THY: "Quo va dis?" ( Nereye Gidiyor? )

THY’nin tartışma yaratan yeni kostümleri ve bazı hatlardaki içki servisi yasağı, dış basında da konu oldu. İngiltere ve İtalyan basını “THY’nın  İslamlaşmaya yöneldiğini ve kabin memurlarının yeni kıyafetlerinin dine göre ayarlandığını ayrıca alkol yasağının da devreye sokulduğunu” yazdı. İyi mi?

Dış basın, geçmişte THY’nin göklerde mini etekli şık ‘Mary Quant’ stili tasarımlarla giyindiğini hatırlatarak, darbe dönemlerinden bile THY’nin Avrupa’da modern kıyafetlerle tanındığını belirtti. Artık kabin memurlarının kıyafetlerinin Osmanlıya benzetildiğine dikkat çekilerek şu ifadeler yer aldı: “Erdoğan, hosteslerin eteklerini uzattı. Laik Türkiye’de yasaklanan fes kabinlere dönecek. twitterde,  “Artık Burka bile giyerler”

Evet. Dışarıdan bu şekilde görülüyoruz. Biz içerde birbirimizi yerken, dışarıda da birileri bizi, böyle yiyor işte.

THY Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Topçu, durumları tenkit edenlere verip veriştirerek “kimseye pabuç bırakmayız” dedikten sonra devamla “Bir bardak suda fırtına koparılması ayıptır. Her olumlu eleştiriden ders alıyoruz ama haksız eleştirilerde bulunulamaz.” Dedi. Sen onu bunu bırak da Türkiye nereye götürülüyor?  “QUO VA DİS? “ Türkiye, meçhullere kanat açamaz!

Anlaşılıyor ki  Topçu, yolculara haksız yere kızıyor. Getirilmek istenen fesli şalvarlı durumlar ifşa oldu diye, yazan çizen medyaya kızıyor. Zaten adettendir.  Yaptıkları gizli kapaklı işler, sonunda da “ben yaptım oldu” ya dönüşüyor.

Baştan meydan verilmeyecekti. Elbiseler mi değişecek. Tasarımız budur, daha üzerinde çalışıyoruz, son şeklini alınca açıklayacağız diye acayip çağ dışı provaları Türk halkına niçin  seyrettiriyorsunuz? Niçin izin veriyor sunuz? Bu milletin milli hava yolu şirketimiz olan gözbebeğimiz THY’nı, en az sizin kadar seven ve sayan bir toplum gördünüz müydü? Ne demek yolcuya kızmak? Sen ayakta kalman için yolcu, senin velinimetin olmalıdır. Yolcuya laf niye? “İçki istedi” diye mi?

Topçu, yanlış hedefler gözeterek salvolarını savurmuş. İçki konusunda da: “Şimdi ‘İlla da uçakta olsun içmem önemli değil’ diyenler var. Uçaklarda inadına içenler, içki isteyenler var. Kimse kusura bakmasın işletme politikamızın dışına çıkmayız” diye savuruyor. Sen yolcunun keyfinin kahyası mısın? Verir parasını içer. Yolcular içki  talep ettiğinde de .” Bunu da laiklikle bağlıyorsun. Bu samimiyeti biraz sarsıyor.”  Şeklinde nasıl konuşabilirsin? Ben de, param varsa, gider başka uçağa binerim. Dert mi? Ört ki, ölem!

Kendileri “skandal başkan” olarak tanınan Topçu, THY işçilerinin eylemlerini de  “ihanetin eylemleri olarak kabul ediyorum.” Demişti. Ama adam, apronda deve kesmişti? Ondan hiç haber yok!

Osmanlıca kıyafetler, içki meselesi, öyle ayaküstü konuşulup, müşteriye fatura çıkarılmaz. Milli müessesemiz, göz nurumuz THY’ları hepimizin.

İçki isteyenler,  "inadına mı istiyor?" Ağzına içki koymayanlar da herkese uyup, içki kuyruğuna mı giriyor? Ayıp be yahu!

Türkiye’de bu son iktidar, ne zaman  kendi kafataslarına göre, eskiye dönük bir kıvılcım çıkarsalar, muhakkak sonu “tusunami” gibi kabara kabara gelip, kıyıları altüst  ediyor. Tabi bundan toplum zararlı çıkıyor. HAVAŞ ve THY ortaklarının işyerinde bir türbanlı, resmen işe başladı. Türbanlı dönemi, yakında THY’na sıçrar deniliyor. Hep öyle olmuyor mu? Sağ gösterip, sol vuruyorlar!

Öğrendiğimize göre içki olarak “şerbet” üzerinde duruluyormuş. Üzerine kavrulmuş fındık fıstık parçaları koyarlar mı acep? Oldu olacak, su isteyenlere de “Zemzem” suyu versinler bari.

İngiliz Ekonomist’te yayınlanan  bir makalede “Türkiye’deki muhafazakarlaşmanın, İran mollalarından daha çok Amerikan tarzı bir muhafazakarlaşma olduğu vurgulandı Başka bir yorumcu ‘Burka da giyselerdi bari’ diyor. Bu durum ayrıca, Ak Parti Hükümetinin altındaki ürpertici muhafazakarlık hakkında tartışmalara neden oldu. Aile değerlerinin ve aleni dindarlığın benimsenmesiyle, AK Parti modeli; İran mollarından çok Amerikan dindarlarına benziyor. Ama laikler kendilerini kuşatılmış hissediyor.” Şeklinde.

Al bakalım buradan yak!

Konu, yakında Mecliste görüşülecek..

HAVAŞ'ta Türbanlı personel işe başladı. Bunun THY'na da sıçraması olur mu endişesi var. Dışarıdaki imajımızı, türban uğruna zedeleyecek miyiz? Bu rekabet dünyasında bu iş ticarete sığar mı?