- Kategori
- Gündelik Yaşam
Televizyon, insanı hasta ediyor!
Geçenlerde, emekli bir öğretmen arkadaşımla karşılaştım.
“Nereden nereye”den başladık, iş, “Nasılsın”a geldi.
“Hiç sorma” dedi, ” Hiç iyi değilim!”
Aklıma, hastanede yattığım geldi. Onun da o yoldan geçtiği düşündüm bir an; çünkü kalbi vardı.
“Geçmiş olsun” dedim, “Hayrola, neyin var?”
“Hiç” dedi, “Kafam bozuk, televizyonu açınca hasta oluyorum!”
Anlamıştım!
O “illet”e, arkadaşım da yakalanmıştı. Çünkü arkadaşım, ülke sorunlarına kafa yoran, okuyan biriydi, öyle, kahve köşelerinde “memleketi kurtarma”ya soyunanlardan değildi.
O “illet”ten haberi olmayanlar da vardı. Aslında o “illet”, farkında olmayanlara da “sirayet” ediyordu; “belirtileri” kuşkusuz ileride çıkacaktı. Belirtiler başladığı zaman, asıl onların feleği şaşacaktı.
Nedir o “illet”, dersiniz?
Türkiye’de, özellikle son yıllarda ortaya çıkan, “kanser” türü, kesin adı daha konmamış bir hastalık!
Bu hastalığın “mikrop”ları havayla rüzgârla, suyla, yiyecekle... yayılıyor, sanıyorsanız, aldanıyorsunuz. Hastalık, televizyon ekranlarından, gazete sayfalarından topluma yayılıyordu.
Hasta sayısı artıyor!
Hastalığı yayanlar da artıyor!
Şimdiye kadar tanınmayan “yüz”ler, “mikrop taşıyıcı” olarak gönüllü olmuşlar!
*****
Televizyonlara çöreklenenler, ekranlarda sırıtanlar, somurtanlar...
Sıfatlarına bakıyorsunuz, yazar, gazeteci, uzman, bilmem ne....
İçlerinde, geçmişin sol kültürünü sömürenler de var... “Solcu”, “sosyalist” olduğunu belirtmekten geri durmuyorlar... Asıl, hasta edenler de onlar...
“Yem”e koşan tavuklar gibi...
Ellerindeki “kalemler”i “süngü” niyetine kullananlar...
Televizyonlar, insanı hasta ediyor.
İyi ki, kanallar çok!
TURGUT ÇELİK/ Mersin