Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Temmuz '09

 
Kategori
Tarım / Hayvancılık
 

Tarım politikaları ve Türkiye

Tarım politikaları ve Türkiye
 

Tarım ve sanayi toplumu olmanın iç içe geçtiği evrelerde bilgi toplumunun eşiğinde yaşıyoruz. Gıda güvenliğinin önemi, çevre koruma ve su kaynaklarının tasarrufuna koşut olarak beslenme garantisi stratejik önemde. Peki biz neredeyiz?

Alt sektör bazında hayvancılığımızı gömeli çok oldu. GAP gibi bir yatırımı bölgeler arası gelişme denkleminden adeta düşürdük. Kooperatif katkısı savsaklandı. Mülkiyetin el değiştirmesine koşut olarak topraktan sürgün veren nüfusu endüstrimiz ememedi. Toprak reformunu çoktan unuttuk. İşsizlik tarımın da katkısıyla %20’lere dayandı. Yeniden göçer olduk.

“Kalkınmayı köyden başlatacağız” lafzı mısralarda kaldı. Üreticiye teknik destek yerine “üretme otur küpünü doldur” misali Doğrudan Destek politikasıyla, gerçekte, toprağı da tarımı da erozyona uğrattık. İhtisas bankalarını çiftçiye çok görürken soyuldu yirmiye yakın bankamız. Neredeyse üretici kesimlere tahvil edeceklerdi, beceriksizliklerinin krizlerini…

Türkiye, en temel üretim deseninde ithalatçı hale getirildi. Neden? Pirinç, mısır, yağlı tohumları satmak varken, sanki onun yerine ağır sanayi, patentli teknoloji ürünleri ihracatının ikamesiyle ödemeler dengesine katkı yapıyoruz da, tarımdan ondan mı vazgeçtik! Kaldı ki, tarımın ekonominin istikrarı ve dengeli kalkınma açısından önemi bilimseldir. Değişmezdir. Biz ise genetiği değiştirilmiş tohumların tasallutu altında, el yordamıyla, harakiri yapar hale geldik.

Zenginin de fakirin de yediği bir ekmek. O ekmeği hilesiz üretmek gerek. Sosyal değirmenler de adeta hile döner oldu. Siyasetin çarkları, üretici ezilirken ve tüketici ütülürken, adeta bir birini yiyor, geleceğimizi öğütüyor.

Hükümet yakınlarda tarım kararlarını açıklayacakmış… Ülkeyi 30 havzaya bölüp, havza bazında plana dayalı üretim öngörülecekmiş. Buraya kadar tamam… Ancak aynı habere göre, buğday, mısır ve zeytinyağına daha az destek düşünülüyormuş. Oysa bu ürünler, en az ayçiçeği türevleri ve pamuk kadar önemli. O enfes zeytinyağlarımızdan birini, Balkanlara satmak istedik, Yunan rekabetini aşmakta bin güçlükle karşılaştık. Avrupa vergisiyle, Atlantik kotasıyla zaten sınırlamış bizi…

Yeni teşvik sisteminde ihracat potansiyeli olan diğer sebze ve meyve kalemleri ile deniz ürünleri de imal edilmemek gerekir. Dört tarafı denizlerle çevrili bir ülkede, iç suları bu kadar zengin bir yurtta çocuklarımızın ve bebeklerimizin deniz ürünlerine doyması ve bu ürünlere dış pazarlar bulunması yaşamsal önemde bir konudur.

Devlet, üretici, tüccar, tüketici ile iç pazarı doyuran, dış satım olanaklarını artıran çabayı el birliğiyle gösterelim. O arada, pazara inen ürünün seksen aracıdan geçerek ve tarladan 1 liraya söküm verip, sofraya 10 liraya indiği koşullar aşılmalıdır.

Tarımda, çiftçinin bankası, sigortası ile desteklenmesi, arazi toplulaştırma çalışmaları, ürün deseni planlaması, sulama koşullarının iyileştirilmesi, kooperatifleşme, ziraat mühendisi ve teknisyenlerden azami yararlanılması, kamudan başlayan toprak reformu, makine, araç ekipman desteği, girdilerin sübvanse edilmesi, mazot ve ilaç, gübrenin uygun koşullarda temini gibi olgular çok önemlidir.

Tarım, Türkiye için Aşil’in topuğundan daha değerlidir ve kuşkusuz, Türkiye çiftçisi de en az başka ülkelerin üreticileri kadar desteklenmeye layıktır.

 
Toplam blog
: 374
: 491
Kayıt tarihi
: 16.08.06
 
 

Merhaba! Toplumsal, siyasal, ekonomik ve kültürel olgularla ulusal ve evrensel düzlemde ilgilenme..