Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Temmuz '16

 
Kategori
Kitap
 

Tanrıların arabaları

İnsanlık tarihiyle ilgili bildiklerinizi unutmaya hazır olun! 
 
Dünyaca müthiş bir üne sahip olmanın yanı sıra alanında kültleşen Tanrıların Arabaları, gezegenimizin, başka dünyalardan gelen yaratıklar tarafından ziyaret edildiğinin kanıtı olarak kabul ediliyor. Erich von Däniken tarihi kalıntıları, kayıp şehirleri, roket alanlarını inceliyor ve insanlık tarihine müdahalede bulunan dünya dışı varlıklara dair bilimsel kanıtları ortaya koyuyor. En inanılmazı da, Däniken'in teorisi, atalarımızın bizzat bu galaktik öncüler' olduğunu öne sürüyor ve bunu arkeolojik buluntularla kanıtlıyor... 

Okunası bir kitap. Daha iyi anlaşılması için yazarla yapılan bir söyleşiyi buraya aldım.

SORU- Yeraltı kentlerini kimler inşa etmiş olabilirler?

DANİKEN- Kesinlikle eminim, binlerce yıl önce eski çağlarda uçan makineler vardı. Bundan eminiz bazı eski metinler bu uçan makineleri açık bir şekilde tanımlıyorlar. Ayrıca, Etopya Kralları´nın kutsal kitabı "The Capate Nedist" da aynı şekilde referans veriyor. Öte yandan Tevrat´da Kral Süleyman bölümünde de uçan makineler tanımlanıyor. Bu uçan makineler, dünyadışı yapımı araçlar değiller, bunu karıştırmamak gerek. Söz konusu uçan makinelerin pilotları bizim gibi dünyalıydılar. Dünya dışından gelmediler. Ve hatta bu uçan makinelerin pilotlarının bazıları gangster, haydut, soyguncuydular ve bunlar zaman zaman Kapadokya´da da uçmuşlar ve insanlar onlardan korkmuşlar. İşte o zaman uçan makinelerin geldiklerini görünce, yeraltına inmişler.

SORU- Uçan kötüler veya düşmanlar mı vardı diyorsunuz?

DANİKEN- Evet, örneğin Vietnam Savaşı da böyle olmuştu. ABD Vietnamlılara karşı savaştı, Vietnamlılar ne yaptılar? Aynı şeyi... Kapadokya´da da böyle oldu. Vietnamlılar, Amerikalılardan korktukları için yeraltına girdiler.

SORU- Resmi görüş olan Hıristiyanların yeraltı kentlerini yaptıkları ve saklandıkları düşüncesine katılmıyor musunuz?

DANİKEN-Tabii ki değil, herkes biliyor ki tüm yeraltı kentlerinde Hıristiyanlardan kalma freskler ve kiliseler var. Ama bunlar sonradan yapılma, hiçbir şey Hıristiyanların yaptığını kanıtlamıyor.

SORU- Peki, siz Türkiye´de Hititlerle de ilgilendiniz, neden?

DANİKEN- En eski Hitit Kralları, ilk Hitit Kralı aynı zamanda tanrı olarak tanımlandılar. Tüm eski Hitit Krallarının isimlerinin anlamı tanrı demekti. Ve ben ilk Hititlerin düny adışı varlıklar tarafından eğitildiklerini veya etkilendiklerini düşünüyorum.

SORU -Hattuşaş Kaya Tapınağı, bu tür bir tapınak mı?

DANİKEN- Evet, bir tür kaya içine gömülmüş bir tapınak, burada önemli olan uzun kafalı din görevlileridir. Hatırlarsanız, Mısır firavunları da böyleydi, yani uzun kafalıydılar yani kafatasının deformasyonu söz konusu. Bu deformasyon dünya çapında bir fenomen, ne sadece burada ne de Mısır´da, dünyanın her yerinde Amerika´da, Güney Amerika´da görebilirsiniz. Ve işte buradaki de bu deformasyonun bir sembolü. Bana göre, cennetteki öğretmenler gibi görünmek, onlar gibi görünmek, onlara benzemek istiyorlardı yani dünya dışı varlıkların kopyasını çektiler. İşte semboller orada, aynı zamanda da uçan kanatlarında sembollerini görüyorsunuz. Uçan kanatların ortasında tekerleği de görüyorsunuz, yine Mısır´daki gibi...

SORU- Kristal Kafatası hakkında ne düşünüyorsunuz?

 DANİKEN- Bunu iyi biliyorum, sahibi Anna Hedges´i hala yaşıyor mu bilmiyorum ama tanıyorum. Bu kafatası onun evindeydi.

SORU- Biz bunu Londra´da bulduk.

 DANİKEN- Hayır, aynısı değil, sanmıyorum.

SORU- İki tane var zaten, değil mi?

 DANİKEN- Belki üç veya dört tane, ikisi Londra´da. British Museum’daki hiç zarar görmemiş ve saf kristal. Orta Amerika´da Lubaantum kentinde bulunmuş olan bu olmalı. Arada fark vardır, Anna Hedges´in ki iki parçadır yani çenesi ayrıdır, müzedeki ise tek parçadır. Ama asıl önemli olan kimin yaptığı, hangi aletleri hangi metotlarla kullandığıdır. Kristali eksenine doğru böylesine kesebilmek kimsenin harcı değil zira kristaller eksenlerine doğru hareket ederler ama bunlar hakkında hiçbir açıklamamız yok, neden yapıldığını bilmiyoruz.

SORU- Günümüzde, dünya dışı canlılarla ilişki kurduklarını ve onlardan mesajlar aldıklarını iddia eden topluluklar, gruplar ve insanlar var, siz ne düşünüyorsunuz?

 DANİKEN- Çok şüpheliyim, her şeyden önce inanmak zorundasınız ve ben inanmayı sevmiyorum, bilmek ve sonuç istiyorum. Bu tür "kanal" olduklarını iddia eden insanların bir kısmı "ben bu mesajı veriyorum" derken, bir ötekisi de "ben de şunu getirdim" diyor. Öylesine karşıt, zıt iddialar var ki, tüm kanalcıların iddiaları çelişki içinde. Eğer gerçekten dünya dışı bir zeka ile telepatik ilişki içindeyseler, isteyin bakalım Einstein´ınkine benzer bir formül versinler ve anlaşılsın. Ama hiçbir şey gelmiyor, ben bu "kanal" insanlara güvenmiyorum.

SORU- UFO´larla para psikolojik olaylar arasında herhangi bir ilişki var olabilir mi?

DANİKEN- Binlerce yıl önce dünya dışı canlılar kendi şekillerine göre bizleri yarattılar. Bizler bu dünyanın canlılarıyız, maymunlar gibi değiliz, onlardan farklıyız çünkü akıllıyız. Maymunlar hala aptal, bu aileden sadece bizim zekamız var. Tüm eski kutsal kitaplar der ki; "Tanrılar, İnsanoğlunu kendi şekillerinde yarattılar.." Binlerce yıl önce bir uzay aracı dünyaya rastlantı olarak değil, kasıtlı olarak geldi. Gezegenimizin ne sıcak, ne de soğuk olmadığını biliyorlardı. atalarımızdan birisini örnek olarak yanlarına aldılar, örneğin bir Neandertal´i. Hücredeki DNA´yı değiştirdiler ve gelişmesini sağladılar ve sonra aynı türün dişisi ile döllenmesini sağladılar. Böylece evrim başladı, işte Darwin burada haklı ama suni döllenme nedeniyle farklı bir zeka ve bilgiye sahip olundu.

 Eğer yeni bir nesil istiyorsanız, en az iki kişiye yani bir kadın ve bir erkeğe ihtiyaç duyarsınız. Artık Adem ve Havva hikayesi sona eriyor, eğer tanrılar kendi şekillerine veya zekalarına göre İnsanoğlunu yarattılarsa, bizim para psikolojik fenomenlere yani telepati, duru göre, telekinezi gibi yetilere sahip olmamız gerekiyor. Zira bizim atalarımız bu yetilere sahiptiler, kendim için konuşursam ben de telepatik güce sahibim ama ancak sevdiğim insanlarla gerçekleştirebilirim. Ama telepatide kelime veya cümle düşünemezsiniz ancak resimler kullanabilir veya yollayabilirsiniz, susarsanız su resmi düşünmeniz örneğinde olduğu gibi. Eskiler bunu biliyor ve kullanıyorlardı.

John Mack

SORU- Biraz da dünya daşı canlılar tarafından kaçırıldıklarını iddia eden insanlara yönelelim. Kaçırılma olaylarına veya iddialarına ne diyorsunuz?

 DANİKEN- Kuşkularım var, on yıl önce bazı kadınlar bana gelip kaçırıldıklarını ve yapay olarak döllendirildiklerini anlattılar, hatta deli olduklarını bile düşündüm. Erkekler de gelmeye başlayınca durakladım, çok güzel kadınların hologramları onlara gösterilmiş, spermleri alınmıştı. Hepimizin seksüel fantezileri vardır, böyle düşünüyordum. Ancak, Pulitzer ödüllü saygın bir kişi olan Harward Üniversitesi´nden John Mack 450 sayfalık bir kitap yazınca düşünmeye başladım. Mack kitabın başında kitabına istek dışı başladığını yazıyordu, bir kadın arkadaşının UFO´lar tarafından kaçırıldıktan sonra gelip ondan yardım istemişti. Önce kuşkulanan Mack, sonra kadının zengin olması ve çok normal görünmesinden etkilenerek bir araştırmayı başlatmış ve benzer 48 olay daha bulmuş. 48 olayın kahramanlarının tümüne psikiyatrik, psikolojik testler uygulamış ve hatta tomografilerini çektirtmiş, 28 olayda yapay döllenme belirlemiş, iki erkek ve bir kadının cinsel organlarında fiber gibi mikro parçalar bulmuş. Yapılan deneylerde parçaların dünyasal elementlerden oluştuğu anlaşılmış. Ben Mack´i yakından tanıyorum, ne yaptınız diye sorduğumda tutarlı cevaplar aldım. Bizler kuşlara, balıklara, ayılara halkalar, metal plakalar takıyoruz, diğer kuşlar, balıklar bunları görüp hatta kokluyorlar ama bir şey anlamıyorlar. Biz de aynı konumdayız. John Mack´a inanıyorum ancak bu konuda çok az gerçek var, çoğu fantezi ama gerçek olaylar var. Şu anda birileri bizi gözlüyorlar. Mack´ın kitabında bu kişilerle yapılan söyleşiler de var, yazar "neden?" diye soruyor. "Neden bu kişiler?" cevap genelde aynı, dünyamız büyük bir felaketle karşı karşıya kalacak ama bu felaket çevresel değil, astronomik olabilir. Galiba dünya dışı canlılar, dişilerden bebekler alarak kendi genleriyle genetik bir karışım yaratmakla meşguller ve bu felaketten sonra yeni bir nesil yaşamaya devam edecek. Ama ben bu korkunç senaryoyu sevmiyorum.

SORU- Tarihin kendisini tekrar ettiğini söyleyebilir miyiz?

DANİKEN- Kesinlikle, her zaman.

SORU- Bazı kaçırılma olaylarında fiziksel izler var, bazıları ise ruhsal olarak kaçırıldıkları iddiasındalar ve hatta bazıları ölüm ötesi deneylerine çok benziyorlar?

DANİKEN- Bunun için bir açıklamam yok. Bunu yapanların bizim anlamadığımız bir teknolojileri olması gerekiyor. Bir başka boyut, bilmediğimiz bir fizik, bizler anlamıyoruz. Düşünün 30 yıl öncesini, örneğin bir meleğin hologramını düşünün, büyükbabanız hareket eden, renkli ve konuşan bu resmin gerçek olduğuna inanır, tanrıdan bir elçi geldiğini sanırdı. Ama bu sadece teknolojik bir gerçek yani hologram ve onlar da bizim anlamadığımız bir tekniği kullanıyorlar.

SORU- Sizden önce bu yaklaşımlarda bulunan Bergier, Charroux, Pauwels gibileri vardı, ilginiz ne düzeyde?

DANİKEN- Bergier, uzun zaman önce öldü, Pauwels yaşıyor ve Figaro magazinin başı, hepimiz zaman zaman Ancient Astronaut Society´de (Antik Astronotlar Derneği) buluşuyor, konuşuyoruz.

SORU- Yönetmen Spielberg, Roswell olayını konu alan bir film yapmayı düşünüyormuş ve filmdeki otopsi olayının yayınlanan değil gerçek olanını kullanacakmış, olabilir mi?

DANİKEN- Duydum ama yapacağından emin değilim. Spielberg çok zeki bir insan ama bir Musevi. Dini kesimlerin onun böyle bir şey yapmasına izin vereceklerinden kuşkuluyum.

SORU- Ama, "Schindler´in Listesi"inde belgesel görüntüler vardı?

DANİKEN- Evet, ama bu farklı, bunlar dünya dışı canlıların belgeseli olacaktır.

SORU - ABD´de UFO´ların üssü olarak varsayılan ve yeri çok gizli tutulan bir 51. Bölge iddiası var, biliyor musunuz?

 DANİKEN- Fazla bir şey bilmiyorum, görmedim, ama yıllar önce Colorado Springs Uzay Merkezi´nde bulundum. Oradan yakın uzayı ve dünyayı gözlüyorlardı. Tüm uydulardan bilgi geliyordu, uydu hangi ulustan olursa olsun bilgi alabiliyorlardı. Çok etkileyici bir yerdi, görevlilere UFO´lara rastladınız mı diye sordum. Evet, dediler, hem de birçok kez. Dünya dışı mı yoksa dünyalı mı, dedim, dünyadan yollanan herhangi bir cisme UFO demiyorlardı çünkü ne olduklarını biliyorlardı. Eğer dışardan geliyorlarsa UFO diyorlardı, anlayamadıklarını söylediler, özellikle de çılgın manevralarını ve aniden yok olmalarını anlayamıyorlardı.

SORU- Geçen yıllarda, Britanya UFO Araştırma Birliği Genel Sekreteri John Spencer ile bir söyleşi yapmıştık, Spencer, Pentagon´da bir dünya dışı canlının bulunduğunu ve bu konuda Beyaz Saray´ın bir açıklama yapacağını söylüyordu, sizce bu mümkün olabilir mi?

 DANİKEN- Hiçbirine inanmıyorum, hiçbir zaman doğruları söylemiyorlar. Halktan korkuyorlar, dinsel ve bilimsel şok onları korkutuyor.

SORU- Bir de dünya dışı teknolojik yardım iddiaları var, örneğin kanatsız ve radarda görülmeyen NASA´nın son çalışması X-36´nın bu tür bir yardımla yapıldığı söyleniyor?

DANİKEN- Bu grubu ve çalışanları tanıyorum, böyle bir kanıt yok.

SORU- Dünya dışı canlıların Amerikalılar ve Ruslara yardım ettikleri iddiaları aynı çizgide eğer doğruysa acaba neden Avrupalılara veya diğer ülkelere yardım etmiyorlar?

DANİKEN- Gerçekten bilmiyorum ama bu çok komik. Amerikalılara yardım ettiklerini sanmıyorum, belki Amerikalılar gerçekten bir UFO düşürmüş olabilirler. Belki de Türk Hava Kuvvetleri bir UFO düşürmediği için böyledir. Amerikalılar, böyle bir olayı yaşadıkları için dünya dışı canlılarla bir araya gelmiş olabilirler. Bu tür iddiaların gerçekliğini bilmiyorum.

SORU- Uzun yıllardır, tüm dünyada pek çok yere gittiniz, sizce hangi ülkeler veya coğrafik bölgelerde dünya dışı ziyaretler veya kaçırılmalar geçmişte veya günümüzde daha yoğun?

 DANİKEN- Kaçırılmalar ABD´de daha yoğun, ancak eski zaman ilişkilerinin daha çok eski Peru ve Orta Amerika´da yaşandığını sanıyorum. Bu arada ilk kez bir açıklamada bulunmak istiyorum. Peru´daki ünlü Nazca Düzlüğü ile yeni bir araştırmam var. Uçaktan yeni fotoğraflar çekildi, daha hiç kimse görmedi, dağın tepesinde pistler var, bilinen Nazca düzlüğüden 40 km daha yukarda. Bu çalışmada Nazca yaylası merkez alınarak uçakla konsantre daireler çizildi, beşer km´lik gittikçe genişleyen daireler böylece tüm Nazca´nın kuşbakışı resmi ele geçirildi ve hiç keşfedilmemiş yerler görüldü. Dağı bile düzlemişler, 280 metrelik bir figür var, üç ay önce belirlendi, merdiven gibi yükseltiler var, 23 km uzunluğunda çizgiler var. İlk kez bir şey dikkatimizi çekti, yerdeki çizgilerin eskileri ve yenileri var yani eski bir pistin üstüne yenisi yapılmış. Eskisi belki 3000 yıllıktı onların altında geometrik bulmaca gibi şekiller vardı. Bu yenilerde tam tersi, şekiller üstte bu sefer. Ama bu garip pistte birer metrelik çukurlar dolu. Neden olduğu bilinmiyor zaten Nazca´nın sırrı hiçbir zaman çözülmedi. Bilimin tüm yaklaşımları çöplük, bu resimleri bile göremiyorlar, tüm bildikleri Nazca düzlüğündeki kuş, maymun gibi resimleri göstermek ve onları eski seramik vazo resimleriyle karşılaştırmak. Bu çok aptalca, neden bu kadar kocaman resimler için uğraşılsın ki? Bir şey daha var, Nazca Düzlüğü´nde dolaşan bir sürü insan arabalarıyla, motosikletleriyle pek çok yeri harap ettiler. Yedi yıldan bu yana Peru Hükümeti bölgeyi yasak ilan etti, şimdi düzlüğe gidebilmek için bir milyor ABD $´ı ödemek zorundasınız. Ayrıca 5 yıl hapis cezası da var, ancak havadan on metre kadar yakına alçalabilirsiniz ama yayan gitmek mümkün değil. Bu alana gidip örnekler alamıyoruz. Yakında Amerikan ABC Tv´si ile Nazca´ya gidip, helikopterle bu görüntüleri alacağız. Bu yeni bir tv dizisinin çalışması.

SORU- Nemrut Dağı için ne düşünüyorsunuz?

DANİKEN- İki, üç kez gittim ama dağın içinde ne olduğunu bilmiyorum. Siz bilmelisiniz, neler olduğunu araştırmalısınız. Belki de tanrılarla ilgili bazı yazılar vardır.

SORU- Dünya dışı canlıları araştırmaya başlamadan evvel ne yapıyordunuz?

DANİKEN- Yaşamımı sürdürmek için para kazanmaya çalışıyordum. Altı yıl paralı bir Latin-Yunan okulunda okudum, ailem İsviçre´de otelcilik yapıyordu, okuldan sonra otelcilik okullarına gittim, 1966´da "Tanrıların Arabaları" nı yazdığımda otelcilik okulunun birinci sınıfındaydım.

SORU- Sizin gibi İsviçreli olan ve uzaylılarla ilişkisi olduğunu iddia eden ve sayısız fotoğraf ve film çeken Billy Meier hakkında fikriniz ne?

 DANİKEN- Biliyorum, o bir geri zekalıdır. Meier bir yalancıdır, dinsel içerikli bir uzaylı mezhebi kurarak çok para kazandı, hepsi bu. Ben tutucu olmak istemiyorum ama bunlar benim fikir ve düşüncelerim. Tarih doğruyu gösterebilir, insanların daima dünya dışı yaşam olasılığını düşünmesini istedim ama asla fikirlerimin tutucu, kesin ve dinsel olmasını istemiyorum.

Erich Von Daniken işi gerçek bir fenomendir, neden benim fikirlerim bu kadar popüler oldu? Çünkü insanlar buna inanmaya hazırdılar, Hindistan´daki konuşmalarıma inanamayacağınız kadar çok öğrenci katıldı. Profesöre, neden bu konuyla bu kadar ilgililer, diye sorduğumda, bana onların hissettiklerini ve düşündüklerini anlattığımı söyledi.

Daniken´le yaptığımız söyleşiyi açıkçası bitiremedik, daha konuşacak ve konuşulan bir çok konu var. Ama Daniken hızını aldı gitti, biraz da onu hayret ve hayranlıkla izledik, bir gün içinde onlarca söyleşi yaptı, imza günlerinde konuştu durdu. Aynı fikirleri, aynı dikkatle bıkmadan usanmadan anlatıyordu. Kısacası Erich Von Daniken, çizgi dışı bir adam. 

 
Toplam blog
: 235
: 350
Kayıt tarihi
: 14.09.10
 
 

1973 Karabük doğumluyum. Üniversite uluslararası İlişkiler mezunuyum. Arkeoloji ve okültizm ilgi al..