- Kategori
- İlişkiler
Terk edilme gerekçemizin peşine neden düşeriz?

Terk edilme gerekçemizin peşine neden düşeriz?
Gözleriyle konuşan adamların olduğuna onu tanımasam asla inanmazdım; ve bu dili böyle bir adamla kullanabileceğime..
Hatta uzun saçlı bir adama aşık olabileceğime , hatta saçlarını basit siyah bir lastik ile toplamak için can atabileceğime; ben bunun için can atarken dönüp bana aniden
-toplamak ister misin?, diyebileceğine…
O, otomobili kullanırken yan koltuktan bir adamın uzun saçlarını okşayabileceğime…
Aynı anda aynı şeyi düşünebilmek bu bile çok basit kalıyordu bizim ilişkimizde. Çıktığımız seyahatlerde aynı anda aynı şey aklımaza gelince aynı anda kıkırdayabiliyorduk. Sahil yolu boyunca bir çok portakal suyu satıcısı varken aynı tezgahı seçebiliyorduk ve seyahat boyunca dinlediğimiz şarkılarının bestecileri için; “bence bunu yazarken sevgilisi için yazmadı”, diyebiliyorduk…
Ortada hiçbir sebep yokken aynı anda birbirimize dönüp aynı şeye mi gülüyoruz? bakışı, başka nasıl anlar ki insan aldığı nefesi beraber vermek istediği insanı? Ben böyle anladım…
Tam kocaman yedi gün ve sanki onunla bir gün de 25. saati yaşadık ve yedi günde sanki evreni beraber yarattık ,çıkılan üç muhteşem seyahat. İlkine tanıştıktan birkaç saat sonra acıkınca restoran araken bulunduğumuz yere yaklaşık üç saatlik bir tatil kasabasında kendimizi bularak çıkmıştık bile zaten…
Ve restorana girince duvardaki “hayat kısa kuşlar uçuyor” yazısı… daha da kısa olsun istiyor insan bu kadar güzel olacaksa. Ve kısa sürede tutan dualarımdan biri.
Bu büyü nasıl bozulur ?
Ne yaptım ben? Bir sabah alarm niyetine uyandığım günaydın mesaj sesi ötmedi. Hep olumsuz düşünüyorsun kızım diye avuttum kendimi önce, adam olmazsın sen, dedim… Her şey de kendine dert edecek bir şey bulursun, devam et dedim kendime,aferin devam et , adam yarım gün aramadı diye kendini yiyip bitirdiğin gibi onu da yiyip bitir.
Asla suçlamadım onu , asla konduramadım ona; gözleri bile konuşan bir adam nasıl hiçbir şey söylemeden giderdi ki?, terk eder di ki? bu soruları tam olarak üç gün yanıma bile yaklaştırmadım. Yedi günde evreni beraber yarattığımız düşünülürse çok büyük bir fedakarlıktı bu benim için.
Tam üç gece aniden içim de bir sızı ile uyandım ve verdiğim nefesin kulaklarımda uğuldamasıyla.. Ve sonrasın da bu lanet ses yüzünden uyuyamıyordum. Aldığım nefes mi? Sanırım sadece bir şeyler verme günleriydi; kendimden , bedenimden, kişiliğimden, kendime olan güvenimden ve çok çok daha sonralarından…
Beni bırakması için ona ne yaptığımı çok merak ediyordum; hala “beni kocaman terk etmesi için ne yapmış olabilirim?” diyemiyordum ki ; sanırım günlerdir ruhumdaki acıyı tercüman olan midemin bunu belli aralıklarla kusarak dile getirmesinden anlıyordum.
Niye Terk edildin diyemiyordum kendime. Niye peki?
Beni terk etmeyi önceden hesaplamış mıydı ? Planlamış mıydı ? daha uygun olacaktı sanırım, niye bu soruya ulaşabilmek için bu kadar uzun yoları tercih ettim ki?
Aynadan gelen cevaplar ise, hep “belki” ile karşılık buluyordu…. Belki ,belki… belki de. Bu belkiler yüzünden zihnim hala durmadı. Belkilerden dolayı da mecburen beni terk eden o adamı unutamıyorum….. Hem de istemeyerek.
Ayrılığa isim koymak ve anlamlandırmak neden önemlidir?
Nasıl ki teşhis tedavinin yarısı ise, neden ayrıldığını,terk edildiğini veya ilişkinin bittiğini bilmek ve adını koymak da iyileşmenin yarısını oluşturur.
Kişi yaşadığı ayrılık acısına ve taziyeye anlam veremediğinde bocalar, duygusunu tanıyamaz ve nereyi iyileştireceğini bilemez.
İnsan sorunu bilmediğinde problemi de çözemez.
İnsan yarasını bilmediğinde nasıl iyileştireceğini de bilemez.
Buna rağmen çoğu insan, adam gibi başlattığı ilişkiyi adam gibi bitiremediği için saplantılı aşklar, unutulmayan yaşantılar ve zihinde devam eden fantezilerle dolu toplum olmaktan kaçamıyoruz.
Bitirmek de aşktandır.
Bitirmek de karakterdendir.
Bitirmek de taziyedir.
Bitirmek de önemsemektendir.
Bazıları hiç bir şey demeden bitiriyor,
Bazıları kendini terk ettiriyor,
Bazıları sen daha iyilerine layıksın,
Bazıları da seni daha çok üzmemek için, diyerek ayrılıyor.
Oysa ayrılırken en çok karşıdakini düşünen, en çok ayrılmak isteyen değil midir?
Oysa, ayrılığın gerçek nedenini söylememek, karşıdakini yarım bırakmak değil midir?
Oysa açık olmamak, açık kapı bırakmak değil midir?
Oysa net olmamak, terk edilende umut, ısrar ve çaba talep etmek değil midir?
Sağlıklı bir ayrılış yapamadığınızda hem karşınızdaki zor toparlanıyor hem de siz sonraki ilişkilerinizde sorunlar yaşıyorsunuz.
Yarım kalan her şey,akılda kaldığı için acı da olsa net olmak, gerçekçi olmak gerek.
Sizin net olarak kapatmadığınız her ilişki sizde de açık olarak kalacaktır. Ama vicdan, ama suçluluk, ama pişmanlık.
Bir şekilde kendinizde de yarım kalan bir parça bırakmıyor musunuz?
İşte geri dönüşüm kutularımızın bu dolu olması, dolu olduğu için de sistemi bu kadar çok yavaşlatması da tam da bundan. “ BİTMİŞİ KAPATAMAMA SENDROMU”
Her insan, bir ayrılığı bir neden göre yapar. Sevgisi biter, anlaşamaz, saygısı biter, mutsuzdur, umutsuzdur, başkasını seviyordur vs. nedeni ne olursa olsun, her sonucun bir nedeni varsa, acı da olsa, karşıdakine söylemek gerekir. Aynı zamanda da onun da gerçek nedeni bilme hakkına saygı duyulması gerekir.
Bitiş nedeni ne işe yarar peki?
· Terk edilen, bitirme gerekçesi ile kendini tartar. Hatalarını, doğrularını, yaptıklarını yapamadıklarını görür,yol haritası çizer.
· Her terk edilen veya daha az ayrılmak isteyen kişi, ayrılığı kendi karakterine yontar. Yani içten içe kendini suçlar. Ama gerekçeyi bilirse, ilişki otopsinini sağlıklı yapıp, taziyesini kısa tutar.
· Ayrılık gerekçesi, belirsizliği ortadan kaldırır. Buna bağlı olarak da ayrılığı kabullenmeyi hızlandırır. Mesela: “ailelerimizin farklı olmasından dolayı ayrılıyorum. Ben bu durumu aşamıyorum.” Diyen birine içten çok kızabilir, sevgisi için bunu aşması gerektiğini düşünebilirsiniz ama bundan dolayı kendinizi suçlamaz kendinizi de değersiz ve yetersiz hissetmezsiniz. Bu onun sorunu veya onun karakteri ile ilgili dersiniz.
· Ayrılık gerekçesini bilirseniz, uzun süren ısrarlardan, aracılar kullanmaktan, farklı taktikler kullanmaktan vazgeçersiniz. Yani gerçek bir gerekçe sizi motive etmez aksine, enerjinizi kendiniz için harcamanıza yarar.
· Son aşamada size söylenen belirgin bir neden yoksa,biten ilişkinize kendiniz gerekçe bulacaksınız. Suçlu aramadan,teşhis koymadan sadece “ benim tarzım ona uymadı, beklerimiz uyuşmadı” ve o da bunu söyleyecek kadar cesur ve dürüst olamadı.
Ne olursa olsun, her ayrılık başladığı gibi saygı çerçevesinde olmalıdır.
Ayrılık da aşktandır. Ayrılık da karakterdendir..
Serhat Yabancı