Tatlı Limon

     “Kendini yargılamak, bir başkasını yargılamaktan çok daha zordur. Eğer kendini iyi bir şekilde yargılamayı başarırsan bu, senin gerçek bir bilge olduğunu gösterir.”
Antoine de Saint-Exupery
(Le Petit Prince-Küçük Prens)

     Fransız bir yazar ve aynı zamanda pilot olan Exupery’nin çok sevdiğim kitabından özlü bir sözle yazıma başladım. Gerçek bir bilge olmak kolay değildir ön yargı duvarını aşmadan. Birilerini rencide etme, itham etme nasıl da yürek yaralar. Karşımızdaki insanı iğnelemeden evvel eleştiri okları ve ön yargı kılıcını kendimize yöneltmek gerek. Kurşunu göğsünde durduran, ölüme cesurca giden bir şehidin sabrı misalidir güçlü olmak. Güçlü olmak, bilgimizle kardeş olmak, ön yargı zincirini kısaltmamıza yardım eder.

     Küçük Prens kitabıyla küçülsün nefret, sevgiyle büyüsün merhamet. Kolları ahtapot misali her yöne uzanan cehaletin kollarını kesmeli kitaplarla. Küçük Prens’in gezegeninden bakmalı dünyaya. Üç yapraklı yoncaların içinden bir tane dört yapraklı yonca bulanlar hayatta çok şanslı olurmuş hani. Dört dörtlük olmadı diye suçlamamalı hiçbir şeyi. Tatlı limonla bal kıvamındaki sirke bir araya gelsin ki ön yargı duvarları aşılsın. Şiire (su)samak ile (sus)mamacasına dillenir yüreğim. Şair(e) bir kızın çığlığını dışa vurur efil efil salınan Elif’çe Elifnağme yanım:

“Sükûta eren kalemimin çığlığı idi hayat
Dile geldi dizelerim, usl(an)madı yazmak.”
16.07.2018 – Pazartesi

     Bir beyitle, iki satır mektupla, bir yumak mutlulukla ballanır iletişim. Ekşi deyip de kenara ittiğimiz limon da uslanır aslında. Karşımızdaki bir insan, limonun suyunu sıka sıka ağzında sulandırıp yiyince yüzümüzü kırıştırdığımız olur. İster istemez bir tik, refleks olur irade dışı. Tadı mayhoş bir limon bile kılık değiştirir iyilik görünce. Ekşi sirke ballanıverir karanfil tadında. Tatlı limon havasına bürünür tavırlar. İlk önce öğrenilmesi gereken dilimiz anadil ve tatlı dildir aslında. Şatafatlı yaşamdan sıyrılıp sade hayata örtünen yaşanmışlıklar tüm duruluğuyla bizi selâmlar.

     Tatlı limonun lavantamsı kokusu örgütlenir kendi içinde, özlü sözler biriktirir masalsı hikâyesinde. Bir esintide filizlenir her dal, dallanıp budaklanır raks edercesine. Gökten serenat yağar bir kemanın titreyen ezgisinde. Ön yargılar ölüverir insanlık ikliminde, bilge olur insanoğlu aşk denizinde. Naif bir duruş kendini ele verir ömür saklambacında. İçimizde yutkunan gözyaşları yakut parıltısıyla deryalaşır. Gülen bir simanın gamzesine vurulur kelebek. Tatlı limonu bala batırmak ister Hindistan cevizleri. Karanfilli kahveye yâren olur limon sarısı düşler.

16 Temmuz 2018 – Pazartesi                         Saat: 21.00