Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Mart '09

 
Kategori
Blog
 

Tartışmak "hırlaşmaksa", tartışılmışı yeniden tartışmak nedir?

Tartışmak "hırlaşmaksa", tartışılmışı yeniden tartışmak nedir?
 

Hırlamıyor, tartışıyor.


Sevgili Ruksan İldan; 200. blogu için yayıma verdiği yazısında, site içinde yaşanan tartışmaları şöyle değerlendirmiş:

“Geçtiğimiz ay; bazı arkadaşların HIRLAMASI yüzünden blogda çok çetin bir süreç geçti. Tamamen kişisel çatışmaya dönüşen bu satırların sahipleriyle hoş olmayan bu durumu paylaştığımız halde, kendileri bu duruma tamamen ilgisizlerdi. Dediğim dedik, öttürdüğüm düdük misali.” http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=166673

Sevgili İldan’ın deyimiyle “HIRLAŞAN” taraflardan biri olduğumdan, ister istemez ilgimi çekti bu yazı tabii. Şimdi kendisine tutup da “İnsanlar hırlaşmaz, tartışır; hırlamak “KÖPEKLERE mahsustur; kantarın topuzunu kaçırmışsınız Ruksan Hanım.”diye “boş” nutuklar çekecek değilim! Tüm samimiyetimle söyleyeyim ki, kendisine kızgın veya dargın da değilim. Nedenine gelince… Ruksan Hanımın geçerli bir “mazereti” var, zira “hakaret” ettiğinin farkında bile değil!

Ruksan Hanım farkında değil de, bu “hakaret” içerikli yazıya “kutlama” yorumları gönderen üye arkadaşlar pek mi farkında? Farkında olup fırsatı değerlendirenler de var tabii. Yazı yazmanın, yazıya gelen yorumları kontrol süzgecinden geçirerek yayımlamanın bir sorumluluğu var da, imza yerine geçen yorumlar yazmanın hiç mi sorumluluğu yok? O "hırlama" sözcüğünü gördükleri halde görmemezlikten gelen bazı yorumcular neyi alkışlıyorlar?

Ah ama ne var ki Ruksan Hanımın “hırlaşma” diye nitelendirdiği o tartışmalar da, “ köle” betimlemesinin kullanıldığı bir yazı ve bu söz konusu yazının altında bulunan bazı uygunsuz yorumlar nedeniyle çıkmıştı zaten.

Hakaret; göreceli bir kavram, kişilerin naturasıyla, izanıyla, algılamasıyla değişkenlik gösterebiliyor. Ben şimdi tutup da bu yazının altında “kutlama” yorumu bulunan sevgili Ahmet Balcı’ya “ Ahşapçı Dede, kiminle ‘hırlaştın da’ bir senede 3 defa bu siteyi terk ettin?” diye sorabilir miyim? Ne kadar ayıp! Hem sonra beni alakadar eder mi?

Tartışmalara ve tartışanlara gelince… Ateş düştüğü yeri yakar. Kişisel veya değil, tartışanların sorunudur! İsteyen müdahil olur ve oldular da zaten. Şöyle veya böyle, taraflar eteklerindeki taşları döktüler, varsa eğer bundan sonra da dökebilirler.

Tartışmalara müdahalede bulunacak yegâne mercii Milliyet Blog İdaresidir ve mevcut tartışmalar da idare tarafından dikkatle takip edilmektedir. Köle tartışmasıyla ilgili 3’ü Başak Hanım’a ait olmak üzere toplam 7 mail aldım idareden. Bunların tümü de “teknik ayrıntılarla” ilgili “bilgilendirme” mailleriydi. Katıldıklarım da oldu, itiraz ettiklerim de. Ama kimse de bana “Niye tartışıyorsun?” demedi, “kartlar” havada uçuşmadı veya bir “kısıtlama” söz konusu olmadı.

Vakti zamanında haddimizi aşarak, “imlâ” kurallarıyla ilgili sayısız yazı verdik yayıma. Aldığımız yegâne yanıt; “Aaa! Kime ne ayol, sayfa benim değil mi, dilediğimce yazarım.” oldu. Haklıydılar tabii. MB idaresi varken bize laf düşmezdi. Biz de sesimizi kesip oturduk!

Eh, bu durumda tartışmalardan “rahatsız” olanların yapacakları yegâne iş, tartışma içerikli yazılardan mümkün mertebe uzak durmaktır herhalde. Uygunsuz olan tartışmak değil, bu tartışmalardan “nemalanmak” amacıyla yazılar yazmaktır sanırım. Sitede “zaptiye” kuvveti istemek, tartışanların yazılarının (bir tıkla) “vetolanmasını” ve hatta “üyeliklerinin silinmesini” talep etmek kimsenin haddi olmasa gerek! Demokratik bir çatı altındayken“faşizan” taleplerde bulunan bazı arkadaşların bu tutumları, kabul edersiniz ki, siteye yakışmayacak oranda sakil kaçıyor.

Hepimizin yazma amacı değişik. Altını çizerek söylüyorum; her birimizin de“Milliyet Blog” tanımlaması farklı. Bu durumda kimse kalkıp da kendi tanımlamasından yola çıkarak diğer üyeleri “nizam” altına alamaz. “Biz burada bir aileyiz” diyen, oturur, ailesi olarak belirlediği üyelerle irtibat kurar. Neyi “paylaşmak” istiyorsa paylaşır ama paylaşmak istemeyenlere de saygı gösterir.

Evet efendim. Sevgili Ruksan Hanım (iyi niyetle de olsa) tartışmaları “hırlaşmak” olarak nitelemiş? Haliyle ben de soruyorum şimdi:

Miadı dolmuş tartışmaları yeniden gündeme getirip tartışma başlatmak nedir?

 

 

 
Toplam blog
: 312
: 1658
Kayıt tarihi
: 10.02.07
 
 

Önceleri konuşurdu insanlar, "yazmak", sonraların işi... Duygu ve düşüncelerimizin yanı sıra gözl..