Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Ağustos '14

 
Kategori
Tarih
 

Tarih sayfasından silinmek istenen kadın firavun: Hatçepsut

Tarih sayfasından silinmek istenen kadın firavun: Hatçepsut
 

Hatşepsut (Hatçepsut, Hatshepsut, Maatkare, Maat-ka-Ra)

 

Hatçepsut; son derece ilginç ve seçkin bir kadın profili.

Mısır tarihinin tek kadın firavunu olmaktan öte, 22 yıl süren firavunluk dönemi çok başarılı geçmiş, Mısır’ı baştanbaşa imar etmiş fakat ölümünün hemen ardından özenle tarih sayfasından silinmek istenmiştir.

Bunun tek nedeni kadın olmasıdır. Ta ki DNA testi ile kanıtlanana kadar da bu inkar devam etmiştir.

Ama gerçeğe ulaşmanın tek yolunun tarih olmadığının da bir kanıtıdır aynı zamanda HATÇEPSUT.

Ondan bahsetmek istememin ilk nedeni, silinmek istenen izlerinin günümüzde daha çok insana ulaşması isteği.

Daha da önemlisi, ona ait tapınağın, antik dünyanın bitkiler kullanılarak doğal tedavilerinin ve güzellik kürlerinin yapıldığı ilk yer olması ile ilgilidir.

İşte onun ilginç yaşam öyküsü.

……………………………………

 

Hatçepsut Mısır tarihinde önemli yere sahip bir hükümdar...

Prenses Hatşepsut, Mısır tarihinin ilk kadın firavunudur. İlk kadın firavun olmanın dışında farklı özellikleri bulunan Hatşepsut, o dönemdeki en büyük ticaret yolunun girişimcisidir ve kendisi ölümünden yüzlerce yıl sonra kadın olarak açıklanan bir firavundur.

Buna rağmen yeterince tanınmamasının nedeni, kendisinden sonra gelenlerin bağnazlığı yüzünden isminin ve figürlerinin tarih kayıtlarından silinmiş olmasıdır.

Hatşepsut veya Hatçepsut, eski Mısır'da 18. Hanedan döneminde hüküm sürmüştür.

Annesi Ahmose, babası I. Tutmosis'dir. İktidarda bulunduğu zaman dilimi konusunda çeşitli görüşler vardır. Bunlara göre: En erken M.Ö. 1503 yılında iktidara gelmiş ve en geç M.Ö. 1445'te iktidarı sona ermiştir.

Hatçepsut, bir karmaşa döneminde Mısır tahtına çıkmıştır.

Babası I. Tutmosis cesur bir kumandandı. Hiçbir firavunun gidemediği yerlere kadar gitmişti. 5 çocuğu olmuştu ancak sadece Hatçepsut yaşayabildi. Firavun seçmek zor işti ve erkek çocuğu yoktu. İkinci derece eşlerin çocukları da Firavun olabiliyordu.

Antik Mısırda kardeş evliliği yadırganmıyor, bu evliliklerde haneden kanının bozulmaması amacı güdülüyordu.

Hatçepsut da bu gelenek doğrultusunda, Kralın ikinci eşinden olan (yarısoylu) II.Tutmosis ile evlendirildi.

Evlendiklerinde Hatçepsut 12, Tatmosis ise 20 yaşındaydı. Önce Nefruri diye bir kızları oldu.

Evli oldukları dönemde kocası Aset adlı ikinci bir eş almıştır. İkinci eşle aynı zamanda çocuğu olan Hatçepsut ikinci kız çocuğunu, Aset ise ilk oğlan çocuğunu dünyaya getirmiştir.

Hatçepsut, Aser'in çocuğunu kendi çocuğu gibi sevniştir.

Hatçepsut 32 yaşındayken, II. Tutmosis 40 yaşında öldü. Zayıf biriydi ve savaşlara bile gitmemişti.

II. Tutmosis'in ölümünden sonra Hatçepsut erkek evladı olmadığı için tahtı üvey oğlu III. Tutmosis'e kaptırmamak adına, dönemin başrahibi ile bir anlaşma yapmıştır.

Eşi II. Tutmosis’den sonra, tahta çıkması gereken III. Tutmosis'in yaşının küçük olduğu gerekçesi ile Hatçepsut kral naibi olarak kendini firavun ilan etti. Erkek kıyafetleri giyip, yüzüne takma sakal taktı. Antik Mısır tarihinde naip ilan edilen ilk kadındır.

Hatşepsut, genç bir kadın olarak, tahta geçmiş ve güçlü kişiliği sayesinde, erkek hegemonyasına karşı tam 22 yıl tahta kalabilmeyi başarmış ilk kadın firavundur.

Örnek itibari ile Mısır tarihinde başka kadın firavun var mıdır bilmiyoruz ama yaşamı ve yaşadıkları itibari ile Hatçepsut ilk kadın firavun olarak tarihteki yerini almıştır.

Hatçepsut, aynı zamanda Antik Mısır tarihinde ilk naip ilan edilen kadındır.

Kendisinden daha ünlü Nefertiti ve Kleopatra gibi kadın hükümdarlardan, çok daha güçlü bir liderdi.

İmar çalışmalarına büyük önem veren kadın firavunun zaman zaman erkek giysileriyle ve takma sakalla halk arasında dolaştığı da rivayet ediliyor.

Tarih kayıtlarında, Hatçepsut'un 22 yıl süren iktidarından sonra yerine III. Tutmosis'in geçtiği bilgisi yer alıyor.

Hüküm sürdüğü yıllarda halkı tarafından sevilmiştir, güçlü bir kadındır.

Üvey oğlu III. Tutmosis onun Firavunluğu döneminde ordunun başında savaşmayı tercih etmiştir.. Aralarında taht kavgası olmamasına rağmen, Hatçepsut öldükten sonra yerine gecen III. Tutmosis, 20 yıl hükümdarlığının sonunda, yazıtlardaki Hatçepsut figürlerini sildirmiştir.

Sebep olarak da bir kadının firavun olmasının geleneklere uymaması ve bunun tarihe geçmesini engellemek olduğu düşünülmektedir.

Ama Hatçepsut yaptırdığı yazıtlarda kendisinin bu yazıtları yaptırarak gösterişe meraklı olduğunun sanılmamasını, babasının kızı olduğunu tarihe yazdırmıştır.

Soylu aileden olmayan ve iyi bir mimar olan Senmut'la, duygusal bir yakınlık yaşadığı da rivayet edilmektedir.

Mısır tarihi, hanedanlık hikâyeleri ve bu hikâyelerin içinde kirli oyunlar, entrikalar, komplolar, iki yüzlülükler, arkadan vurmalar, kudret, güç, isyanlar, aşklar, tutkular ve intikamlarla doludur.

Bunlara Hatçepsut döneminde de rastlanıyor.

Çünkü iktidarda olması gereken, fakat yaşı itibari ile hükümdar olamayan III.Tutmosis çeşitli entrikalara başvurmuş ve oldukça ciddi sayılabilecek bir taraftar topluluğu ile bazı isyanların çıkmasında rol oynamıştır.

İyi eğitim almış, güçlü, zeki, duygusal bir yönetici ve hükümdar olarak tanınmış olan Hatçepsut, hanedanlığı boyunca akılcı ve barışçı bir yönetim sergilemesine rağmen, sırf bu isyanları bastırmak için ordusunun başında seferlere çıkmıştır.

Somali ve Cibuti seferlerinde büyük başarı elde etmiştir.

Uzun süren hâkimiyet yılları boyunca barışçı bir politika izleyen Hatçepsut, yalnızca isyan bastırmak için sefere çıkmıştır.

Mısırlı tarihçiler tarafından hep erkek olarak belirtilen Hatçepsut’un kadın olduğu, yüzlerce yıl sonra DNA testi ile ortaya çıkarılmış ve kadın firavun olarak, tarihe geçmiştir.

Sakallı heykelleri bulunmasının sebebi, o dönemdeki firavunların takma sakal takma geleneğidir.

Genç yaşında üvey kardeşi II. Tutmosis ile evlenen prenses, diğer üvey kardeşlerinin komplolarına rağmen inanılmaz derecede güçlü kişiliğiyle hanedanlığı yönetmiştir.

Ölümü için bile kardeşleri tarafından zehirlendiği rivayet edilse de, açıklanan ölüm şekli kemik kanseridir.

Kendi adına inşa ettirdiği muhteşem tapınağı ve gücünü simgelemek için yaptırdığı ‘sakallı heykeli'yle ünlüdür.

Hatçepsut'un, yaklaşık 22 yıl süren iktidarı sonrasında yerine III. Tutmosis geçmiştir,

Hatçepsut'un hayatı çok enteresandır. Savaşlarla, şöhretle ve aşkla geçen büyüleyici bir yaşam ve entrikalarla örülü olağanüstü bir kaderdir.

Erkek bir firavun kadar Mısır'da hüküm sürecek kadın, diğer firavunlar gibi krallar vadisinde mumyalanarak ebedî hayata gönderilmiştir.

Hatçepsut için, saray duvarına şunlar yazılmıştır;

“Hatçepsut iki cinsin çıkarlarını birleştirdi. Herkes onun önünde eğilmeli”

Hatçepsut, kelime anlamı olarak soylu kadınların öncüsü demekti.

 

HATÇEPSUT'’UN TAPINAĞI

 

Haçepsut tapınağı, Mısır’da, Deyr ül -Bahride, krallar vadisinin Nil nehrine bakan yamacındadır.

Kraliçe Haçepsut adına yapılan tapınak, yamaçta sütunlara oturan teraslar halinde yükselmektedir.

En üst terasta asıl tapınak ve onun arkasında kayalara oyulmuş birçok tapınma yeri vardı.

Yapı, mimarisinin yanında, teras duvarlarındaki alçak kabartmalarla da dikkati çeker, ince işçilikli kabartmalarda Haçepsut’un yaşamına ve yönetimine ilişkin sahneler ve başka ülkelere (Punt ülkesi) yapılan ticaret seferleri betimlenmiştir.

Bütün seferlerden ve dünyanın dört bir yanından, buraya çiçekler ve ağaçlar getirtilmiş ve bunlardan şifa amaçlı yararlanmak yoluna gidilmiştir.

Bu tedavilerin yalnızca kadınlara yönelik olduğuna dair de bazı rivayetler vardır.

Bu da Haçepsut’un ince ruhuna işaret etmektedir.

………………………………….

Hatçepsut Pant’a bir ticari seferi yapmıştır. 15 büyük gemi Kızıl Denizde 380 km. yol almıştır.

Tapınağının duvarlarında bu sefer harfi harfine kayıtlıdır.

Afrika’daki kabile yaşamı ilk defa görülmüş veya dile getirilmiştir.

Hatçepsut’un Mısır’ı bu işin üstesinden gelmiş ve başarı kazanmıştır.

Ancak zengin bir ülke böylesine uzun ve zor bir seferi yapabilirdi.

Haznedar Ti, Nubialılarla savaşta Hatçepsut’ın da bulunduğunu yazmış. Onun orduyla beraberken çok aktif ve idealist bir kadın olduğunu anlatmıştır.

Vadidedki en derininde ki mezar, Hatçepsut’inkidir.

Hatçepsut’ın mezarına ulaşmak çok zor olmuştur. Duvarı kaliteli olmayıpi mermer ya da granit değil kireçtaşı kullanılmıştır.

Hatçhepsut’ın mezarında Senmut’ı aramışlar, ancak bulamamışlardır.

Mezardaki İki mumyadan birisi Hatçepsut, diğerii ise babasına aitti.

Mezar odasında, kırmızı quartzdan iki de sandık bulunmuş, herhangibir hazineye rastlanmamıştır.

 

………………………………….

 

HATÇEPSUT ADI NEDEN TARİHTEN SİLİNMEK İSTENDİ?

 

Hatçepsut’un ölümünden sonra, III. Tutmosis sonunda firavun ollmuştur.

Yeni Firavun, başarılı bir savaş adamıydı. Hatçepsut’un hükümdarlığı sırasında, 17 seferin başında da hep o vardı.

Bu açıdan Hatçepsut’la çok iyi anlaştılar. Onlar bir çok resimde ortak yöneticiler olarak resmedilmiştiler, ta ki Hatçepsut’ın Kırmızı Tapınağı parçalanana kadar.

Sonrasında aniden alınan bir kararla, Hatçepsut’ın tüm tapınaklardaki adı silinmiş ve çevresindeki erkeklerin adları yazılmıştır.

Buna neden gerek duyuldu sorusunun olası cevabı;

Bir kadının Firavun olabileceğini hele de bu kadar başarı kazanıp halk tarafından çok sevilmesini kabullenemediler.

Tarih yeniden yazıldı ve bu yeni tarihe göre Hatçepsut hiç varolmadı.

 

AMA UNUTTUKLARI BİR ŞEY VARDI. TARİH GERÇEĞİ BULMANIN TEK YOLU DEĞİLDİ.

 

Hatçepsut’un 22 yıllık hükümdarlığı, kendisinin yetiştirdiği erkekler tarafından hasıraltı edilmiştir.

3.Tutmosis 20 yıllık krallığında neden Hatçepsut’ın izlerini silmeye çalıştı?

Çünkü o bir kadındı evet, ama tek neden bu değildi.

EN GÜZEL TAPINAK HATÇEPSUT’IN TAPINAĞIDIR. BU GÖZKAMAŞTIRAN VE YAPILDIĞI DÖNEMDE RENGİ KIRMIZI OLAN TAPINAK SONRAKİ FİRAVUNU ÇOK RAHATSIZ ETTİ.

Bütün Mısır eserleri içinde en çok gezilenlerden biri olan bu tapınak, sadece gücü değil, aynı zamanda inceliği, estetiği ve şifa dağıtmaya yönelik misyonuyla da, diğer tapınaklardan çok farklı bir yerdedir.

Ne gariptir ki, onu tarih sayfasından silmek isteyenler bugün hiç hatırlanmazken o, günümüzde çok önem kazanan bitkiler yardımla yapılan doğal tedavilerin öncüsü misyonuyla da yeniden hatırlanıyor.

Hak yerini daima buluyor özetle.Bazen tarihin değil biyokimyasal testlerin eliyle.

Saygılarımla.

 

Prof. Dr. Nazan Apaydın Demir

12.08.2014

Muğla

 

 

 
Toplam blog
: 130
: 1375
Kayıt tarihi
: 08.04.14
 
 

Muğla Üniversitesinde Prof. Dr. olarak çalışmaktayım. Kozmetik Ürünler Uygulama ve Araştırma Merkez..