Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Eylül '07

 
Kategori
Futbol
 

Takke düştü kel göründü

Takke düştü kel göründü
 

Beşiktaş, moral motivasyonu yüksek fizik kondisyonu düşük başladığı maçta ligin dişli takımlarından Kayserispor ile golsüz berabere kalarak ilk puanlarını kaybetti. Maça dair yazılıp çizilecek çok şey olsa da sanıyorum en dikkat çekici olanı geçen haftaki analizimizde bahsettiğimiz çekirge benzetmesi. Son iki haftada iki kez sıçrayan çekirge, üçüncü sıçrayışı gerçekleştiremedi ve evrensel kural yine işledi.

Sezon başından bu yana yaptığı rotasyon uygulaması ile olumlu-olumsuz pek çok eleştiri alan Ertuğrul Sağlam bu karşılaşmaya Zurich maçındaki on biri koruyarak başladı. Esasen Sağlam’ın yapacağı kadro değişikliklerinin belki de en fazla su kaldıracağı maç bu maçtı. Şampiyonlar Ligi vizesinin alındığı zorlu Zurich maçının etkileri özellikle maçın ikinci yarısında yoğun olarak görüldü. Bu tip genç ekiplerin başarıyla geçilen kalifikasyon maçları sonrası bir çeşit lirik sarhoşluğa kapıldıkları futbol tarihinde sıklıkla vakidir. Bu yüzden Beşiktaş’ın genç kadrosundan bu maçta zirve yapmasını zaten beklemeyenler için golsüz beraberlik olağan bir sonuç.

Maça Beşiktaş’ın 4–2–3–1 taktiğinde başladığını ve ön libero mevkiinde Koray’a partner olarak Ricardinho’yu tercih ettiğini gözlemledik. Bu tercihin sebebini merak edenler, bıkmadan yazdığımız ve bu gidişle de lig sonuna kadar yazacağımız “tandem” konusuna göz atabilirler. Ertuğrul Sağlam Beşiktaş’ta defansın göbeğinde yer alan Gökhan Zan-İbrahim Toraman ikilisinin oyunu geriden kurma konusundaki sıkıntılarını tespit etmiş olacak ki, Ricardinho’yu defansa en yakın konumda oynatarak bu açığı kapatmaya çalışıyor. Ne var ki, Kayserispor gibi orta sahası dirençli ekipler karşısında ön libero vasıflı tek oyuncu dönen topların kazanılmasına yetmiyor. Bugün Diatta’nın yedek kulübesindeki F tipi mahkûmiyetinden de anlıyoruz ki, bu sorunun çözümü için transfer döneminde isabetli bir adım atılamamış. Kayserispor karşısında Koray tek başına 16 top çalarak belki de futbol kariyerinin en parlak maçlarından birini oynadı. Buna rağmen Beşiktaş maç boyunca Kayserispor’u kendi sahasına hapsedecek baskıyı bir türlü kuramadı. Dönen toplara siyah-beyazlılar hâkim olamayınca da Kayserispor bu topları Beşiktaş defansının arkasına oynadı.

Beşiktaş’ın geçen yıldan bu yana dönem dönem nükseden karın ağrısının bu maçta şiddetlenişine tanık olduk. Kayserispor orta sahasının geçmiş rakiplere göre nispeten nitelikli oluşu yanında kazanılan topların Mehmet Topuz, Kamber ve Ragıp ile Beşiktaş defansının arasına ve arkasına oynanması takkenin düşüşünü dosta düşmana gösterdi. Görünen o ki, bu defansif yapısıyla Beşiktaş’ın derbi maçlarda ve Avrupa müsabakalarında sıkıntı çekmesi kuvvetle muhtemel. Bugün defansın gerisine sarkan Mehmet Eren ve Gökhan Ünal son vuruşlarda becerikli olsa, siyah-beyazlıların ligdeki ilk mağlubiyetlerini tatması işten bile değildi. O yüzden lig başından bu yana yazdığımız gibi Beşiktaş defansında alternatif düzenlemelere gidilmesi, en azından bu hazırlığın yapılması elzem görünüyor. Beşiktaş camiası geçen yılın finalinde şampiyonluğa mal olan Kezman’ın golünü hatırlayınca nasıl yüzünü ekşitiyorsa bu sorun karşısında da aynı hassasiyeti göstermeli.

İkinci yarıda Ertuğrul Sağlam’ın “En iyi savunma hücumdur” düsturundan hareketle sistemini 4–1–3–2 şeklinde değiştirdiğini gördük. Bu amaçla 46’da Tello’nun yerine İbrahim Akın ve Ricardinho’nun yerine Mehmet Yozgatlı’yı alan Sağlam, ilk yarının gölge santraforu Delgado’ya da Bobo’yu çiftleme görevini verdi. Bu dizilişte Koray ön liberoda tek kalarak, Serdar Özkan da ortaya –çift santraforun arkasına- geçerek oynadılar. Bu dizilişin fayda sağlamadığı söylenemez. Hatta ikinci yarıda Beşiktaş’ın %70 oranında topa sahip olması kalesinde yaşadığı tehlikelerin de azalmasına yol açtı. Fakat bu kez de oyunun kritik noktalarındaki Serdar Özkan, Bobo gibi isimler fizik olarak düştüler. Bu noktada özellikle Serdar Özkan ile ilgili bir şeyler yazmak şart. Bu genç adam bir anda Akçaabat Sebatspor’dan yuvasına dönerek çok önemli işlerin altına imza atmaya başladı. Fakat ışık saçan her futbol değerine yaptığımız gibi onun da omuzlarına tonlarca yükü bindirmekten imtina etmiyoruz. Tıpkı Arda’ya geçen sezon yapılanlar gibi; “Serdar Özkan orta yapsın”,”Serdar Özkan gol atsın”,”Serdar ara pası versin”,”Serdar milli takıma alınsın”, “Serdar çıksın bizi kurtarsın” türünden yüklemelerin nasıl sonuç verdiği bugün Arda örneği ile gözlerimizin önünde değil mi?

Maçtan kısa kısa bahsedilmesi gereken noktalara gelince. Birincisi oyunun yirminci dakikasından itibaren zamana oynamaya başlayan Kayserispor’lu futbolcular ve Tolunay Kafkas’ın bu mantalite ile kulüplerini bir adım dahi öteye götüremeyeceği gerçeği. İkincisi ise Kuddusi Müftüoğlu. Maç boyunca iki takım için de lehte yada aleyhte absürt kararlar veren Müftüoğlu sanki ismi etrafında geçen yıldan bu yana dönen spekülasyonları haklı çıkarmak ister gibiydi. Bırakın faulleri, kartları Kuddusi Müftüoğlu 9,15’e baraj bile kuramıyor. Dikkatle izlenecek olursa Müftüoğlu’nun barajları ya 11 metreyi buluyor ya da 8 metrede kalıyor. Sizi bilmem ama bence Müftüoğlu Turkcell Süper Lig’de maç yönetebiliyorsa, “hakemliği bıraksın” denilen Bülent Demirlek Dünya Kupası finali yönetir.

Birden merak ettim, kural hatasından tekrarlanan Beşiktaş-Gençlerbirliği maçının hakemi kimdi? Ve o hakem FIFA listesine tekrar nasıl girdi?
 
Toplam blog
: 235
: 717
Kayıt tarihi
: 21.06.06
 
 

Yazar 1976 yılında İstanbul'da doğdu. Tüm eğitim ve öğretim hayatını burada tamamlayarak, 1999 yı..