Tatil Kültürümüz

Tatil yerlerimiz, sezon boyunca tatilcilerle doluyor...

Okey taşlarının şıkırtıları gecenin sessizliğini yırtıyor...

Eller ağızlara gidip gidip geliyor, sonra önlerde bir dağ gibi çekirdek kabukları yığılıyor...

Uzaklardan birbirine karışmış müziklerin karmaşası dolduruyor kulaklarınızı...

İçkiler yudumlanırken sabahın dördüne dek... Bir kavgaya dönüşüyor sesler ve sizi buluyor, uykunun seher döşeğinde...

Sigara izmaritleriyle, meyve kabuklarıyla, mısır koçanlarıyla, çekirdek kabuklarıyla ve plastik şişelerle doluyor kumsal...

Bir yılın sıkıntılarını, yaşadığı çevrenin olumsuz baskılarını tatil beldelerinde atmaya çalışanlar; tatil beldelerini rahatsız edici hareketler sergilemekten de geri kalmıyorlar...

Yaşadığı çevreyi özümsemiş, çevreye karşı duyarlılığı artmış, dinginliği ve sessizliği sevmiş olarak devamlı bu bölgede yaşayan yerleşikler, tatilcilere her ne kadar hoşgörü ile baksalar da bu durumlardan rahatsız olmaktadırlar... Hiç kimse kimseyi rahatsız etmemelidir... Tatil bölgeleri de bu kuralın içindedir... Özgürlüklerin de bir sınırı vardır... Kendi geldikleri bölgelerde yapamadıkları olumsuz davranışları, tatil bölgelerinde sergilerken ölçü kaçırılmamalıdır..

Göçebelikten yerleşik düzene çok geç geçmiş bir toplum oluşumuzun etkileri tatil kültürümüzü de etkilemiş olduğunu düşünüyorum... Her gittiğimiz yerleri egolarımızla silip süpürürken geriye enkaz yığınlarını bırakma alışkanlığımız; tatil kültürümüzle birlikte devam etmektedir...

Hep merak ederim, tatile çıktığımız yerlerdeki tarihi eserleri, kültürel zenginlikleri neden hep es geçeriz...

Didim’e tatile gelip de Apollon Tapınağını, Millet’i, Priene’yi, Bafa Gölü ve çevresini, Heraklia’yı, Doğan Bey’i, Magnesya’yı görmeden giden çok sayıda tatilcinin olduğunu düşünüyorum...

Gezdiğimiz, gördüğümüz yerlerdeki yerel tatlardan da çoğu kez kaçınıyoruz... Bu Adana’ya gidip de Adana kebabı, Bitlis’e gidip, Büryan kebabı, Kayseri’ye gidip mantı ve Aydın ilimize gelip de; Paşa böreği, yuvarlama, ısırgan otu böreği, ebegümeci kavurması, pelvize tatlısı, kulak çorbası yememek gibidir...

Elbette tatil yapmanın, tatil kültürünün gelişmesinin ekonomiyle de yakın ilgisinin olduğunu bilmek gerekiyor... Kültür Bakanlığı’nın ören yerlerinin fiyatlarını yüksek tutmasının de bunda etkisi vardır... Bodrum’a gidip de, giriş ücretinin yüksekliğinden dolayı Bodrum Kalesinin kapısından geri dönen çok sayıda insanımız vardır...

Yabancı turlarla gelen turistlerin, yerli turistlerden daha lüks yerlerde daha ucuz tatil yaptıklarını biliniyor... Aynı tatil yerinde, yabancılar çok ucuz tatillerini yaparlarken, Türkler kazıklanmaktadırlar...

Tatil kültürümüzün de süreç içinde olumlu değişimlere uğrayacağına inanıyorum...

Tatil anlayışımızın sadece sezonlarla sınırlı kalmaması için; ülkemizdeki okulların bölgesel ve iklimsel farklılıklar göz önüne alınarak farklı tarihlerde açılıp, farklı tarihlerde kapanması planlanırsa; yığılmaların önüne geçildiği gibi tatil sezon süreleri de uzamış olur...

İyi tatiller diliyorum...