Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Ekim '08

 
Kategori
Futbol
 

Taş yerinde ağırmış!

Taş yerinde ağırmış!
 

Günlerden Perşembe, aylardan Ekim, yıl 2008, herkes gibi benden büyük bir heyecanla Televizyonun karşısına geçip, takımlarımızın galibiyet sevincini yaşayacağım!

Galip gelmeseler bile en azından, tur sevinçlerine ortak olacağım.

Serde ne kadar da Fenerbahçelilik olsa da, uluslar arası maçlarda, oynayan takımlarımızı tutmak adettendir misali…

Kayseri Spordan zaten umut yok.

Galatasaray zaten turu orada geçti!

Geriye Beşiktaş kalıyor.

Maçı birlikte izleyeceğim arkadaşlara, hiç ümidimin olmadığını, aslında Beşiktaş’ın hiç de iyi futbol oynamadığını daha maç başlamadan söylüyorum.

Hep birlikte Beşiktaş maçını izlemeye karar veriyoruz.

Maç başlıyor! İçimde bir korku ve endişe!

Sesli düşündüğümü nedense bir an unutmuşum ve Beşiktaş, beşlik olmasa bari diye ağzımdan sözcükler dökülüverdi.

İşte tam o sırada Metalist’in siyahi Brezilyalısı, 40-45 m. Kadar mesafeden topa öyle bir vurdu ki. Bizim kaleci, sadece havada adeta çivi gibi uçan topa bakakaldı.

Arkadaşlardan birisi, kapat şu şom ağzını diye söylendi.

Diğer bir arkadaş, iyide 40m. Gol yiyen bir kaleciye niye söylenmiyorsun, diye çıkıştı!

Maç devam ediyor.

Beşiktaş’ın hiçbir etkinliği yok!

Kendi aramızda önce oyuncuları çekiştiriyoruz.

Bir yandan da şu oyuncu şurada olsa, bu burada olsa, sanki takım daha iyi oynar diye yorumlar yapıyoruz.

Derken, Metalist’in bir topu direkten dönüyor!

İkinci golün eli kulağında!

Ancak Beşiktaş’ın ne oyuncu yapısında, ne oyun yapısında, ne de Ertuğrul Sağlamın yüz ifadesinde yüz ifadesinde bir değişiklik yok.

Sizin anlayacağınız herkes halinden memnun.

Hele bir de kaptan Delgado yok mu? Her aldığı topu karşı oyunculara vermek için adeta büyük bir mücadele örneği! Gösteriyor.

Ya Bobo! Hani Beşiktaş’ımızın dünyaca ünlü oyuncusu!

Hala kim bu diye mi soruyorsunuz?

Ya şu… Dünyanın ünlü kulüplerinin almak için birbiriyle yarıştığı sporcu.

Bir defansın sağına, bir de soluna bakıyorum.

Kimsecikler yok! Yerli İbrahim ile yabancı Tello bir yerlere piknik yapmaya gitmişler!

Ya ortadaki ünlü(!) Fransız Cisse, tam sahanın ortasına bağdaş kurup oturmuş, önünde bir çilingir sofrası eksik.

Ya ileride oynadığını hep duyduğumuz, karşılığında iki oyuncu ve 5 milyon$ verilen Holosko, sağ içte gezintiye çıkmış, kendisine avanta arıyor!

Sağ geride kim vardı? Neydi hani Kurtuluş mu, kurtarıcı mı? Benim bir türlü göremediğim oyuncu! Her neyse…

Gelelim, en dirençli(!) olduğumuz yere(Yanlış anlaşılmasın. Bana göre değil Sinan Engine göre) Gökhan ZAN, her zaman ki gibi vurdum duymaz, toplara dan dun vurup nereye gittiğine bakmadığı bir moda. Sonra karşı takımın ileri uç oyuncusu, zatı muhteremlerini beş metrelik mesafede iki metre geriden gelip, iki metre önüne geçmesine bile misafir severlik olarak bakıyor!

Ya o savunma yapmak için alınan Yugoslavlar veya Slovaklar, her neyse.

Gördüğüm kadarı ile her biri, birilerinin asker arkadaşı ki bu takıma girebiliyorlar.

Yazık değil mi? Bu Türk takımlarına? Bu Türk milletinin parasına?

Ya o idareciler! Maça giderken, turu atlamışlarda, Kadıköy’de UEFA finali oynayacaklarmış havaları!

Bir takım ancak bu kadar dejenere edilip, futboldan bu kadar uzaklaştırılabilir.

Beşiktaş’ta görünen başka bir gerçeğin de altını çizelim.

Beşiktaş’ın belli bir tip(F) yapılanma içinde olduğunu görmemek için kör olmak gerek.

Oyuncular sahada en yakınındakine bile pas vermeyip, kendi yandaşını veya arkadaşını! Arıyorlar.

Sonuç mu? Hani geçen yıl Liverpool örneğinde olduğu gibi bir tarife olabilirdi!

Ancak Metalist takımının oyuncuları biraz beceriksiz çıktı.

Ha bir de Rüştü olayı var. Rüştü hangi zorlu maçta takımı kurtardı veya oynamak için bastırdı.

Nerde zorlu maç varsa, Rüştü o hafta hemen sakatlanır.

Ancak Gaziantep veya diğer Anadolu takımları ile oynarken çıkar sahaya.

Zaten o tür maçlarda, kaleciye birkaç kez top gelir.

Onu ben de toplar önümdeki birisine atarım.

O halde bu kaleciye verilen o milyonlarca Euro paraya ne demeli!

Beşiktaşlı taraftarlara sabır ve metanet diliyorum.

 
Toplam blog
: 3842
: 3093
Kayıt tarihi
: 23.03.08
 
 

Antalya'da 1956 yılında doğdum. Emekliyim, Üniversite mezunuyum. Evliyim, bir oğlum var Mimar. Gü..