Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Nisan '09

 
Kategori
Çevre Bilinci
 

Suyla gelen hayat, suyla giden sağlığımız

Suyla gelen hayat, suyla giden sağlığımız
 

Hayat kaynağımız suyumuz… Vücudumuza, dünyamıza hayat veren suyumuz... Su insan bedeninin temel yapı taşı olduğu gibi, hayatımızda da sanayiden tarıma, kullanmadan içme suyuna her alanda kullanılmakta. Yeryüzünde susuz bir hayatı düşünemeyiz.

Medeniyetler de genelde su havzalarına yakın alanlarda kurulmuşlardır. Bir ülkenin su zengini sayılabilmesi için, kişi başına düşen yıllık su miktarı en az 8000 - 10.000 m3 arasında olmalıdır. Dünya ortalaması 7.600 m3 iken Türkiye ortalaması 1.430 m3 dür. Bu değerlere baktığımızda ülkemizin su zengini bir ülke olmadığını görürüz.
İçme ve kullanma suyu olarak kullandığımız bu suların kaynaktan çeşmeye oradan da soframıza sağlıklı akması için neler yapılması gerekir? Sağlık kurallarına dikkat ediyor muyuz?

Temel tüketim maddesi olan içme-kullanma suyu, kesinlikle sağlıklı olmalıdır. Aksi takdirde insan ve toplum yaşamı için bir tehdit haline gelir. Sağlıklı su denildiği zaman, genellikle suyun temizliği anlatılmak istenir. İçme-kullanma suyunun temizliği ile biyolojik, fiziksel ve kimyasal temizliği ifade edilir.
İçme-kullanma suyunda canlı (mikropların) ve canlı ürünlerinin bulunmaması ya da belli ölçülerin altında bulunması biyolojik temizliğini anlatır. Suyun renginin bulanıklığının/berraklığının, sıcaklığının elektrik iletkenliğinin belli ölçüler içinde olması, içme ve kullanmaya uygun olması fiziksel temizliğidir. Suyun kimyasal olarak temiz olması ise suyun kimyasal maddelerle kirlenmemiş olması, belli sertlikte derecesinde olması ve biyolojik oksijen ihtiyacının belli oranlarda olması demektir.

Bir toplumun sağlıklı olabilmesi için; içme-kullanma suyunun biyolojik, fiziksel ve kimyasal olarak bu özellikleri göstermesi gerekir. Halk sağlığının riske girmemesi için, bir yerleşim birimine sağlanan içme-kullanma suyu hem temiz hem de yeterli olmalıdır.

Sağlıklı içme suyu sağlamak amacıyla, içme-kullanma, kaynak, maden ve kaplıca sularının kalite kontrolü Bölge Hıfzıssıha Enstitüleri ve İl Halk Sağlığı Laboratuvarları’nda yapılmaktadır. Kimyasal analizler için kaynak sularından 50 000 den fazla nüfuslu yerlerde en az 3 ayda bir, 50 000 e kadar nüfusu olan yerlerde en azından yılda iki kez numune alınmalıdır.

Susayıp çeşmeye uzanmak ve akan suyu kana kana içmek. Şehrin gürültüsünden uzaklaştığımızın ilk işaretidir çoğu zaman. Oysa şimdi pek çoğumuz için artık hayal gibi… Uzanıp çeşmeye suyu içeriz de, bu suların ne kadar sağlıklı olduğunu biliyor muyuz?

Bölgemizde dezenfekte suların yanında, köylerimizde içme suyu olarak genelde kaynak suları kullanılmaktadır. Kaynak suyuna depo yapılır ve depodan borularla evlere taşınır. Zaman zaman suyu kullananlar depoyu yıkayarak temizliğini yaparlar. Fakat genelde ancak su kesintisi olduğunda veya borularda sorun çıktığında kontrol etmek düşünülür. Su deposunun etrafında neler var dikkat ediyor muyuz? Evlerimizde kanalizasyon sistemi yok, ahırlarımızdan gübreler evin çevresine atılmakta, çaylara atılan gübreler, son dönemde kullanılmaya başlanan tarım ilaçları yağmur sularıyla taşınmakta belki de içme sularına ulaşmaktadır ve bütün bunlar da sağlığımız için tehdit oluşturmaktadır. Derelerimizde yaşayan balıklar da bunlardan etkilenecektir. Eğer gübreleme ve ilaçlamada doğru uygulamalar yapılmışsa tehlikeli boyutlara ulaşmayacaktır. Fakat yanlış uygulamalar pek çok sağlık sorununu da ardından getirecektir. En iyisi de daha önce kullanılmayan tarım ilaçlarının hiç kullanılmaması. Ayrıca içme sularının bulunduğu alanlarda ilaçlama yapılmaması da büyük önem taşımaktadır. Tarım ilacını biz kullanmasak da komşumuzun kullandığı ilaç yağmur sularıyla bizim topraklarımıza ulaşacaktır. Organik tarıma geçişin düşünüldüğü günümüzde, geçişi zorlaştıracaktır. İlaç kutularının imhası da dikkat edilecek bir diğer husustur. Derelerimiz bir de bu atıklarla kirlenirse temizlenmesi iyice zorlaşacaktır.

Sularımız biyolojik, fiziksel ve kimyasal olarak gerekli özellikleri taşıyor mu? Sularımızı analiz ettirip mi içiyoruz, yoksa “tadı güzel yeraltından geliyor temizdir deyip mi?” içiyoruz. Sular yeraltından gelirken doğal olabilir, fakat yeryüzüne yakın bölgelerde suyumuza neler karıştığını biliyor muyuz?

Dünyada su sıkıntısının arttığı günümüzde sularımızın değerini ne kadar biliyoruz? 2030 yılında nüfusu 80 milyona ulaşacak olan Türkiye, kişi başına düşen 1100 m3 kullanılabilir su miktarıyla, su sıkıntısı çeken bir ülke durumuna gelecektir. Bu durumda bizim derelerimizin, kaynak sularımızın değeri artacaktır. Sularımızı kirletmez, su kaynaklarımızı korursak hem bölgemize turizm alanında talep artacaktır, hem de bu alandaki yatırımlar için tercih edilecektir.

Sağlığımız ve çevremiz için biraz daha dikkatli olalım. Yanlış uygulamalarda bulunanları uyaralım. Tehlikeli bir durum söz konusu olduğunda da gerekli kuruluşları haberdar edelim.
Sağlıklı bir çevrede sağlıklı bir hayat yaşamanız dileğiyle… Su kadar ömrü olsun yöremizin…

 
Toplam blog
: 69
: 718
Kayıt tarihi
: 29.01.09
 
 

Kelimeleri ardı sıra ekleyerek ve içine yüreğimden gelen sesi katarak yazdıklarım anlatır beni size..