Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Ocak '11

 
Kategori
Sosyoloji
 

Tepki

Tepki
 

Yıllar önce kaleme aldığım uzunca bir deneme türündeki yazıma "Konumuz: Toplumsal, Ekonomik, Politik, Kültürel, İnsan varlığıdır. Kısaca TEPKİ yaratığıdır." diyerek başlamıştım...

Biraz zorlama da olsa, güzel Türkçemizin bazı sözcüklerinin ilk harflerini bir araya getirerek yeni bir sözcüğe varmıştım.

Peki insan, neye, nasıl tepki duyar ya da her insan aynı dozda tepki duyar mı? Bu duyulan tepkinin, gerçek anlamda tepki olması için, hangi özellikleri olmalıdır? Bunları psiko-sosyologlar bilimsel olarak cevaplasın... Biz kendi görüşümüzü aktaralım...

***

TDK, "tepkide bulunmak" deyimini "Herhangi bir etkiye karşı söz veya davranışla karşılık vermek." diye açıklamış. Buradan yola çıkarak tepkileri, olumlu ve olumsuz tepki diye ikiye ayırabiliriz. Hani arada "Alkışlar" arada "Kınarız" ya... İşte o... Bir de, toplumsal ve bireysel tepkiler var. Onlar da bizim konumuz..

***

Pir Sultan Abdal, bir türküsünde;

"uyur iken uyardılar

diriye saydılar bizi

koyun olduk ses anladık

sürüye saydılar bizi" der...

Bu dörtlük, "tepki" konusunda çok şey anlatır!

***

Günümüzde gerçek anlamda tepki, bilinçli + örgütlü insan işidir. Kimin, neye, neden, nasıl, nerede ve ne zaman tepkide bulunması gerektiğini saptamak ve hayata geçirmek ancak bilinçli ve örgütlü insanların işidir. Tersi durumda; kendiliğinden oluşan, dağınık ve başarısızlığa mahkûm bir tepki hareketi doğar. Bu tür hareketler, bazen başarıya ulaşmış gibi görünse de, çoğu zaman yarardan çok zarar getiren hareketlerdir...

Bilinçli insanla örgütün ayrılmazlığını vurgulamak istedik bir de... Bilinçli insanlar, aydın insanlar örgütlenmeye öncü olur... Örgüt, üyelerini bilinçlendirir. Böyle bir döngüdür bu... Gerçek anlamda 'tepki' ile de sonuçlanır... "Örgüt"ten anladığımız ise; Sivil Toplum ya da Demokratik Kitle Örgütü'dür!..

***

Bireysel tepki ile toplumsal tepkiyi de birbirine karıştırmamak gereklidir! Toplumsal bir tepkinin verilmesi gereken bir yerde, bireysel bir tepki vermek, sonra da "niye tepkimi ciddiye almıyorlar" demek, biraz 'çocukça serzeniş'ten başka bir şey değildir! Hani "tavşan dağa küsmüş/kızmış, dağın haberi olmamış" derler ya...

Ayrıca, konulacak tepkiyi de, tepkisizliği de "abartmamak" da gereklidir. Sonra ortaya garip garip görüntüler çıkmakta...

(Bkz. TV kanalları haber bültenlerindeki güzel ülkemden tepki manzaraları...)

***

"Günümüzde gerçek anlamda tepki, bilinçli + örgütlü insan işidir." demiştim yukarıda... Bir de bilinçsiz + örgütsüz kavramları var. Bu dördünün ikili kombinasyonunu ele aldığımızda maddeler halinde şöyle bir dörtleme çıkıyor:

(bilinçsiz + örgütsüz), (bilinçsiz + örgütlü), (bilinçli + örgütsüz), (bilinçli + örgütlü)

Bunları yukarıdaki Pir Sultan Abdal'ın dörtlüğüyle bir arada değerlendirelim (sıralamayı zorunlu olarak değiştirdim):  

(bilinçsiz + örgütsüz):

"koyun olduk ses anladık,"

(bilinçsiz + örgütlü):

"sürüye saydılar bizi"

Örgüt dedikleri; "Lay Lay Lom Derneği", "Kermes, Konser ve Plaket Derneği", "Kanaryasevenler Derneği"dir. Başlarındaki üç-beş uyanık yöneticiyle sadece ve sadece halkı sömürmek kaygısındadırlar! Bu nedenle bunlarla işimiz yoktur!! Hatta, TEPKİmizi çekerler!

(bilinçli + örgütsüz):

"uyur iken uyardılar"

Ama ne kadar bilinçli olursa olsun, ne kadar kendini yetiştirirse yetiştirsin, eğer örgütsüzse HİÇBİR ŞEYDİR! Çünkü haksızlıklara karşı vereceği, verdiği TEPKİ'de yalnızdır... Ki o haksızlıkları yapanlar, tepeden tırnağa örgütlüdürler! Bizim "bilinçli" aydınımız, Don Kişot'un yel değirmenleri karşısında olduğundan daha acizdir.. Arabanın nasıl yürümesi gerektiğini bilir ama arabanın tekerlekleri yoktur! Tepkisi "saman alevi" gibi, çok ışıltılı yanar ama çabuk söner...

(bilinçli + örgütlü):

"diriye saydılar bizi"dir!

İnsanın, insanca yaşaması için; gerektiği yerde, gerektiği gibi TEPKİsini gösterebilmesi için, o tepkinin kalıcı ve etkili "ses getirebilmesi" için tek seçenektir... Gel gör ki; hiç de kolay değildir.. "İğneyle kuyu kazmak" gibidir. Gözünü budaktan sakınmayacak yürek, bayrağı elinden düşürmeyecek bilek ister!

***

Tepkinin 5N1K'sını yani Kimin, neye, neden, nasıl, nerede ve ne zaman tepkide bulunması gerektiğini sorgulamaya devam edelim.

"Etki", genelde iktidarın/egemen sınıf temsilcisinin uygulamalarıdır!. Tepki gösteren de; yine genelde muhalefettir.. Salt siyasal anlamda değildir bu! Hayatın her alanında böyledir.. Elbette her etki, OLUMSUZ değildir. Her tepki de öyle.. Yukarıda söyledim, olumlu bir uygulamayı alkışlarla karşılamak da bir tepki örneğidir..

Böylece; Kim/ in ve ne/ ye sorularını cevaplarız.

Neden sorusuna da: "İnsanın, insanca yaşaması için," demiştik. Bundan daha anlamlı neden mi olur? Böylece; ne/ye sorusunun cevabı biraz daha netleşir. İnsanın, insanca yaşaması için; iktidarın koyduğu engellere (olumsuz) TEPKİ gösterilir, diye bir sonuç çıkartabiliriz.

Nasıl sorusundan çok tepkinin öncesi ve sonrasını ele alırsak bu soru da cevaplanmış olur!

Bilinçli + örgütlü insanın koyduğu tepki, "anlık" bir tepki değildir. Öncesinde ve sonrasında artıları ve eksileri masaya yatırılır. Öncesinde; daha önceki benzeri eylemlerden çıkarılan deneyimlere göre yapılacak olanlar tespit edilir. Sonrasında ise, yapılan eylemden çıkartılan dersler bir bir ortaya konulur. Böylece bir sonraki benzeri tepki hareketinin nasıl yapılması ve nasıl yapılmaması gerektiği de ortaya çıkmış olur.

Tepkinin nerede ve ne zaman ortaya konulması gerektiği de önemlidir! Bunlar da eylemin öncesinde, Bilinçli + örgütlü insanlar tarafından enine-boyuna konuşulur.

Elbette, bütün bunlar, yasaların ve halkın gözünde meşru olmak zorundadır!

Böylece 'tepkinin çerçevesi' de çizilmiş olur...  

 

 
Toplam blog
: 92
: 521
Kayıt tarihi
: 01.01.11
 
 

Milliyet Bloga taşınmam kolay olmadı.. Varlığını aşağı yukarı başlangıcından beri bildiğim bu dev..