Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Şubat '08

 
Kategori
Anne-Babalar
 

Tek çocukta kararlı mısınız?

Tek çocukta kararlı mısınız?
 

Ben kalabalık bir ailede büyüdüm.
Beş kardeş, anne, baba ve dededen oluşan büyük bir aile idi benim ailem. Oldukça mutlu ve hareketli geçen çocukluk ile gençlik yılları.
Şimdi düşünüyorum da benim çocukluğum gerçekten çok güzel geçti. Kimi zaman can ciğer kuzu sarması, kimi zamanda kedi köpek gibi dalaşırdık ama mutluyduk. Büyükten küçüğe geçen kıyafetler ile boy attık. Bundan hiç birimiz gocunmazdık çünkü paylaşmayı bilirdik. Kardeşler toplanıp sinemaya, denize veya pikniğe giderdik, komşunun çocukları ve ailelerimizle. Geceleri geç saatlere kadar sokakta oynar annelerimizin geç oldu gelin seslerine biraz daha ne olur diye cevap verirdik. Asla bitmezdi "biraz daha kalalım ne olur" demelerimiz. Tıkılıp kalmazdık evlerimize. Sokaklar, bahçeler bizimdi. Topluca gittiğimiz sinemayı bir hafta boyunca her gün bıkmadan kendi aramızda yeniden çevirirdik. Büyüklerimiz esas oğlanla esas kız olurdu biz küçükler ise yardımcı rollerde olurduk.
Biz mutluyduk çocukluğumuzda ve gençliğimizde.

Pek çok şeyin yokluğunu yaşardık ama bundan öykünmezdik. Bilirdik ki ısrar etmekle elimize bir şey geçmeyecek. Ailemizin olanakları sınırlı çevremizdekilerin de öyle. Bu yüzden her şeyimizi paylaşırdık; yemeğimizi, paramızı, kıyafetimizi ve dertlerimizi. Mahalleden bir çocuk bizi dövmeye kalktığında büyüklerimiz, kardeşlerimiz bizi korur kollardı, bunun bilinci ile daha bir özgür ve güvende olurduk. Çünkü biz kardeşliği doya doya yaşıyorduk.

Bunları neden hatırladım şimdi durup dururken değil mi?.
Çevremde o kadar çok mutsuz çocuk görüyorum ki. Paylaşmayı bilmeyen, oyunu sadece bilgisayarda, ataride oynanır sana, aşırı kıskanç ve hırçın çocuklar. Çevrenin güvensizliği yüzünden evlerine tıkılıp kalmış.
Onların bunda üstelik hiç bir suçu yok.
Bence bu durumda en masum olan onlar.

Baş suçlusu da biz anneler ve babalar. Tabi ki çevre faktörünü, eğitimi ve yaşanan yozlaşmayı unutmuyorum ama asıl suçlu biz anne ve babalar. Kendi çocukluğumuzda ulaşamadığımız şeyleri onlara bol bol sunan biz aileler onları doyumsuz ve tatminsiz kişlere döndürdük.

Çocuğumuzu sevmek onu hediyelere boğmak sandık. Biz yokluk yaşadık onlar yaşamasın dedik. Kendi eksikliğini duyduğumuz şeyleri onlara duyurmamaya çalıştık. Çalışma hayatının yoğunluğundan onlara fazla vakit ayıramadığımızda bu açığı maddiyatla kapatmaya çalıştık. Ve birer canavar yarattık diyorum ve bu sevimli canavarlar bizim eserimiz. Hep isteyen, direten sadece almasını bilen kişilere dönüştürdük onları.

Geçim zor veya kariyer yapmak uğruna kendimiz için birer çocuğa rağzı olduk. Tek çocuk yeter bize dedik. Haklı olduğumuzu ispatlama için ne tezler sunduk ortaya çoğuna da önce kendimiz inandık. Çünkü başlarda bende öyle yaptım. Çok çocuklu bir aileden gelen ben kalabalıktan sıkılmış, çocuğum bunları yaşamasın diye onu daha iyi yetiştirmek ve imkanları daha fazla olsun diye tek çocukta kalmak için ayak direttik. Tüm çevre ve aileden gelen baskılara karşı can siper hane mücadele ettik. Bize tek çocuk yeter dedik. Taa ki ablam hastalanıp hastahaneye yatıncaya kadar. Kardeşler bir araya gelip o kadar güzel hallettik ki sorunları acılarımız azaldı. İşler çabucak halloldu. Birimiz hastahanede yanında isek, birimiz çocuğunu sahiplendik..

Ve işte o gün hayatımın en büyük hatasını yapığımı anladım. Kardeşliği dostluğu en iyi şekilde yaşayıp bilen ben çocuğumu bundan mahrum ediyordum. Maddi şartlarım iyi değildi ama bu mazeret olamazdı. Ben çocuğumu hayata karşı yanlız bırakıyordum.

Dostluk arkadaşlık bir yere kadar ama kardeşlik ömür sonuna kadar.
Hayırsız kardeşliğe lafım yok. Ama en nihayetinde kardeştir.
Anne babalar göçüp gittiğinde o çocuk kime tutunacak?
Kardeşi ile oyuncağını, kıyafetini, yemeğini paylaşmamış bir insan yaşamda kimle neyi paylaşacak? Kardeşler birbirini hayata hazırlar. Bir arada olmanın gerekliliğini onlar birbirine öğretir. Günümüzde boşunamı mutsuz insanlar ordusu gün geçtikçe büyüyor?

Güvensiz koşullar yüzünden onları eve hapsettiğimiz yetmiyormuş gibi birde kardeşsiz bırakıyoruz.
Ben yanlış kararımdan çok geç olmadan döndüm. İki kızım arasında 4, 5 yaş var. Büyük kızım 20 yaşına geldi. O kadar güzel anlaşıyorlar ki . Kavga etmiyorlar mı sanıyorsunuz? Hemde nasıl ediyorlar arada, ama çok kısa sürüyor dargınlıkları. Kısa bir süre sonra bakıyorum ki yine canciğerler sanki o kavgaları onlar yapmamış.


Okul dolayıs ile şimdi ayrılar. Küçük kızım iyice bunalmış olacak ki "Keşke ablam yanımda olsa da bana ne yapacağımı söylese, hayat o zaman daha kolay oluyor anne" dedi bana geçtiğimiz günlerde.. İşte bu söz ne kadar doğru bir karar verdiğimi gösteriyor bana.
Siz yeni anne ve babalara sesleniyorum; Birinci çocuğu kendi zevkiniz için yapıyorsanız, ikincisini çocuğunuz için yapın. Ve yahut ta hiç çocuk yapmayın. Hiç değilse topluma mutsuz bir birey daha katılmamış olur. O yüzden yeniden soruyorum.
TEK ÇOCUKTA CİDDEN KARARLI MISINIZ?

 
Toplam blog
: 96
: 2224
Kayıt tarihi
: 13.06.06
 
 

Hayata güleryüzle bakmaktır felsefem ama polyannacı değil. 1961 Sivas doğumluyum, evliyim 2 kızım..