Tatile Çıkıyorum, Hava Nasıl Oralarda?

YOL UZUN...
YOLA ŞAFAKLA ÇIKMAK GEREK...
GÜNEŞİN MAHMUR DOKUNUŞLARINI ARKAMIZA ALARAK...

Tatillerim hep seyahatlerle geçer. Bir otelde veya mekânda asla üç günden fazla kalamam.
Sanırım burcumun kova olmasından.
Tez sıkılırım.
Durağanlık, bana göre değil.

Kova burcundan değil; ama cadılarımdan büyüğü de bu konuda sanırım beni çekmiş.
Hem tez canlı, hem maceraperest!

Vay benim başıma... Bizim cadılar daha şimdiden valizleri hazırlamaya başladılar! Evde neleri varsa yanlarına alma sevdasındalar:)
Bir sabırsızlar ki, sormayın!

Yine yoğun; ama keyifli bir çalışma yılının ardından “hava değişimi” zamanı geldi.

"Tatil" kelimesi Arapça “tembel, işsiz, aylak, etkisiz, işe yaramaz” gibi olumsuz anlamlar taşıyan “atıl” kelimesinden gelmektedir.

Bense tatilleri, kendime ve aileme zaman ayırma, farklı iklimlerin havasını teneffüs etme, yeni ve farklı insan manzaraları tanıma, ruhumun rutinlerinden ve ezberlerinden kaçıp kurtulmak için önemli fırsatlar olarak algılıyorum.

Tatili kendi kalıplarımdan kurtulacağım “hava değişimi” diye değerlendiriyorum.
Tatil, fotoğraf çekmek, kamera çekimi demek, yazmak ve okumak!

Hani insan işinden eve giderken bazen her zamanki yolunu değiştirmek, farklı sokaklardan yürümek ister ya, işte öyle bir şey bendeki tatil algısı…

Farklı coğrafyalar ve iklimler
Farklı yemekler
Farklı şehirler
Farklı kültürler ve gelenekler
Farklı insanlar ve lehçeler
Farklı gökyüzü…
Farklı sokaklar ve sokak lambaları.

İşte zenginlik…

Müze kartlarımızı aldık bugün, pasaport işlemlerini hallettik…

Bir iki gün içinde ailece seyyah olup yola çıkacağız.

Önce Kayseri, ardından perilerle dansa, Kapadokya’ya…
Sonra Hz. Mevlâna’nın çağrısına kulak vereceğiz bir daha ve gez dünyayı gör Konya’yı!
Çocukların ve hepimizin hocasını ziyaret etmesek olmaz! Nasreddin Hoca’mıza ve onun işaret ettiği dünyanın merkezi olan Akşehir’e…
Sonra Pamukkale’nin şifalı sularının kızıllığında yaşayan ağabeyimlere...
Denizli-Aydın arası ne kadar sürer ki? Gelmişken Nazilli’de amcaoğlunu ziyaretten sonra doğru Selçuk’ta Efes’teki kütüphaneyi çocuklarla fotoğraflamaya…

Sanırım fiziksel olarak epey yorulacağız…

İzmir'i teğet geçeceğiz, sanırım:)
Oradan Bursa’ya ailemizi ziyaret edip dualarını almaya... Birkaç günlük dinlenme vakti...
8 Temmuz’da İstanbul'dan da üç günlüğüne, sevdası atalarımdan gönlüme düşen yüreği yanık Bosna’ya uçuş…

Ziyaretinize geliyorum dostlarım, hava nasıl oralarda?
Bu güzergâh üzerinde dostlarımın –olmazsa olmaz- önerileri varsa, bilmek isterim.

Evet, dostlarım planımız böyle… Tabii ki Allah’ımızın planı daha önemli…

YOLUMUZ VE YOLUNUZ AÇIK OLSUN!
Herkese sağlık ve mutluluklar…