Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Nisan '17

 
Kategori
Deneme
 

Temiz sicilden sadece ikisi

Temiz sicilden sadece ikisi
 

Cumhuriyet öncesi kadın ve okulda falaka


I.Dünya savaşı ile II. Dünya savaşı arası dönem faşizm, diktatörlük dönemi olarak tanımlanmaktadır. Atatürk’ün bu dönemdeki tek parti uygulamaları otoriter bir kimlik taşısa da asla nitelik açısından diktatör veya faşizm olarak nitelenemez. Özellikle Avrupa’daki diktatörlük kâbusu karabulut gibi ortalığı kaplamıştı, birçok Avrupa Ülkesinde ırkçılık, azgın bir Yahudi düşmanlığı, azgın bir sol düşmanlığı (SSCB’de sağ düşmanlığı) vardı. Türkiye’de ise düzenin kesin olarak düşman olduğu tek şey orta çağ gericiliği, yobazlığı, bağnazlığı, tutuculuğu ve cehaleti idi. Bütün bu toplum zararlıları ile ise şiddet dışında demokratik yollarla yasal düzenlemelerle mücadele ediliyordu.

Atatürk döneminin sicilinin çok olumlu olduğu iki alandan birincisi, kadın haklarıdır. Bu alanda kadın-erkek eşitliği yönünde önemli ve devrimci ilerlemeler sağlandı. Bunu olanaklı kılan ise laiklik ilkesi idi. II.Meşrutiyette kadının özgürleşmesi için önemli adımlar atmıştı ancak laiklik ilkesi kabul edilmediğinden ileri adımları çok kez geri adımlar izleyebiliyordu. Zira laiklik özellikle teokratik toplumlardaki kadınlar üzerindeki baskıları kaldırmıştı. Somut hükümlerinde kadını adeta yarı insan sayan, iki kadının tanıklığını bir erkeğin tanıklığına değer biçen, mirasta yarım hisse hakkına sahip olan, evlilikte ise erkeğin dört kadınla evlenebildiği, “boş ol” sözü ile boşanan, kocasının bazı koşullarda kadının dövebilmesinin önü açık olan teokratik (dine dayalı) toplumsal yapıdan 1926 tarihli Türk Medeni Kanunu ile Türk Kadını sosyal statü açısından hemen hemen erkekle eşit hale gelmiştir.

1926’da İlan Edilen Türk Medeni Kanunu ile birden çok kadınla evlenme kaldırıldı. Resmi nikâh uygulaması benimsendi, çok küçük yaşta evlenmeler, çocuk gelin uygulaması (halen devam ediyor olsada) kaldırıldı. Boşanma konusunda erkeğe tanınan haklar, kadına da tanındı. Boşanma durumunda kadının hakları güvence altına alındı, miras hukukunda kadın-erkek eşitliği sağlandı. Medeni Kanun İle kazanılan haklardan sonra; 1927’de çıkartılan “karma eğitim yasası” ile ülkemizin bütün okullarında karma eğitime geçildi.1930’dan itibaren Türk kadınına yönetimde görev alabilmesini sağlayan siyasi haklar verilmeye başlandı. Önce 1930’da kadınlara belediye seçimlerine katılma hakkı tanındı. 1933’te muhtarlık seçimlerine katılma hakkı verildi. 1934’te yapılan anayasa değişikliği ile Avrupa ülkelerinin birçoğundan önce, milletvekili seçme ve seçilme hakkı tanınarak siyasal haklarda kadın-erkek eşitliği sağlandı.

Demokratik bir toplumun yapılanması için kadının ne denli önemli olduğu ortadadır. Kadınlar toplumun yarısıdır. Kadınların “katılmadığı” bir toplumun yarısı demokrasi dışıdır. Kadını baskı altına tutan bir toplumun istediği kadar çok partili, özgür-seçimli olsun, tam demokratik olmaktan uzak kalacağı açıktır. Kadınını ezen bir toplum, içten içe çürür.

Cumhuriyet öncesi okullarda, cezayı gerektiren durumlarda çocuğun dershanede oturduğu yerini hocadan, hatta dershaneden uzaklaştırmak, ayakta tutmak, is yaptırmak, azarlamak ve gerekirse vücuduna zarar vermeyecek şekilde dövmeyi öngörmekteydi Sopa, kırbaç, türlü dayak ve disiplin yöntemleri okulda ve ailede öğretmeninin ayrılmaz bir aracı hâline gelmişti. Dayakla ilgili söylenen Atasözlerimizde dayağın toplumda ne denli meşru, olağan ve sıradan bir uygulama olduğunun başka bir kanıtıdır. “Dayak Cennetten çıkmadır”, “hocanın vurduğu yerde gül biter”, Veli çocuğunu okula bıraktığında hocaya; eti benim kemiği senin diye ifade kullanır.

Cumhuriyetle birlikte, okulda disiplin, basit bir sorun olarak görülerek dayağı kullanmak yerine, yeterince çaba, zaman, kaynak, uzmanlık, sabır, dayanma gücü ve yaratıcılık gerektiren bir sorun olarak ele alınmıştır. İntikamcı, cezalandırıcı, korkuya dayalı disiplin yerine iyileştirici (Islah edici), yapıcı ve önleyici anlayışa dayalı disiplin tercih edilmiştir.

Atatürk döneminin demokratik sicilinin olumlu olduğu bu ikinci alan çocukların dayak korkusundan kurtarılması olmuştur, daha doğrusu kurtarılma yolunda önemli adım atılmıştır. İhtiyatlı olmakta fayda var; çünkü kurumsal ve yasal olanakların sağlanması ile uygulamada bunların gerçekleştirilmesi, kullanılabilmesi, çok uzun mücadelelere ve sürelere bağlıdır. (Kadın haklarında da durum aynıdır.) Yine bu alandaki gelişmelerin oluşumunda teokratik yapının devre dışı bırakılmasının, yani laiklik ilkesinin yaşamsal payı olmuştur. Zira teokratik yapıda dayak doğal, önemli bir ceza ve disiplin aracıdır. Uzun zaman falaka, hapishanelerin, karakolların ve okulların neredeyse bir eğitim ve ceza aracı olarak kullanılmıştır. Cumhuriyetle birlikte mahalle mekteplerine son verilmesi, hocalar yerine öğretmenlerin gelmesi dayağın okuldan kalkması yolunda önemli bir adımdır.

Dayağın kalkmasının eğitimbilim açısından olduğu kadar, demokrat bir toplum inşa etmek, şiddetin ötelenmesi bakımından da önemli olduğunu ayrıca vurgulamak gerekir.

Cumhuriyetle birlikte oluşturulan temiz sicilin sadece ikisini sizinle paylaşmak istedim.

Nizamettin Biber

 
Toplam blog
: 887
: 2743
Kayıt tarihi
: 06.06.12
 
 

Yeni dünya düzensizliğinde insan olmaya çalışan ve okuyarak ne kadar cahil olduğunu gören, olayla..