkilere soykırım uygulayan Bulgar zulmünden kaçanları bağrımıza bastık...Yüz binler İzmir'e, Bursa'ya geldi yerleşti.

Bulgarıistanda iyi kötü tahsil yapmış olanlar burada Kamu alanında istihdam edildi...Öğretmen, doktor gibi meslek erbabı olanlara iş imkanı sağlandı.

Bunların bir kısmına ben bizzat şahidim... Bu insanların çoğu bugün emekli oldu.

Olması gereken de buydu... O günki Komünist Bulgarın zulmünden kaçıp "ana kara"ya sığınan bu insanlara yardım edilmeli, ellerinden tutulmalıydı...Öyle de yapıldı.

Üstelik bunlar yapılırken Türkiye bugünün imkanlarından çok uzaktı... Milli geliri çok daha düşük, gelişmişlik düzeyi çok gerilerde bir ülkeyken milyonlarca mülteciyi, misafiri ağırladık.

Genel olarak bakıldığında bu göçler Türkiye'de sosyal ve toplumsal bir sıkıntı yaratmadı... Toplumumuzun tüm kesimleri zor şartlara rağmen, bu göçmenlere sıcak baktı!

Ne var ki, Esat zaliminin zulmünden kaçıp Türkiye'ye gelen Suriye'lilere karşı bu konsensüs tam olarak sağlanamadı.

Dahası, zaman zaman Suriyeli'ler üzerinden akla izana sığmayan kara kampanyalar, maniplasyonlar yapılmaktan geri durulmadı, durulmuyor...

Bu yazının ilhamını veren, Twitter mesajlarından sonuncusu şuydu: Güya Resmi Gazetede, yüz bin Suriyeli'nin sınavsız koşulsuz işe yerleştirilmesi için kanun yayınlanmış...

Sorun, herhangi bir kendini bilmezin yalanı olarak kalsa yine iyi... Bu yalanın altına yapılan yorumlara bakınca, belli bir kesimin Suriyeli "yalanları"na inanmaya son derece teşne haline geldiğini anlıyorsunuz.

Yani, özellikle Hükumet muhalifi kesim öyle bir kıvama getirilmiş ki, Suriye'liler hakkında ne tür yalan söylerseniz söyleyin inanmaya hazırlar... Suriye'liler uzaydan gelmiş işgalciler deseniz, yüzlerce destek yorumu alırsınız... Belki diyen bile olmuştur!

Yine sosyal medyada bir video yayınlanmış... Büyükçe bir kamyona rulolar halinde uyku tulumları yükleniyor... Kamyon'da Kızılay amblemi var ve Gaziantepe yollandığı belli oluyor.

Kamyon yüklenirken yüzleri görünmeyen kadın sesleri duyuluyor, "Bu kadar uyku tulumu nereye gidiyor... Sadece bir eve bu kadar uyku tulumu gönderiylar... Suriyeliler bunları pazarlarda satıyorlar... Bizim insanlarımız üşürken..." vesaire veriyor cayırtıyı...

Altında yüzlerce şizofrenik küfürler, hakaretler, histerik öfke patlamaları...

Oysa, Gaziantep ve cıvarında bulunan çadır kamplarına gönderilen uyku tulumları bunlar... Kış bastırdığı için, orada yaşayan çoluk çocuk; yaşlı, kadın insanlara gönderiliyor.

Yani, Kızılayımız bunları dünyanın her hangi bir yerinde deprem, sel, savaş gibi afetlere maruz kalmış insanlarına da yolluyor... Zaten Kızılay'ın kuruluş amacı da bu.

Öyle sanıyorum ki, Suriyelilerin talihsizliği, Esat gibi bir zalimin gadrine uğramaktan öte, Türkiye'deki siyasi muhalefete malzeme olmaları oldu.

Bugün, nerdeyse tüm muhalefet parti liderleri, eğer iktidar olurlarsa, Suriyelileri göndermekten bahsediyorlar. Ama nereye göndereceklerini söylemiyorlar... Zira gidecek bir yerleri yok!

Dahası, bunların bir kısmı, Suriye diktatörü ile omuz omuza, kol kola... Bunlar, zalime laf etmiyor, mazlumlarla uğraşıyor.

Muhalefet liderleri böyle olunca, siyasi taraftarları da Suriyelilere karşı öfke patlamaları yaşıyor... Bunun sonucu ağıza alınmayacak küfürler ve insan itibarına uymayacak yalanlar ve iftiralar...

Yazı yazmadan önce yaptığım çok kısa bir internet araştırmasında, Suriyeliler üzerine söylenmiş yirmiye yakın yalan çeşidi olduğunu gördüm:

Hükumet bunlara "akkart" vermiş bununla bedava alış veriş yapıyorlarmış'tan, Suriyelilerle ilgili paylaşım yapılanlara üç yıl ceza verileceğine; maaş bağlanmasından, bedava tüp bebek tedavisi görmelerine kadar akla izana uymayacak yalanlar, iftiralar..

Dediğim gibi, bu akıldan izandan yoksun yalanların hazır alıcıları var... Adam, daha bir Suriyeli yüzü görmemiş ama onların nasıl cani, hırsız, yolsuz olduğunu anlata anlata bitiremiyor.

Geçtiğimiz yıllarda Gaziantepte bir olay olmuştu hatırlarsınız... Bir Suriyeli kiracısı olduğu ev sahibi Türkü bıcaklayarak öldürmüştü... Olay, kısa Suriye'de Suriyeliler aleyhine gösterilere dönüşmüştü...

Sonradan ortaya çıktı ki, o ev sahibi kirayı ödemekte zorlanan Suriyeli kiracısından kiraya karşılık kız kardeşini istemiş... Tartışma kavgaya dönüşmüş ve ev sahibi bıçaklanmış...

Sanki, Türkiyede hiç olay olmuyordu; hiç cinayet işlenmiyordu, hiç hırsızlık yoktu da bütün bünlar Suriyeli göçmenlerle geldi haleti ruhiyesi tam bir "ırkçı" hezeyanıdır. Bunun, Alman dazlaklarının duvarlara "Turken raus=Türkler dışarı" anlayışından farkı yoktur.

Bununla Suriyeli göçmenleri bütünüyle temize çıkarıyor değilim... Elbette, onların içinden de suç işleyenler çıkacaktır...  Sonuçta, yurdundan yuvasından edilmiş, savaşın travmasını yaşamış bir topluluk...Bazı psikolojik sorunlar yaşamaları da muhtemeldir.

Eğer, suç işlerlerse kanun cezaları verir... Ne var ki, şurda burda karın tokluğuna çalıştırılmalarından başka Suriyeli gençlerin- zaten büyük çoğunluğu çocuk, kadın ve yaşlılardan oluşuyor- bizim gençlerin magandalıkları yanında çok masum kaldığını söylemek mecburiyetindeyiz.

Benim rahmetli annemin bir sözü vardı: Dünyada ne ucuzdur, elin çocuğu ele ucuzdur, derdi.

Bu sözu biraz genişleterek ben de diyorum ki, Dünyada kim ucuzdur?.. Yurdundan, yuvasından sürgün edilmiş insanlar ucuzdur...

Neyse ki, insanımızın büyük çoğunluğu, gerek Suriyeli, gerek başka yerden gelmiş göçmenlere böyle bakmıyor... Tüm sorunlara rağmen, dinimizin "muhacir-ensar" kardeşliğini yaşatmaya çalışıyor.

Seçimler yaklaştıkça, Suriye'liler üzerinden siyaset yoğunaşacak... Ağzına geleni söylemekten geri durmayanlar olacak... Bunların burada yaşamaya çalışan bu mazlumlara nasıl etki ettiğini kimse düşünmeyecek!

Yukarda sözünü ettiğim Resmi Gazete yalanlı twite'e: "Allah yalancıların belasını versin, tez vakitte" diye yorum yazdım, böyle şeyler söylemek pek adetim olmadığı halde...

Sonra da yazdığıma pişman oldum... Neden?

Çünkü, Allah korusun, böyle belalar toplumlarda insan ayırmaz, geldi mi tüm topluma birden gelir... Bu yüzden bu kendini bilmezlere bela okumak yerine, Hz.Musa'nın Kuran'da geçen duasıyla karşılık vermek lazım:

"İçimizdeki beyinsizler yüzünden bizi helak eder misin Allahım" Araf155

 

 
Toplam blog
: 1645
: 822
Kayıt tarihi
: 19.01.08
 
 

Edebiyat, kamu yönetimi ve gazetecilik tahsili... 27 yıllık eğitimcilik hayatından sonra emeklili..