- Kategori
- Sinema
Toksik Sıcak Koltuk (Toxic Hot Seat), 2013

"Toxic Hot Seat" James Redford ve Kirby Walker tarafından çekilip, 2013'te bizlere sunulmuş çevreci bir belgesel. Hayatımızdaki kimyasalları araştırmaya başlayan yapım ekibi, konuştukları her uzmanın konuyu sonunda alev geciktirici kimyasallar (flame retardant chemicals) a bağladığını farkediyor. Sonra da belgeselin konusunu maruz kaldığımız bu özel kimyasallar olarak belirliyor.
Yanarak ölmek yada bir yangında yaralanmak, özellikle de bir çocuğun alevlerin ortasında kalması düşünmek bile istemediğimiz en korkunç sahnelerden biri. Öyle ise evde yangınların çıkmasını minimize etmek ve de yangın anında kaçma şansımızı maksimize etmek boynumuzun borcu. ABD de her yıl çıkan yangınlarda 2600 kişi hayatını kaybediyormus. Bu yangınların çoğu yanan sigaralardan düşen küller yüzünden koltukların alev alması ile başlıyormuş. 1970lerden beri bilim dünyası bu konuda çalışıyormuş.
1983 bu yöndeki çalışmalar için bir dönüm noktası. O tarihten beri yapılan araştırmaların çoğunun konusu: Koltukların yanmasını azaltmalı ve geciktirmeliyiz. Tekniği: Koltuklarimizin içlerini kimyasallarla dolduralım. Son 30 yılın çalışması günümüzde alev geciktirici kimyasalların en üst teknolojisi kullanıldığında yangın anında ev halkına 15 saniye kazandırıyor. Bu da pek tabiki hayatı bir 15 saniye..
Eğer bir kimyasal anında ölüme yol açacak kadar zehirli değilse, modern hayat kendisini güvenli kabul ediyor. O yüzden de koltuklarımızı alev geciktiriciler, bebeklerin oyuncaklarını kurşunlu boyalar, kozmetik malzemeleri plastifiyanlarla (betona esnekliğini veren madde) ve arabaların motorunda kullanılan yağ çözücüler (degreasers) ile dolduruyoruz. Bu ne kadar mantıklı bir hareket, bu yüzden başımıza ilerde neler gelecek bilmiyoruz.. Kimyasallar ile ilgili okuyup, izledikçe de haklı olarak endişeleniyoruz. "Toksik sıcak koltuk" da bu yönde gözümüzü açan yapımlardan biri..
Yangın anında koltuklarımız, en çok 15 saniyenin sonunda içlerindeki kimyasallarla birlikte alev alıyor. Şanslı iseler ev halkı kendilerini dışarı atabiliyor. Yanmaya başlayan kimyasallar ise gaz haline dönüşüp itfaiyecileri bekliyor. İtfaiyecilerin görevleri ise bu durumda alev geciktirici maddelerin kansorejenligi ölçen bir deney haline geliyor. Deneyin sonuçları ise içler acısı. Ömrümde hiç duymadığım kanserlere yakalanıyor gencecik insanlar..
Bizler için ise maruz kalma süresi uzadıkça tüm bu kimyasallar vücutlarimizda birikiyor. Özellikle Kuzey Amerikada yaşayan arkadaşlar evinizdeki mobilyaların etiketlerini kontrol edin. Eğer TB 117 kodunu görüyorsanız, muhtemelen tüm aileniz vücudunda alev geciktirici kimyasallar taşıyor, kansorejenligi su götürmeyen kimyasallar.. Üstelik bu kimyasallar anne sütünde bile birikiyor. Hatta küçük çocuklar koltukların üzerinde zıpladıkları için en çok onlar bu kimyasalları solumak zorunda kalıyorlar..
"Toksik sıcak koltuk" izleyicisinden bu ikilemi düşünmesini istiyor. Ve de tartışmasını.
Peki 1983'te ne değişiyor? Hatırlarsanız yangınların çıkış sebebi sigara külünden alev alan koltuklar imiş. Yani yangının tek sebebi (hatta birincil sebebi) koltuk değil.. Sigara!!! işte 1983te sigara endüstrisi Amerikan hükümetinin dikkatini sigaranın yanıcılığından koltukların yanıcılığına çekebilmiş. Çünkü kimse yanmayan sigara içmek istemezmiş. Kendi kendine sönen kül, zor alev alan sigara hep sigaranın içimini zorlaştıran ve tadını kötüleştiren sebeplermis. Bu yüzden de yangınların sorumlusu koltuklar olmalı imiş..
Çünkü çocukların yanarak ölmesini kimse istemez.. Sanki çok daha fazla çocuğun ve itfaiyecinin kanserden ölmesi tercih edilebilecek bir durummuş gibi..