Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Eylül '11

 
Kategori
Basın Yayın / Medya
 

Tereciye halis tere, basına ilke; ırzına geçilmemiş halk

Kıyısından köşesinden bulaşmış olsam da bir gazetecilik deneyimim hiç yok.

Ama internet haberciliği yapanlara biraz akıl vermek gerekiyor.

Haber portallarında okuru en çok rahatsız eden şeyler şunlar:

Aşırı şişirilmiş, abartılmış manşetler. Öyle bir manşet atıyorlar ki 'ulan yine ne oldu' diyorsun, bakıyorsun altından bir hıyarlık çıkıyor. Bu konuya bu başlık atılırsa, bunun bir üstüne ne atılır acaba diyorsunuz.

Atılan manşetler konuyla uyuşmuyor. Yine manşetin kışkırtıcılığı ile habere dalıyorsun, ya sevineceksin, ya kızacaksın, çünkü başlık öyle sunuluyor, içeriye giriyorsun, olayın başlıkla alakası yok, saptırılmış. Kandırılığınız hissediyorsunuz. İçinizden hay senin.. diye saydırıyorsunuz..

Manşetler siyasal kaygılarla atılıyor. Haberin namusu, haberi 5n1K ile vermekle olur. Habere yorum ancak köşe yazarı tarafından katılabilir. Eğer habere yorum katıyorsun, yaptığın aşağılık bir şeydir. Türkiye son yıllarda bu aşağılık işleri çok gördü. Okuru ya da izleyiciyi angajmana sokmak üzere haber başlıkları atılıyor, anlamsızlar öne çıkartılarak ve anlamlılar geri planda bırakılarak. Tonlarca haber var, bir haber kanalı ister istemez bir tandansa sahip olacak ve bazılarını geri planda bırakacak denebilir. Bu kendi içinde sorgulanabilir. Ama benim dediğim çok daha fahiş bir durumdur. Bizzat siyasal bir irade haberin içindedir. Haberi o siyasete göre biçimlendirmiştir.

Bazen bunlar tek tek oluyor, bazen ise üçü birden; Hem manşet abartı, hem de olguya uymuyor hem de siyaset içeriyor.

Haberler gizleniyor. Haberi görseliyle ve manşetiyle sunarken, adeta bir gizem yaratılmaya, haberin manşeti ve görseliyle içeriğinin verilmemesine özel bir önem verilidğini görüyorsunuz. Ama haber okuru olduğunuz için sinir olduğunuz halde haberi tıklıyorsunuz. Bazen alt başlık linklerini boynunuza takıyorlar. Metne ulaşıyorsunuz ama bu sefer haber metni ayrı facia, oradaki metinde, manşette vurgulanan noktayı ara ki bulasın, bazen bulamıyorsun, bazen bulsan bile yine kandırmaca ve saptırmaca içeriyor.

Metinler facia, aynı cümle kalıbını üç dört kere okumanız işten değil; manşette, spotunda lik paragrafında, ikincisinde hatta.

Haberin kaynağı da ayrı mesele, bazen kaynak bile kullanılmıyor, bazen ise tabiki direkt haber ajansının metni olarak servis edilmiş. On tane haber kanalını gezin, hepsi aynı. Bir hata varsa, hepsinde aynı hata devam ediyor.

Görsel haberler de aynı sinir bozuculuk görevini yerine getiriyor. Bizde görsellik, tıpkı gazeteleri renk cümbüşü yaptıkları gibi, haber portallarını da aynısını yaptıkları için, haber olarak kullanılıyor. Ama haberi sunarken kullandıkları görselliğin peşinden gidiyorsunuz, çünkü ilginizi çeken o, ama linkte ara ki o konuyu bulasınız. Hastiri çekip, burnuna havuç tutulmuş eşek yerine koyulduğunuz için, ya kapatıyorsunuz linki, ya da mağlup olup, havucu takip ediyorsunuz, zamanınızı çalıyor, link sahtekarca.

Bunlar ve belki başkaları, haber kanalına olan saygınızı, sevginizi yok ediyor. Sizi ahmak yerine koyduğu için esas ahmaklığı kendisi yapmış oluyor.

TVlerdeki haber programlarını da anmak gerekir. Yine izleyiciyi aynı ahmak yerine koyup ahmaklık yapmak da onlar da daha aşağı değiller.

Tartışma programlarının ise tamamiyle horoz döğüştürücülerinden farkı kalmadı, rezildi iyice kepazeleşti.

Soruyorum, tonla tv kanalı var, hiçbirinde, salt olguları ele alan, olgulara namusu gibi yaklaşan bir haber programı gördünüz mü? Herkeste bol laf var. O kadar çok kanal ve horoz dögüşçüsü var ki, izeliyci de onların arasında kaybolup gidiyor, elde edilen şey ise sadece hınç, hırs ve kafa şişliği. Ve o tartışmalara katılanların egolarını şişiren bir spor hali ve sanal ejakülasyonları var.

Haber portalları tık peşinde, tv kanalları ise rayting peşinde.

Haberi, olguyu, izleyici, basın özgürlüğünü, halkın haber alma özgürlüğünü bunlar uğruna satıyorlar.

Yoksa, adam gibi bir haber anlayışı, mümkün olduğunca en kısa yoldan, en sade, en anlaşılır şekilde, olguya en yakını, en yorumsuzu, en az manipülatif olanı, en az asparagas, en az kışkırtıcı ve provakatif olanı izleyicisiyle buluştururdu.

Haberi saklayarak ordan oraya izleyicinin burnunu sürterek ne elde ettiğini sanıyorsun? Başarılı mı oluyorsun, tık sıralamasında başa geçince? Ama ya değerin, ya sana duyulan saygıdan ne haber? İnsanlığa, erdeme, değere kattığın ne? Ya habere kattığın ne? Senin gibi adamlar yüzünden haber bile haber olmaktan çıkmadı mı? Halkı kekleme, yönlendirme, manipüle etme, yanlış bilgilendirme, beynini yıkama organı haline gelmedi mi? Türkiye bunun en baba örneklerini görmedi mi?

Bizdekiler, nedense bir şekilde görmemişler, görgüsüzler yani, haber yapıyorlar, haberin namusunu kirletiyorlar, dizi film yapıyorlar, sinemacılığın irzına geçiyorlar.

Dolayısıyla da halkın.

 
Toplam blog
: 467
: 1012
Kayıt tarihi
: 21.10.07
 
 

Ankara'da yaşıyorum. Çeşitli güncel konularda, zaman zaman "Neden olaya böyle bakılmıyor?" diye düş..