Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Kasım '13

 
Kategori
Kitap
 

Topkapı Sarayı’nı bir de benim kitabımdan okumak ister misiniz?

Topkapı Sarayı’nı bir de benim kitabımdan okumak ister misiniz?
 

nazan Şara Şatana - Topkapı Şifresi


Topkapı Şifresi Kitabımdan bir bölüm:

Fatihcanhan anlatmaya başladığında hepsi onu can kulağı ile dinliyorlardı.

“Burası İstanbul’daki ilk Osmanlı sarayı olarak inşa edilmiş. Kim tarafından yaptırılmış hepimiz biliyoruz. Fatih Sultan Mehmet burayı çok beğenmiş ve burada olmasını istemiş. Ahşap olarak yapılmış ve tek bir bina olarak düşünülmemiş. Hani Avrupa’da tek görkemli büyük kale benzeri binalardır saraylar. Burada tam tersi olarak düşünülmüş. Ayrı – ayrı yapılmış, zamanla ilavelerle köşkler ve dairelerle gittikçe büyümüştür.

Bakın burada bu konuda ne yazıyor.”

Rüzgarhan ağabeyinin sözünü kesti.

“Bir dakika burada resim alayım. Sen sonra oku lütfen.”

Rüzgarhan ve Fatihcanhan birçok resim çektirdikten sonra, Fatihcanhan kaldığı yerden okumaya devam etti.

‘İlk olarak yapılan Çinili Köşk-Saray’dır (1472). İki katlı olan bina Orta Asya mimarisi karakterindedir. Binanın içi ve dışı çok kıymetli çinilerle bezenmiştir. Çinili Köşk’ten sonra;

Kubbealtı, Arz Odası, Has Oda, Hazine, Kiler, Seferiler gibi bölümlerle, Mutfaklar,

Hasta odası, Hamam, Ağalar Cami, Ahır Vb. Binalar ilave edilmiştir.

Son olarak saray surları ile Sultanahmet yönündeki asıl kapının

(Bab-ı Hümayun) yapımı ile Topkapı Sarayı’nın inşası tamamlanmıştır.’

Şimdi de bayanlar bizler buraları tek – tek gezeceğiz. Biraz ilerledikleri sırada Fatihcanhan başka bir dergiden başka bir bölüm bulmuştu. Onu okumaya başladı.

“Sarayın harem bölümü Sultan III. Murat döneminde yapılmıştır.

—Yani 1574–1595 inşaat tamamlandıktan sonra Beyazıt’da ikamet eden harem halkı buraya taşınmıştır. Saray zamanla;

—Enderun Mektebi,

—Hekimbaşı odası,

—Enderun eczanesi,

—Sarayburnu’ndaki köşklerle,

—Camiler,

—Kütüphane ve ahırlar ilave edilmiştir.

—IV. Murat 1623–1648 devrinde;

—Sünnet Odası,

—İtfaiye köşkü ve sonraları;

—Mustafa Paşa Köşkü,

—Hırka-i Şerif Dairesi,

—Kütüphane,

—Alay köşkü,

—Mecidiye Köşkü gibi yapılar inşa edilmiştir.”

Sultan hanım heyecanla sordu.

“Kaşıkçı elması hangi bölümde?”

Fatihcanhan elindeki dergilerden birinden cevap verdi.

“Hazine dairesinde Sultan babaannem… Kaşıkçı elmasının hikâyesini dinlemek ister misiniz? Burada yazılı.”

Sultan Hanım aynı heyecanla devam etti.

“Dinlemek isterim. Bir şeyler biliyorum ama senin anlatacakların daha iyi olacaktır.”

“Tamam, Sultanım okuyorum.

Elmasın isminin oval olması ve kaşığa benzemesinden kaynaklandığı söylenmektedir.

 —1774 yılında Pigot adında bir Fransız subayı, bu elması Hindistan’ın Madaras Mihracesinden satın alıp Fransa’ya götürür.

—Bir zaman sonra tekrar satılığa çıkartılan elması Napolyon’un annesi satın alır ve uzun süre göğsünde taşır.

—Ne var ki, Napolyon sürgüne gönderildiği zaman, oğlunu kurtarabilmek için, annesi de elması mecburen satılığa çıkartır.

—İşte o sırada, Fransa’da bulunan Tepedelenli Ali Paşa’nın bir adamı, paşa adına 150 bin altın ödeyerek elması satın alır ve paşaya getirir.

Sultan II. Mahmut zamanında, Tepedelenli Ali Paşa, devlete karşı ayaklandığı gerekçesi ile öldürülür.

—Paşanın varlıklarına el konulur.

—Her şeyi Osmanlı Hazinesine aktarılır.

—Böylelikle Napolyon’un annesinden alınan kaşıkçı elması da hazineye girmiş olur. Kaşıkçı elmasının çevresini iki sarı 49 adet pırlanta kuşatmaktadır.

—Bu haliyle elmas, yıldızların ortasında pırıl – pırıl parlayıp gökyüzünü aydınlatan bir dolunayı andırır.

—Pırlantaların, elmasa ışık ve güzellik vermesi için sonradan II. Mahmut tarafından dizdirildiği sanılmaktadır.

Kaşıkçı Elması 86 karattır ve Dünya’nın tanınmış 22 elması arasındadır.

—Dünyanın en büyük elması olarak bilinen 191 karatlık Işık Dağı ya da Kuh-i Nur adıyla tanınan elmasta Hindistan’da bulunmuştur.

—Bu gün İngiltere Krallık hazinesindedir.

—Adı Farsçada Işık Denizi anlamında olan, uçuk pembe renkli, yassı bir taş olan Derya-i nur elması ise, yaklaşık 185 karat ağırlığındadır ve bu gün İran milli bankasında saklanmaktadır.

—Bunlara ilaveten, 1853 yalında Brezilya’da bulunan ve Güney yıldızı adıyla tanınan 128 karatlık elmasla, Büyük Moğol Elması ve bizdeki 86 karatlık Kaşıkçı Elması, Dünyanın en büyük ve en değerli 22 elması arasındadır.”

Fatihcanhan bunları okurken durmuştu.

Onu dikkatli dinleyen bu küçük kalabalıkta durmuşlardı. Fatihcanhan okuduklarını tamamlayınca;

“Elmaslar hakkında edindiğimiz bu bilgilerden sonra içimiz rahat Kaşıkçı elmasını ziyaret edebiliriz. Yani bakabiliriz.”

Sultan babaannesine baktı. Bir pot mu kırdım endişesi içinde ama Sultan Babaannesi yarı onu dinliyor yarı da etrafı izliyordu. Açıkçası beklide çok ta onu dinlemiyordu. Her bir yeri bir süre inceliyor, bir süre duruyor, bazen de Leyla’nın koluna girerek dinleniyordu. Çok heyecanlı olduğunu ne kadar saklamak istese de yüzünden anlaşılmasa bile gözlerinden anlaşılıyordu. Bal hatun ve diğer iki bayan hislerini ulu orta yaşadıklarından kendi aralarında da durmadan beğenilerini anlatan sözcükler kullanıyorlar her şey için yorum yapıyorlar bildiklerini birbirlerine aktarmaya çalışıyorlardı. Mihriban Sultan etrafını bir süre inceledikten sonra;

“Yanılmıyorsam çok uzun zaman kullanılmış burası değil mi Fatihcanhan?”

“Öyle Anneciğim. Fatih Sultan Mehmet tarafından 1478’de yaptırılmış, sultan Abdulmecid’in Dolmabahçe Sarayı’nı yaptırmasına kadar yaklaşık 380 sene devletin idare merkezi ve Osmanlı Sultanlarının resmi ikametgâhı olmuş.”

 

Nazan Şara Şatana

 

 
Toplam blog
: 1731
: 4678
Kayıt tarihi
: 09.12.10
 
 

Turizmci; Genel müdür Yazar ; Romanlar, senaryolar müzikkaller... Sinema filmleri, TV filmleri.....